Selam Minnoşlarım. Nasılsınız?
Size karne hediyesi diye bölüm getirdim. Yine kısa ama olsun yayınlamak istedim. Bizim tatlışlar artık kendilerini aştılar. Bakalım bundan sonra ne olacak?
Hep birlikte göreceğiz. Umarım çok güzel karneleriniz vardır ve tatiliniz şeker tadında geçer. Dinlenin, gülün, eğlenin. Yaşayın. Hadi bakalım.
İthaf isteyenler söyleyebilir.
Umarım beğenirsiniz.
Yorumlarla ilgili bir sorun var bayağıdır dönemezsem veya dönemediysem kusuruma bakmayın tatlılarım.
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
Keyifli Okumalar! :)
°Zeynep°
Aradan geçen üç günün ardından kendimi hafta sonunda bulmuştum.
Çalıştığım zamanda günü öyle böyle geçirmiştim ama Kerem'i görememek beni biraz sinirlendirmişti, belki de kırmıştı.
Yani habire bana bir şey söylemekten bahsediyordu ve iki kere şansı kaçırınca, sanırım, hemen pes etmişti.
Gerçi bunun için arkadaşlarıma da çok kızmıştım ama ben, asrın şanssız insanı olduğumdan durumu çok da garipsememiştim.
Hayır, acaba ne zaman şans bana da gülecekti? Güler gibi yapıp resmen benimle dalga geçiyordu.
Günlerden cumartesiydi ve Yağmur bugün iş gezisine gidiyordu, yine. Şaşılası bir derecede Kerem onu kovmamış, ona kızmamıştı. Bunu ona her gün soruyordum da! Bunda ona değil babasına çalışmasının da etkisi olabilirdi. Çok da takmadım.
Vedalaşmamızı çok önceden yapmıştık ve şimdi o valizini aşağıya götürürken bende odama girip bir banyo keyfi yapmayı düşünüyordum. Yalnızken yapılacak başka bir şey bilmiyordum doğrusu ve iki gün kafamı dinlersem güzel olabilirdi.
Küveti doldurup içine girdiğimde kapı açılmıştı. Sanırım çıkıyordu Yağmur. Birkaç mırıldanma gibi bir şey duydum ama önemsemedim. Deli kız, yine kendi kendine konuşuyor olabilirdi ya da şarkı söylüyor.
Başımı küvete dayayıp içinde biraz daha kaydım. Gözlerimi kapatıp sıcak suyun, bol köpüğün, beni huzura erdirmesini beklerken merdivenleri çıkan ayak sesleri beni korkutmuştu.
"Yağmur? Gitmedin mi?"
Cevap gelmemişti.
Hafifçe doğrulup kafamı sola çevirdim. Açık kapıdan odamı görmeye çalışıyordum ve oldukça kuvvetli adımlar bana yaklaşıyordu bu kesindi, hissetmiyor biliyordum. Sanki birisi merdiveni çıkıyordu.
Kendimi bir korku filminin içinde gibi hissetmiştim. Derin bir nefes alıp hızla doğrulacağım sırada görüş alanıma kalite kokan ayakkabılar, dar siyah bir pantolon girmişti.
Nefesimi tutmuş ağır çekimde gibi başımı yukarı kaldırırken hiç görmeyi beklemediğim bir isim karşımda dikiliyordu. Kuruyan dudaklarımı yalayıp, zorlukla yutkundum.
"Kerem?"
Sesimi kısa sürede bulmam beni şaşırtmıştı ve karşımda dikilen adam da ben gibi nefes almıyordu sanki.
Yeşil gözleri olabilecek en koyu tona bürünmüştü ve karşımda böyle bakıp bu kadar hareketsiz dururken beni bir bilinmeze sürüklüyordu.
Kollarımdan destek alarak ayağa kalkmak istedim ama aklıma son anda çıplak olduğum gelmişti. Büyülü bir rüyanın içinden çıkar gibi bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanfictionArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...