9. BÖLÜM

9.2K 477 232
                                    

"İLK GERÇEK!"

Bedenime sanki tonlarca iğne saplanıyormuş gibiydi. Gözlerime ise kum serpilmiş gibi. Karşımdaki şu an her kimse, bana istediğini yapıyordu. Ama ben beni kurtarmaları için çığlık bile atamıyordum. Gözümden ard arda yaşlar aktı.

'Ne olur yardım edin!' Diye yalvarıyordum içimden. Karnımın üzerinde hissettiğim nefesle ağlamalarım iyice şiddetlendi.

"Şşşh," diye fısıldadı değişik bir sesle. Gözyaşlarımı sildi. Hatta her iki gözümün üzerine öpücük bıraktı.

Madem ağlamamı istemiyordu, peki neden bunları yapıyordu?

Yumuşak bir kumaşla alnımdan ve boynumdan akan terleri silmeye başladı. Bir yandan da serin nefesini yüzüme üflüyordu. Nefesi; portakalın kabuğu gibi kokuyordu. Ve ben portakaldan da kabuğundan da nefret ediyordum.

Dişlerimi birbirine bastırmaktan çenem ağrımıştı. Ama ayıramıyordum da. Karşımdaki her kimse, elleriyle enseme yapışan saçlarımı özenli bir şekilde toplayıp omzuma yatırdı.

Gözümden akan yaşlara hıçkırığımda eklenince karşımdaki kişi dudaklarını alnıma bastırdı. Üzerimdeki karnıma kadar sıyrılmış olan geceliğimi düzeltti. Açtığı yorganı tekrardan bedenimin üzerine örttü ve son kez dudaklarını boynuma bastırdı.

"Sana her Allah'ın kuluna güvenmemeni söylüyorum Aden!" Sesi sertti. Bu istemsizce yutkunmama sebebiyet vermişti. "Bir gün, bir gün etrafındaki insanların gerçek yüzlerini açığa çıkaracağım güzel kızım." Tekrardan nefesini boynumda hissettim. "Özür dilerim," dediği an koluma giren iğrenç sızıyla yanağımın iç kısmını kanatana dek ısırdım.

"Yarın sabah kalktığında, bu geceyi hatırlamaman içindi. Ve merak etme, bedenin sadece günlük olarak felç etkisinde. Yarın yine eskisi gibi olacaksın."

Daha sonrasında ise üstümdeki ağırlığı komple yok oldu. "İyi geceler, minik kelebeğim."

🦋

Sabah gözlerimi eklemlerimin ağrımasıyla hafifçe araladım. Başım iğrenç derecede ağrıyor, sol kolum ise hafifçe sızlıyordu.

Hafifçe bedenimi esnetip yataktan kalktım. Hâlâ uykuluydum. Ancak havanın aydınlığına bakılırsa saat çoktan onu geçmişti. O yüzden uyumaya niyetim yoktu.

Uykulu hâlimle üzerimdeki geceliği bir çırpıda çıkartıp gündelik kıyafetlerimi giydim. Daha sonra dağınık saçlarımı gelişi-güzel toplayıp salona girdim.

"Hahahaha! Alemsin Ediz." Gözüm kahkahalarla gülen kadına kaydığında göz devirip Gülsüm anneye gülümsedim.

"Günaydın," o da aynı şekil bana bakıp gülümsedi. "Günaydın kızım." Koltuğa oturdum. Ediz bana sert bakışlar atıp dişlerini sıkıyordu. Ne oldu dercesine yüzüne baktığımda kaş, göz işareti yapıp koridora gitmemi istedi. Dediğini ikiletmeyip ayağa kalktım ve hole doğru yürüdüm. Ediz'de hemen arkamdan geliyordu.

"Sen!" Kolumu sertçe sıkıp sırtımı duvara dayadı. "Bu boynunun hâli ne?!" 'Anlamadım' dercesine başımı salladım. Tekrardan kolumdan tutup banyoya doğru sürükledi.

Daha sonrasında ise yüzümü aynaya çevirip sertçe soludu. "Kim yaptı bunu?" Gözlerim, aynadan yansıyan boynumdaki norarıklığa kaydı. Ağzım şaşkınlıkla aralanırken boşta kalan elim direktmen morarmış boynuma gitti.

"Ben, ben bilmiyorum." Kafamı bir baykuş misali Ediz'e çevirdim. "Bak, bu nasıl oldu bilmiyorum ama beni böyle sorgulamaktan vazgeç!" Afallayarak elini kolumdan çekti.

Perdenin Ardındaki Yüzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin