🛞🛞Bölüm 17🛞🛞

232 60 45
                                    

Caelan kafasını kumdan kaldırıp önce hala sönmemiş olan ateşe ardından Kaptanın kafasını dizi üzerine koyduğu kadına baktı. Tıpkı gece bıraktığı gibiydi. kolunu başı altına kıvırıp bakışlarını aydınlanmakta olan gökyüzünde asılı kalmış birkaç yıldıza çevirdi. Caelan akıl almaz bir aşk duymuştu ona. Babasının ölümü ve kaptanın gerçek kimliğini öğrenmesi ardından ihtiyarlar ona bu teklif ile geldiğinde tek hedefi adamı ailesine kavuşturmaktı lakin onu nişan balosunda gördüğünde ve gemiden şimdi Simon McLeod olduğunu bildiği adamın kollarından çekip aldığı o mühür bakışlı kız olduğunu fark ettiğinde birbirlerinin kaderleri olduğuna kanaat getirmişti. Moire onu büyülemişti. Caelan hayatında ilk defa onun kadar sıcak, kıpır kıpır ve etkileyici bir kadın ile tanışmıştı. Ne istediğini bilen, kararlı tüm hayatına rağmen dimdik durmayı başarmış bir kadındı karşısında gördüğü. En meşhur tavernalarda dahi görmenin kolay olmadığı işvesi de cabasıydı. Evet cesareti onu heyecanlandırmış, Caelan ne olursa olsun onunla evleneceğini bildiğinden salıvermişti. Karşısındaki kadının ona en az kendisi kadar aşık olduğunu hissetmişti. "Siktir!" Caelan doğrulup sinir bozukluğu ile gülmeye başladı. Dümeni çeviremediğini söylerken bedeni karşısında onu fırıldak gibi çeviren kadın yıllardır adını işittiği karşısına çıkan geminin nereye kaybolduğunu bir bilenin olmadığı Gölgeydi. Caelan yüzünü sıvazlayıp yeniden gülerken İskoçya sınırları ve güney denizlerinde dolanan korsan gemisinin sahibinin herkesin gözü önünde duran kendi halinde ufak güçsüz bir klanın leydisinin gölgesi olduğunu ölse tahmin edemezdi ve aynı kadının kim olduğunu bilebilecek kişilerin yalnızca ölmek üzere olan adamlar olduğunuda yakınen deneyimlemişti.

Baktığın son şey benim gözlerim olsun istiyorum

Tanrım... Karanlık sularda bir anda ortaya çıkıp karşıkonulmaz varlıklarıyla büyüleyen ardından aptal denizcileri okyanusun dibine çekip afiyetle yiyen o sirenlerin efsaneleri şüphesiz yine böyle bir kadının varlığıyla çıkmış olmalıydı. Kendisini acımadan öldürmeye niyetlenmiş kadının karşısında aptal bir aşık olarak tek istediği, karşısına türlü adamı almaya cesaret ederek kendini tehlikeye atıp ona kaptanı verip hayatının mutluluğunu sunmaktı. Genç adam kaşlarını kaldırıp başını çevirerek şeytan kadının onun sunaklarına ihtiyacı olmadan kendi mutluluğunu bulabilecek kadar korkusuz becerikli ve vurdumduymaz olduğunu bilmiyordu. Caelan babasının yaptığı acımasızlık ve onu dahil herkesi kandırmaya ettiği cüret karşısında aynı intikamı güder miydi? Şüphesiz güderdi... Lakin o Caelandı... Lanet olsun o bir herifti! Bir kadının böyle bir şeye kalkışmış olmasını aklı almıyordu. Genç adam ardından sallanan karışmış kızıl dalgalarına, ince beli altındaki tüm dünyaya sergilemekten çekinmediği dolgun güzel kalçalarına bakarken ona tüm yaşayacaklarını söylemiş olsalar dahi karşısında bekleyeceği siluet bu olmazdı. Yanaklarındaki havayı üfleyerek yavaşça doğruldu.

"Uykumu kaçırıyorsun"

"Shhh!" Moire omzu üzerinden adama baktı. "Herkes uyuyor... Ebedi uyutacaktım lakin başaramadım... Bir dahakine"

"A, sen kaşınıyorsun..." Caelan ayağı kalkıp üstü başındaki toza kaş çatması ardından adamların üzerinden sessizce atlayarak kadına doğru ilerledi. "Merak ettim şimdi yap... "

Moire ise yavaşça babasının başını yere indirip uyuşan ayaklarını güçlükle kaldırarak karşılık verecek görünen adamdan kaçmak için ağaçların arasına daldı ve az ilerde önüne çıkan ilkine hızla tırmandı.

Caelan bir anda fırlayan kadının peşinden koştuysa da hangi deliğe girdiğini tanrı bilirdi. Genç adam birkaç adım ilerleyip ellerini beline koyarak sağa sola bakınmasından sonra çocuk gibi peşine takılmayacağını düşünerek elini savurup küfretti.

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin