Bir nefes bir bıçak izi.

8 1 0
                                    

Selam güzel hanımlar, kurgunun ilk bölümü umarım beğenirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selam güzel hanımlar, kurgunun ilk bölümü umarım beğenirsiniz... yıldızlamayı unutmayalım :)


"Ben, ben bir tek seni terk etmedim karan." diye fısıldadım bağıramıyordum, bağırsam onarmaya çalıştığım tüm kesikler boğazımı delik deşik ederdi. "Ben annemi, babamı, abimi ailemi ya ben onları da terk ettim, ben dost dediğim arkadaşlarımı da terk ettim." Boğazım acımaya başladı.

"Neden yaptın bunu, neden ya neden? Aklım almıyor..." bağırıyordu, insanlar ruhlarını birbirlerinden uzak olduğunu anladıklarında bağırmaya başlarlarmış, ancak o şekilde kendi seslerini duyurduklarını hissederlermiş. Derin nefes aldı "Koskoca dört yıl ardından seni buldum üç ay önce benim aklım almadı Holina, sen beni terk etmedin öldürdün." Bir cümle, son beş kelime, yirmi altı harf bir bıçaktan daha keskin olabilirdi. 

Daha fazla katlanamazdım "Ben sen ölme diye son nefesimi vermemeye yemin ettim." Boğazımdan kanlar akıyordu sanki "Ben ailem ölmesin diye o gün bana yaptıkları yüzlerce işkenceye göğüs gerdim." Göğsüm yaralar içindeydi.

Sessizlik... derin bir sessizlik oluştu ama ben onun içindeki çığlığın sesini duyabiliyordum, kafasında her ne düşünüyorsa suratında idrak ettiğine dair bir ifade belirmişti. Fısıldayarak "Ne, bir dakika hayır, hayır, hayır..." dayanamadım, içindeki çığlığın sesi oldum "Ben o gün tehdit edildim karan, seni ve ailemi öldüreceklerdi."

Bir nefes bir bıçak izi "Ben yuvamı beni nefret etmesi için terk etmedim, ben yuvamı küller içinde görmemek için terk ettim ve şimdi benim karşıma geçip adice konuşamazsın." Nefesimi bıraktığımda gözlerimin dolduğunun farkında değildim fakat ağlamayacaktım çünkü ben bunu çoktan aşmıştım.

"Holina bu imkansız ben araştırmalar yaptım ben emindim, kim yaptı sana bunları?" daha çok kendisine soruyordu sanki "Ben kafayı yiyeceğim nasıl olur, sana bunu yapan her kimse onun sonu olacağım... özür dile–" lafını boğazıma dayanmış olan bıçakla kestim.

"Sakın, sakın benden özür dileme karan, sen en büyük özürü kendine borçlusun, ben senin göğsünü yuvam bilirken başka bir adama aşık olacağımı düşünen kendinden özür dile." Şimdi bıçak ikimizin de boğazını kanlar içinde bırakmıştı.

Umutsuzluk ve hayal kırıklıkları vardı gözlerinde "Bana neden gelmedin? ben senin her zaman yanındaydım bunu biliyorsun." Benim gözlerimde hiçlik vardı "Denemedim mi sanıyorsun çok kez denedim, beni daha çok sıkıştırdılar ama daha fazla elimden bir şey gelmedi yapamazdım çünkü... işte." Anlamıştı, söylemek istemiyordum o kelimeyi. Aslına bakarsak ben onu içimde çoktan öldürmüştüm, bunu düşünürken nefes alabiliyor ve mutlu oluyordum fakat onu burada karşımda nefes alıyorken görmek garipti.

Yere çöktüm ve tam karşısına oturdum "Aklıma gelmişken, tebrik ederim eminim çok iyi bir baba olacaksın." Yuvam dediğimin bir yuvası vardı. Gözlerinde büyük bir acı vardı sanki, boğazı düğümlenmişti konuşamazdı eğer konuşsa ağlardı bu yüzden gözlerimizin konuşmasına izin verdik, dakikalar geçti ama ağzımızı açıp konuşamıyorduk.

Boğazını temizledi fakat kanaması durmazdı. Zorlukla konuştu "Teşekkür ederim, ben ne diyeceğimi bilemiyorum." Gökyüzüne daldırdı bakışlarını kısa süreliğine "Şu an ay bile yetmiyor geceyi aydınlatmaya çünkü yıldızlar gecenin umuduydu" Gözleri gözlerimi bulduğunda acı gözlerini ele geçirmiş, bir gece kadar karanlık olmuştu "Yıldızlar bu gece yok Holina."

İçerden bir ses duyuldu sanırım Eflal olmalıydı, eşi.

"Karan, canım nerdesin?" Adımları olduğumuz odaya basınca ilk karan'ı gören gözleri ona şefkatle baktı, görüş alanına beni alınca aynı güzel bakan gözleri hiç değişmedi "Holina hoşgeldin, karan neden haber vermiyorsun?" Hiçlik olan o gözlerimde ona aynı onun gibi bakmak isterdim, imrendirici bir sevinç vardı Eflal de.

"Haber vermesine gerek yoktu, zaten bende gidiyordum." Çömeldiğim yerden yavaşça kalktım "Olur mu öyle şey lütfen yemeğe kal." Eflal beni biliyordu daha doğrusu karan ona anlatmış, eskiden bir ilişkimiz olduğundan bahsetmiş. "Teşekkür ederim ama yetişmem gereken uçağım var." Karan'ın gözleri beni buldu endişe vardı bu sefer gözlerinde "Doğru ya nasıl unuturum söylemiştin bir ara, italyaydı değil mi?" araya giren karan oldu "Bir dakika ne uçağı ne italyası?" Bakışlarım Eflal'in karnını buldu belirginleşmişti, ne garipti karnında bir bebek taşımak. "Sen bilmiyor muydun, Holina temelli italyaya gidiyor."

Kısa bir sessizlik oldu, araya giren ben oldum "Evet ve eğer şu an yola çıkmazsam biletim yanacak." Karan inanamamıştı sanırım, duraksamıştı "Gerçi senin arabanda burada değildir, Karan seni bıraksın bu saate taksi gelmez şimdi" Sesi durgunlaşmıştı "Bırakırım tabi, istersen" En son istediğim şey buydu herhalde fakat Eflal haklıydı taksi bu saate geç gelebilirdi

"Olur, uçağı kaçırıp temelli buraya yerleşmek istemem." Eflal gülmüştü o gülünce bende güldüm bu kız beni gerçekten gülmeye bile imrendiriyor, Karan'ın neden evlendiğini anlamıştım. "Hadi şimdi çıkında anca yetişirsiniz." Dediği gibi yaptık Eflal ile vedalaştım çıktık ve arabaya bindik, dört ay önce türkiyeye dönmüştüm bu yüzden yanımda el çantam vardı sadece.

Araba havalimanının önünde durana kadar hiç konuşmadık "Holina biliyorum az çok ne diyeceğini tahmin de edebiliyorum ama, bu böyle bitmemeliydi ve emin olmalısın ki o her kimse bulacağım, onu bulacağım onun sonu olacağım." Güldüm sadece, o bana bakmakla yetindi ve devam ettti "Beni affet de diyemem, bazı şeylerin affı dilenmez" araya girmedim konuşmasını bekledim "Sadece içinde eğer bir şey kaldıysa bana demek istediğin, duymak isterim."

Bakışlarımı arabanın ön camından çekip gözlerine baktım "Evet doğru söyledin bazı şeylerin affı dilenmez, içimde de senin affını dileyemeyeceğin bir çok şey var fakat söylesem de bir anlam ifade etmez benim için."

Bir nefes iki bıçak izi "Bunu senden isteyeceğim için kendimi affetmeyeceğim ama, son kez göğsünde bir kaç saniye durabilir–" Sorumu tamamlamama izin vermeden beni çekip kafamı göğsüne yasladı. Saniyeler yetmedi dakikalar yerini almıştı, kafamda bir kaç damla göz yaşı olduğunu anladığım ıslaklıklar hissettim. "Ben kendimi hiç affetmeyeceğim Holina" Kafamı göğsünden kaldırıp gözlerine baktım bu seferse derin bir acıyla birleşen üzüntü vardı gözlerinde "Ben artık gitsem iyi olacak."

Gözleriyle son kez gözlerime bakıyordu, bunu ikimizde biliyorduk "Hoşçakal Karan." Kapıyı açtım arabadan indim ve yanıma geldi, acı bir tebessüm belirdi dudaklarında "Hoşçakal Holina"





Nasıl buldunuz? Belki ilk bölüm kısa gelmiş olabilir veya karmaşık? Dediğim gibi bu hikaye de her bölümde farklı hayatları okuyacağız. Fikirleriniz varsa açığım.

Merak ettikleriniz varsa cevaplarım güzel hanımlar fakat şunu söylemeliyim ki, Karan ve Holina keşke hiç tanışmasalardı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aynı Dünyalar,Farklı Yaşanmışlıklar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin