Cevap vermeyeceğini bile bile Utku'ya bağırmaya devam ettim.
"Lanet olsun. Utku, cevap ver!" Stresten terlemeye başlamıştım. Bu gerçekten korkunçtu. Başına bir şey gelmişti ve nerede olduğunu bilmiyordum.
"Cevap ver!" Diye bağırdığımda Çağla koşarak yanıma geldi.
"Çağlar ne oluyor?" Diye sordu endişeyle. Çağla'ya susmasını söyleyip karşı taraftan cevap bekledim ama ses yoktu. Tam telefonu kapatacağım sırada biri "Alo" dedi. Hemen telefonu tekrar kulağıma götürdüm. Polis olmasını umarak konuştum.
"Siz polis misiniz?" Gerçekten saçma bir soru olmuştu.
"Hayır. Sen kimsin, genç adam?" Orta yaşlı birinin çatallaşmış sesi duyuldu. Sesinde alaycılık vardı.
"Asıl sen kimsin?" Diye kükredim. Utku'ya zarar vermiş olma ihtimali beni korkutuyor, öfkelendiriyordu.
"Annen ve baban büyüklerine sesini yükseltmemen gerektiğini öğretmedi mi evladım?" Dedi yine alay ederek. Tamam, bu kadarı yeterdi.
"Dinle beni, moruk. Her neredeysen çabuk adresini ver. Sakın Utku'yu inciteyim deme, pişman olursun." Ben oldukça ciddiydim fakat adam kahkaha atmıştı. Beni umursamıyor olması daha da damarıma basıyordu. Çağla "Utku'ya zarar vermek" cümlesini duyunca şok olmuş, daha da endişelenmeye başlamıştı. Adam konuştu.
"Cesaretine hayran kaldım evlat. Yüz yüze olsak böyle davranamayacağından hiç şüphem yok. Her neyse, adresi mesaj atıyorum." Cevap vermeme fırsat vermeden telefonu kapattı. Birkaç saniye sonra Utku'dan mesaj geldi.
"Cehennem." Yazıyordu. Alay mı ediyordu? Ne demek istiyordu? Tam Utku'yu arayacağım sırada Çağla bana engel oldu. Öfkeli gözlerini üzerime sabitledi.
"Bana ne olduğunu anlatacak mısın?" Başımı sağa sola salladım.
"Bunun için zaman yok. Tek bilmen gereken, Utku'nun başının dertte olduğu." Aslında ben de ne olduğunu bilmiyordum ama şimdilik Çağla'yı susturmanın tek yöntemi yoktu. Başka bir şey bilmediğimi söylersem bana inanmazdı. Çağla, "Ne" diye haykırıp başını ellerinin arasına aldı. Tekrar Utku'yu aradım. İlk çalışta açtı.
"Bana adresi ver yoksa IP adresinden polislere adresi buldururum!" Bu sefer hiç ciddiye almayacaktı.
"Ah, lütfen polisi çağırma Çağlar!" Diye alay etti. İsmimi telefonda kayıtlı olmamdan biliyor olmalıydı. "Görüntülü konuşmayı açıp son kez Utku'cuğunuzu görmenizi isterdim ama internet paketim yok, üzgünüm çocuklar." Dedi gülerek. Son kez derken neyi kast ediyordu? Korkumu belli etmemeye çalıştım.
"Son kez mi? Ne diyorsun ulan sen?" Diye bağırdım.
"Hoşçakal, Çağlar." Telefon kapandı. Öfkeyle elimdeki telefonu yere fırlattım ve telefonun parçalara ayrılışını seyrettim. Ellerimle ağzımla burnumu kapatarak kendime gelmeye çalıştıysam da, geçen her saniye daha da kafayı yiyordum. Çağla'ya baktım. Gözleri dolmuştu. Korkuyordu. Toparlanmam gerekiyordu, onu da korkutuyordum. Neden her şey yolunda giderken birden bire bozuluyordu?
"Nerede olduklarını bulmamız lazım." Dedim nefes nefese.
"Hadi ya, ben bunu akıl edememiştim." Dedi Çağla. Bu kadar alaycılık yetmişti. Başıma halisünasyon gördüğüm zamanki ağrı girdi ama bu seferki daha kötüydü. Acının etkisiyle bağırarak dizlerimin üzerine çöktüm. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve ağrının geçmesini bekledim. Gözlerimi kapattığımda gözümün önüne yüzü kanlar içinde olan Utku geldi. Böyle mi düşünüyordum? Neden böyle bir şey görmüştüm şimdi? Bilinçaltımın etkisi miydi? Acı geçtiğinde gözlerimi açtım ve sendeleyerek ayağı kalktım. Çağla endişeyle bana bakıyordu. Beynimin içinde bir adres yankılanıp duruyordu. Belki de bu adresi takip etmeliydim. Taksi çağırdım.Taksi geldiğinde kapıyı açtım. Tam bineceğim sırada Çağla müdahale etti.
"Ben de geleceğim."
"Hayır, gelmeyeceksin." Diye karşı çıktım anında. Ama o beni dinlemeden çoktan arka koltuğa yerleşmişti.
"Çağla, gelmeyeceksin!" Diye bağırdım.
"Neden?" Diye bağırarak karşılık verdi o da bana. Verecek cevap bulamamıştım. Sadece gelmesini istemiyordum. Belki Utku kanlar içindeydi. Çağla güçsüz biriydi, eğer Utku o haldeyse, buna dayanamazdı. Ayrıca, adresin doğru olduğundan bile emin değildim.
"Tamam, gel. Ama olacaklardan ben sorumlu değilim." Dedim. Çağla'dan cevap gelmeyince taksiciye adresi söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mayıslar Bizim Olsun (ARA VERİLDİ)
HumorKendilerini öz sanan ikizler. Bir sır gibi saklanan o gerçek. Peki, sır ortaya çıkacak mı?