You know I know

26 2 0
                                    

"Alo aşkım, şimdi indik. İner inmez sesini duymak istedim ama saat gece 03.15. Bu saatte uyandırdım seni, özür dilerim." "Önemli değil sevgilim, hem uyumadım ki ben, aramanı bekledim. Bende sesini duymadan uyuyamadım. Yolculuk nasıldı?" "İyiydi güzelim, yolculuk boyunca seni düşündüm. Ne zaman yüzyüze geliriz, ne zaman sana sarılıp, hasretimi giderebilirim, onları hesapladım. Saat çok geç oldu artık, konuştuğumuza göre sen artık uyu ve güzelce dinlen, bizde eve geçiyoruz. Sabah yine konuşuruz" "Tamam birtanem" "İyi uykular sevgilim" "Teşekürler sevgilim, kendine dikkat et ve kendini yorma" dedikten sonra telefonu kapayan Jimin, sevgilisinin Amerika'ya sağ salim vardığını öğrendikten sonra rahat bir uykuya daldı.

Jimin, uyandığında saat 11.30 idi. Hemen telefonu eilne aldı. Tahmin ettiği gibi Yoongi, Jimin uykusunu alabilsin diye onu aramamıştı. Saati hesaplamaya çalıştı. Buna göre Amerika'da gece saatleri olmalıydı. Jimin bunları düşünürken telefonu çalmaya başladı. "Alo, meleğim, uyandırmadim dimi?" "Zaten uyanmıştım Hyung. Sen neden uyumadın, hem yol hemde odanı toparlama işleri seni yormuştur." "Biraz yoruldum ama seninle konuşmadan uyuyamadım. Of Jimin, buna bir çözüm bulmamız lazım, burada gece iken Kore'de gündüz; Kore'de geceykende burası gündüz oluyor. Ya biz bu şekilde nasıl görüşeceğiz." "Hyung, hafta içi bir saat belirleriz, ya da birkaç saat haftasonları saat farkına takilmaksizin konusuruz. Birbirimizi çok özlediğimiz sabredemediğimiz anlarda da uykumuzun bölünmesi pahasına birbirimizi ararız." "Aşkım, akıllı meleğim benim, dediğin gibi yaparız. Yalnız sorun şu ki ben seni her saniye özlüyorum." "Hyung, böyle yaparsan, bana verdirdiğin sözleri tutamam." "Tamam Jiminie, sen sözünü tutmaya devam et. Elbet zamanla herşey rayına oturturuz birtanem" "Odan nasıl oldu, yerleşebildin mi?" Evet aşkım, bak sana göstereyim, burata geldiğinde canlı da göreceksin ama ön gösterim yapayım. Tatatatam, işte odamız"

"Beğendin mi Jiminie?" "Beğendim çok güzel olmuş birtanem

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Beğendin mi Jiminie?" "Beğendim çok güzel olmuş birtanem. Keşke, şimdi o odada, yatağında birlikte uzansak, boynuna sokulsam, kokunla uykuya dalabilsem." "Oda olacak meleğim. O kadar ki benden bıkacaksın." "Senden bıkmam mümkün değil hyung. Hadi uyu, bende kahvaltı falan yaparım, bakımlarımi yaparım sana daha güzel görünürüm belki." "Sen her zaman güzelsin aşkım" "Off utandırma ya, uyu artık, dinlen hadi, seni seviyorum" "bende seni seviyorum sevgilim ve kocaman kokulu öpücükler çalıyorum yanaklarından" "bende seni kocaman öpüyorum, rüyanda bizi gör, iyi uykular birtanem"

Günler akıp geçiyor. Konuştukları gibi haftaiçi günde birkaç defa konusuyor, haftasonları da uzun saatler boyunca görüntülü konuşuyorlardı.

