rüya

1 0 0
                                    

Yine gördüğüm bir rüyadan uyanmışken ilk yaptığım saate bakmak oldu.
Çoğunlukla olduğu gibi saat 5 civarı uyanıp bir daha da uyuyamadım.
Ne kadar başkalarına anlatmak istesem de anlatabilecek birisi hiçbir zaman olmadı.
Barlas başka konularda kendini benim için 1 numara olarak görürken, rüya gördüğümü söylediğimde her zaman dalga geçti.
Başka da güvendiğim birisi olduğunu söyleyemem.
Babama göre Pusat'la paylaşmam gerekse de, Pusat kendi derdinde.
Çoğu zaman çok anlaşabildiğim birisi olmasa da bazen işe yarar tavırlar sergileme gibi bir özelliği var.
Altını çizerim, bazen.
Bina giriş çıkışlarından ikimiz sorumlu olduğumuzdan, zorunlu sohbetler içerisinde bulunuyoruz ama Pusat bir şekilde berbat etmeyi başarıyor.
Minik bir örnek vermek gerekirse;
Yönetici olduğumuzdan dolayı karar verme işi mantıken bizde.
Danışmam gereken bir şey için odasına gittim, kapıyı ne kadar çalsam da açmayınca ben de zorla girdim.
Beyefendi meğersem Melek'le entelektüel sohbetler kuruyormuş, dünyayı kurtaracak sanki?
Önemli bir şey konuşmamız gerektiğini söyledim ve cevabı tam olarak şuydu, "Beni esmer güzeliyle yalnız bıraksana sen azıcık."
Her zamanki gibi kudurtmadan duramıyor, kurtlu.

Sabahın gelişi normalden uzun sürüyor gibi gelmişti bu sabah.
Cam kenarına sandalyemi çekip dışarısını izlemek istemiştim ve gerçekten huzurlu geçeceğine inanmıştım.
Sadece inanmakla kaldı tabii ki, Pusat kapıyı deli gibi çalıyordu.
Kapıyı çalmada bu kadar beceriksiz tek bir isim tanıdığım için o olduğunu anladım.
Kapıyı açmayı aklımın ucundan bile geçirmedim açıkçası, çünkü kapıyı açıp odaya girmesi birkaç saniye sürdü.
Pusat ve ben parmak izi erişimimizle her odaya girebiliyorduk. Her ne kadar birbirimizin odasında bu ayrıcalığı kullanmayacağız desek de ikimiz de ihmal etmiştik.
Odama girdi ve 2 adım atıp bir anda durdu.
Kibarlık etmek aklına gelmiş olacak ki sordu.

"Girebilir miyim Neda?"

İçimden geçirmekle kalsam da ona, girdin zaten demek istemiştim.

"Girebilirsin Pusat, geç otur bu tarafa."

Cam tarafında duran koltuğu gösterdim.
Rahat rahat yerleştikten sonra beğenmedi, oturuşunu değiştirdi.
Bu sefer rahat değil küstahça oturuyordu; bacak bacak üstüne atmış, tek kolu koltuğun arkasına yaslanmış şekilde.
Az incelemek istemiştim ama bir türlü kapatamadığı çenesini bu sefer de açtı,

"Sen niye uyumuyorsun?"

"Uyurken gelip gecelikle görmeyi mi tercih ederdin?"

"Kısmen. Hoş olabilirdi."

Gözlerimi devirdim, hak ettiği yargılayıcı cinayi ve saldırgan bakışı ona sundum.

"Ee Pusat? Ne için geldin?"

"Goygoya da hiç gelmiyorsun ya. Üff aman be. Arif abi de erken uyanmış, seni odasına çağırmamı söyledi."

Babam bu saatte asla uyanmazdı, uykucu öğlene kadar uyurdu genelde.
Beni çağırıyor olması zaten başlı başına bir gerginlik yaratırken bir de Pusat burada olunca daha da beter hale gelmişti.

"Giderim birazdan."

Diyerek sohbeti kapatmaya çalıştım.
Pusat gelen bir mesajı okuyordu muhtemelen, ciddileşmişti.
Ben de o sıra onu biraz inceleme fırsatı bulmuştum.
Tamamen ona göre dikilmiş gibi gözüken gri eşofmanı, üstüne mükemmel uydurduğu siyah baskılı sweatshirt ve tamamlayıcı beyaz spor ayakkabıları.
Dikkatimi sadece kıyafetleri çekmemişti.
Pusat da erken uyanmış olmalıydı ki saçları hafif nemliydi, duştan çıkmıştı mantıken.
Ne ara vakit bulup her zaman taktığı yüzüklerini ve bilekliğini taktı bilemiyorum ama ne giyse onları takardı.
Daha fazla bakmanın bir anlamı yoktu.

"Ben çıkıyorum Pusat. Daha oturacak mısın yoksa benle geliyor musun?"

"Biliyorum bana bayılıyorsun ama bence babanın yanına seninle beraber gitmeme gerek yok."

Tam sevgi dolu sözcüklerimi dökecektim ki sinirlendiğimi fark etti.

"Bu kadar ısrar etmişken seni kırmanın bir anlamı yok tabii. Gelirim yeter ki sen üzülme."

Yeterince dalga geçmemiş gibi bir de gözlerini kapatıp öpücük atmasın mı eşek.
Beni güldürmeyi başarmıştı.

Beraber babamın odasına inmek için asansöre doğru yürümeye başladık.

Bu salgından önce, Pusat ailesini kaybetmeden önce; babalarımız iş ortağıydı ve çok iyi anlaşırlardı.
Böyle bir durum ortaya çıkınca da, babam şirketin binasını arkadaşı Pala abi ile beraber güvenli bir hale getirdiler.
Babam Pusat'ı emaneti olarak görüyordu, bu yüzden onu da bizle beraber yaşamaya zorladı denilebilir.
Ben çocukluk arkadaşım Barlas ve Renk'i davet etmiştim. Minik bir aile olmuştuk.
Ben, babam, Pusat, Barlas, Renk, Pala abi.
Sonra Pusat Melek'i davet etti.
Başta onu seviyordum, sonra değişse de.
Babam da Sezin teyzeyi ve oğlu Uraz'ı davet etti.
Daha da geniş bir aile olmuştuk.
Keşke baştaki gibi kalsaydık, keşke Pusat Melek'i hayatıma sokmasaydı.

Asansör 3 kat indikten sonra babamın odasının olduğu kata varmıştık. Odasının kapısı açıktı, biz de içeriye girdik.
Babam telefonunu uzattı bana, bir mesaj vardı.
Annem yazmıştı.
"Her neredeyseniz kızımı bana geri getiriyorsun Arif."
Benim annem 4 ay önce virüs kapıp ölmüştü.

Pusat da mesajı görmüş olacak ki telefonu elimden alıp babama verdi.
Elimi tuttu ve bir hışımla beni odadan çıkardı.

"Neda hadi yukarıya çıkalım."

Canım hiç istemiyordu. Bunu düşünmem gerekiyordu, belki birkaç gün düşünmeliydim.

"Pusat. Sen git beni bırak lütfen."

Benimle başa çıkamayacağını biliyordu.
Bir anda beni sırtına attı ve resmen kendi odasına kaçırdı.
İtiraz etmedim, 195 boyuyla 170 beni yere atsa muhtemelen kafam yarılırdı.
Biraz hoşuma gitmiş de olabilir ama bunu öyle nitelendirmeyeceğim.
Odasına geldiğimizde beni yatağının üstüne fırlattı resmen.
Sonra da çok güzel bir şey yapmış gibi güldü.
Her zamanki gibi.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 19, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

NPM83Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin