Moire bulduğu keskin uçlu taş ile elindeki uzun dalı mızrağa çevirmeye çalışırken babasının Rory ve Silasın onu keyifle hoplatmalarını izlemekteydi.
"At beni suya Silas" Simon adama baktı. Onu hatırlıyordu ve Roryde dün gibi aklındaydı ikiside. Tuhaftı lakin hep oradalarmış gibiydi.
"Aman beyim" Silas güldü.
"Demek beni dinlemiyorsun... At at kendini Silas! "
"Hah! " Silas gür bir kahkaha atarak beyini indirdi ardından "Beyim yaşıyor" Diye bağırıp koşarak kendini suya attı.
"Çıkar şunu Rory "
"Emret beyim! " Rory koşturup Silasa el etti.
Moire devam ederse okyanusu taşırmaya niyetliymişçesine gözlerinden akanları silip dalı havaya dikti ve sivri ucuna doğru baktı. Lakin bir anda elinden çekilip ikiye bölünerek kucağına atılmasıyla hızla başını çevirdi.
"Yanlış olmuş sevgilim üç başlı iblis mızrağı lazım sana... Bu kadar basit olmamalı! Yeniden yap. ”
Frigg dudaklarını birbirine bastırarak gülüşünü engellemeye çalıştı.
"A, ben onu senin için yapıyordum ama... Üç başlı istiyorsan seve seve yaparım sevgilim" Genç kız yerden aldığı dalı gerinip hızla ilerleyen adamın kıçına fırlattı.
"Oo" Leif sessizce uzatarak tepki vermesiyle göz göze geldiği Caelanın öfkesinden nasiplenmemek adına ileri atıldı. "O bacakla suya girme kaptan!"
Caelan dönüp ardına çarpan kazığa bakması ardından bir an umursamamaya çalıştıysa da başarılı olamayarak dönüp yerde yaralı bacağını uzatmış oturan kadının önünde diz çöküp çenesini kıstırarak gözlerine baktı. "Kaşınma Moire... Öyle bir saplarım ki Mızrağın nereden geldiğini anlamazsın! " Genç adam kadını hafifçe ittirerek geri kaykılmasını sağladı.
Moire dirseği üzerine kaydığında zafer tebessümüyle kendisine bakan adamın gökyüzü gibi parlayan mavi gözlerine bir müddet bakıp dizlerini hafifçe çekerek bacaklarını araladı. "Nereden gelecek Norman? " Dedi sakince.
Caelan o ana dek kadının tenine yapışan ıslak pantolonun farkında değildi lakin uzanıp utanmadan bacaklarını ayırmaya cesaret etmesi karşısında nefesini tutarak gözlerini üzerini saran pantolona kaydırdı. Genç adam kadının niyetinin onu yeniden tuzağa çekmek olduğunun farkına vardığında -ki bunu başarması tüm öfkesine rağmen çok kolaymış gibiydi- dilini şaklatıp yaralı bacağını sıkarak sertçe aşağı indirdi ve ciyaklayarak doğrulmasıyla gülümseyip ayağa kalktı. "Aynı oltaya ikinci kez düşmem Moire heleki taze sandığım yem bayatsa hiç..."
Moire adamın ona bayat kelimesini kullanmaktaki kastının düşündüğü şey ile aynı olup olmadığından emin değildiyse de sakinliğini korumaya çalışarak yüzüne bakmaya devam etti.
Caelan kadının ifadesizliğini koruması üzerine gözlerini kaçırıp doğrularak ardına baktı. "Pekala toplanın!"
Moire dişlerini sıkarak yerinde hızlıca kayıp adamın adımı önüne bacağını gererek yere kapaklanmasını sağladıktan sonra ayaklandı. "Gölge Toplan! Burada boş boş dolanacak değiliz! " Genç kız yerdeki adamın eline topuğuyla basarak ağrıyan bacağı ile topallayıp ortada dikildi. Az sonra adam yanına dikildiğinde ise ikiside ellerini göğsünde kavuşturmuş toplaşan tayfalarına bakmaktaydı.
"Babacığım gölge bir yere geçip konuşalım"
"Kaptan! " Caelan göz ucuyla kadına baktı. "Birşeyler düşünmek icap ediyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Ficción histórica.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...