Jimin, kahvaltısını etmiş, arkadaşları ile dışarı çıkmış, uyuyordur diye Yoongi'yi aramamıştı. "Jiminah, bu şekilde nasıl idare edeceksiniz, zor olmayacak mı? Hem mesafe, hem saat farkı var." "Biliyorum Tae, ama yapabileceğimiz birşey yok. Onu, herşeyden çok seviyorum, bir yolunu bulucağız." "Jimin, yanlış anladın, ayrıl demiyorum ki? Elbette yolu bulunur." "Ayrıl, diyemez kimse zaten, o ayrılmak istese de ben ayrılmam, onsuz yapamam, ben, onun için yaşıyorum. Her gece rüyalarımda onu görüyorum, sabah uyandığımda ilk o, aklıma geliyor, akşamları onu düşünerek uykuya dalıyorum; yemek yerken karnı tok mu diye düşünüyorum, sağlığı için endişeleniyorum. Yani, benim hayatım, artık tamamıyla Yoongi, benim biriciğim, herşeyim." "Of tamam anladık Jiminie. Ama tüm hayatını ona adamak yerine kendini de düşünmelisin." "Elbette düşünüyorum Hoba. Ona tamamen kavuşacağım güne kadar kendime iyi bakmaya ve ailemi üzmemeye çalışıyorum, çünkü ona söz verdim." "Sen iyi ol da Jimin ne için olduğunun önemi yok." Arkadaşları ile keyifli bir öğle vakti geçirdikten sonra eve döndü Jimin. Hala aramamıştı Yoongi. Jimin, saate baktı, biraz daha beklemeye karar verdi. Kitap okudu, hyungu ile bilgisayar oyunları oynadı, akşam yemeğini yedi. Saat 22.30 gibi artık uykusu gelmeye başlayınca Yoongi'yi aradı. Birkaç defa çalmasına rağmen telefona cevap gelmeyince, endişelenmeye başladı. Tam kapatacakken, özlediği sesi duydu. "Alo Jiminah, özür dilerim arayamadım, endişelenmiş olmalısın." Jimin, kırılmıştı.
"Jimin, güzelim, cevap vermeyecek misin?" Telefonun diğer ucundan bir hıçkırık sesi duydu Yoongi, "Jimin, meleğim, ben çok özür dilerim. Bugün, basketbol takımı seçmeleri var, dün çok antrenman yaptım, yorulmuşum, yoksa seni ihmal eder miyim? Napayım, geleyim mi yanına ha, ilk uçağa atlar gelirim." "Bu kadar uzakta olmandan nefret ediyorum. Gelsen bile gelmen saatler sürer, üstelik bugün seçmelerin varmış. Ben, sana ulaşamayınca çok korktum. Eski günler geldi aklıma; hastasın sandım. Neden bahsetmedin bana bu seçmelerden?" "Seçilemezsem bu yüzden seni hayal kırıklığına uğratirsam diye korktum, seçmelerden sonra söyleyecektim, geçersem tabi." "Neden hayal kırıklığına uğrayacakmışım?" "Sen, bana küçüklüğümüzden beri Hyung, sen benim rol modelimsin, her konuda başarılısın diyordun. Gözündeki bu imajı kaybetmekten korktum. Burası, Kore gibi değil. Evet, dillerini çok iyi bir şekilde konuşabiliyorum, anlaşıyoruzda ama nihayetinde ben onlardan biri değilim. Asyalı olduğum için göze batıyorum." "Seni üzecek bir şeyler mi yapıyorlar Hyung, zorbalık mı yapıyorlar?" "Hayır öyle değil Jiminie. Aslında, hepsi bana çok iyi davranıyor ama bir iki kişi var tabi, kıskançlık yapan ve bunun içinde Asyalı olmamı küçümser tavırlar sergileyen." "Neden söylemiyorsun bunları bana, neden içine atıyorsun? Biz herşeyi birbirimizle paylaşacağız demedik mi? Neden, tek başına acı çekiyorsun. Bana derdini açamayacağın kadar mesafe mi var aramızda." "Hayır birtanem ben sadece üzülmeni istemedim." "Beni herşeyden koruyamazsın. Basketbolda başarısız olup olmaman umrumda değil tamam mı? Herşey de iyi olmak zorunda değilsin. Seçmeleri geçemedin diye gözümden düşmezsin çünkü çabaladığını biliyorum. Bende her konuda başarılı değilim ki ben şimdi dans seçmelerine girsem ve kazanamasam gözünde beceriksiz birisi mi olacağım." "Tabi ki hayır sevgilim. Dünya üzerinde senin kadar güzel dansedebilen birini tanımıyorum. Eğer seçmezlerse o onların kaybı olur ve ben sana da dansına da tapmaktan vazgeçmem." "Bende sana bunu demeye çalıyorum aşkım, biricik sevgilim, her ne olursa olsun sen benim için en iyisisin. Hiçbir konuda senden daha iyisi yok benim için. Hiç kimseye kendini ispatlamak zorunda da falan da değilsin ve lütfen ne sıkıntın olursa olsun benimle paylaş." "Haklısın birtanem, bundan sonra ne olursa olsun anlatacağım merak etme. Sen neler yaptın bugün?" "Sabah, güzel bir kahvaltı yaptım, sana söz verdiğim gibi, öğlen Tae  ve Hobi ile buluştum. Beraber yemek yedik birazda seni çekiştirdik." "Aşk olsun neyimi çekiştirdiniz benim." "Aşk olsun zaten sevgilim seninle aramızda daima aşk olsunda; mesafelere rağmen ilişkimizi nasıl yürüttüğümüzden, sana olan delice özlemimden falan bahsettik sadece" "Jiminah, seni üzmemek için belli etmemeye çalışıyorum ama ben seni çok ama çok özledim. Biliyorum, bu mesafenin suçlusu benim ama inan senden daha fazla zorlanıyorum. Senden uzak kaldığım yetmezmiş gibi yeni bir düzen oturtmaya çalışıyorum. Derslerde sınıftakilerden geri kaldığım konular oluyor. Evet, burası üniversite herkes sıfırdan başladı ama onların geçmişten gelen bir öğrenme alışkanlığı var ve bizimkinden çok farklı. Jungkook da benim gibi zorlanıyor. Ama o, en azından canını geride bırakmadı. Benim, canımın, kalbimin yarısı Kore'de kaldı." "Benim kalbimin tamamı Amerika'da Hyung. Herşeye, tüm zorluklara onun için ona kavuşacağım günün hayali ile katlanıyorum." "Sana bir sır vereyim o zaman. Amerika'daki o malum kişi senin özleminden delirmiş; sana sarılamadığı, o minicik ellerini tutamadığı, doyasıya öpemediği için çıldırıyormuş. O da tüm bu sıkıntılara sana kavuşacağı günün hayalîni kurarak katlanıyormuş."

"Hyung, seni çok özledim, kalbimdeki ateş, alev alev yakıyor tüm yüreğimi. Sen gideli henüz 2 ay oldu ve ben şimdiden delirecek raddeye geldim. Annemlere çaktırmamaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki" "Sana böyle şeyler hissettirdiğim ve seni zor durumda bıraktığım için özür dilerim güzelim"
"Hayır hayır özür falan dileme Hyung, senin suçun falan değil bu. Ailenin kararıydı ve bizim buna saygı duymaktan başka çaremiz yok. Seni beklemekten bir şikayetim yok. Sonuçta sen benimsin bende senin. Biliyorsun" "Biliyorum"

Letters that cannot be sent/YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin