2

919 52 59
                                    

"Abi naptın sen? Yine başına sardırtacaksın bunu."

Sefer'in konuşması ile gülerek koltuğa iyice yaslanıp yayıldım.

"Sıkılıyorum Sefer. Ne yapayım. Her gün iş iş iş. Bir tek bu benim ağzımı yüzümü dağıtmaya cesaret edebiliyor. Seviyorum onun cesaretini. Piyasadan onu indirene kadar uğraşacağım onunla."

"Eriz, sen bu adamı hafife mi alıyorsun?"

Dediği şeye güldüm. Benim gücümün ve varlığımın yanında herkes bir hiçti.

"Hafife alınacak bir adam bile değil. Sadece vakit geçirdiğim bir oyuncağım."

"Abi ne oyuncağı? Bak ikiniz de sınır tanımıyorsunuz. Her iş çok tehlikeli. Gelir, en iyi işimize burnunu sokar, patlarız. Sonra da burada kan çıkar. Sen de biliyorsun bunları."

Doğru diyordu. Bir gün elbette kan çıkacaktı.

"Sen bana akıl vermeye devam edecek misin lan?"

"Abi akıl değil bunlar, tavsiye veriyorum."

"O zaman düzelteyim, sen bana tavsiye vermeye devam edecek misin lan?"

Oflayarak karşımdaki koltuğundan kalktı ve odadan dışarıya çıkmaya yeltendi. Kapının kolunda duran eli ile bana döndü.

"Abi, seni düşünüyorum dikkatli ol sadece."

Güldüm.

"Dikkat benim göbek adım"

Cümlemden sonra odadan çıktı.

Düşüncelerimle yalnız kalmıştım. O kadar çok düşünecek şeyim vardı ki.

Yurt dışından tonla para gelecekti. Ama bu para ne banka hesabından ne de başka bir şeyden yatırılacaktı. Ancak gemilerle elimize ulaşacaktı.

Güvenli bir yoldu. Paraların ve malların elimize ulaşmasına mani olacak bir engel yoktu şu anlık. Ama çevrede bu kadar aç kurt varken her şeyi en ince detayına kadar düşünmem gerekiyordu. Bu aç kurtlardan biri de benim için Afşin'di.

İçlerinden en açları oydu. Hele ki ben ona geçen gün böyle bir şey yapmışken intikam almadan durmayacaktı. Ama üstünden 2 gün geçmişti ve hala ses seda yoktu.

Tabi. Biliyrodum karşıma çıkmaya cesaret edemeyeceğini. Numarama kanmıştı ve deli olmuştu, bunu biliyrodum.

İntikamı için gün saydığının yeminini de edebilirdim.

Kapının tıklatılması ile koltuktaki pozisyonumu bozmadan "Gel" dedim.

İçeriye yeniden Sefer girmişti.

"Abi, geldi yine bu senin manyak. Ahmet burada."

Derin bir of çekerek başımı koltuğun başına koydum.

"Ne istiyormuş?"

"Söylemedi, içeriye gireceğim diyip durdu dedi sadece."

"Tamam, bırak gelsin."

Kapıyı tekrardan kapatıp çıktı.

Ahmet, şirkette çalışan bir insandı. Ailesinin durumu olmadığı için onun çalışma teklifini kabul etmiştim. İyi bir çalışandı aslında, yanlış bir şey sirket adına bugüne kadar yapmamıştı. İşini en iyi şekilde idare edip yapıyordu.

Ama ben onu işe aldığımdan bugüne kadar bıkıp usanmadan beni sevdiğini ve benimle seks yapmak istediğini söyleyip duruyordu. Ama bu sevginin ona büyüklük edip, işe alıp, ona baktığımdan olduğunu biliyrodum.

Düşman [b×b] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin