4. GÖZYAŞINDA BOĞULMAK

33 5 12
                                    


Teoman- Serseri

"(...)Kişinin en kolay mutsuzluğu
Ağlamaktır, geçiştirir umutsuzluğu."

~Özdemir Asaf
(Ağlamak)


Hayatta en çok canımı yakan duygulardan biri de bana acı verenlerin haklı olmasıydı. Ayaz, yalanlarıma inanmıştı ve buna sevinemiyordum.

Elbette bunun için onu suçlamıyordum, benim isyanım hayataydı. Kendi hikayemi bile yalan yanlış anlatmaya mecburdum ben. Neden hep bir şeylere mecburdum sahi? Çünkü hayatım başkalarının yaptıklarına göre şekilleniyordu, bense sadece izliyordum.

İzliyordum, bağrıyor, çağrıyordum ama kimse duymuyordu. Hoş, duysalar çığlıklarımı beni anlarlar mıydı?

Haklıydı...

Bunu söylemekten nefret ediyor ama gerçeği değiştiremiyordum.

Kaan Güney, haklıydı.

O an, aklım beş yıl öncesine gitti. Hayatımın en korkunç gününden tam sekiz gün sonrası. İlk defa değil ama son defa olarak birisine yalvardığım gün...

12/02/2018
Pazartesi

"Nolursun bırak beni! Yemin ederim tek laf etmem sadece beni bırak artık!" demiştim gözyaşları içinde. O ise umursamaz ve bıkmış bir ifadeyle "Ne yapabilirsin ki bıraktığımda? Nereye gideceksin? Sana kapısını açacak biri var mı sence?"

Acının yanında nefreti de derinden hissediyordum. "Bulurum, beni evine alacak birini mutlaka bulurum. Beni sevecek, anlayacak..." dedim içimdeki büyük umutla. Fakat o, öyle bir güldü ki...

"Gerçekten buna inanıyor musun? Ben bile seni şuan kabul ediyorsam onurum için."

"Göreceksin, beni kabul edenler de çıkacak!" dedim hiddetle. Ve o an ilk kez ciddiyetini takındı. Büyük bir saşkınlık yüzünü kapladığında "Cidden," dedi üstüne basarak "Hiç utanmıyor musun?" ve bu soru beni bozguna uğratmıştı. Utanmalı mıydım? Ama ben bir şey yapmadım ki? Ne suçum vardı? Suçlu olan ben değildim, ben... Utanılacak durumda mıydım?

Ve o an sesimin titremesine engel olamayarak sordum belki de bunu sormam gereken en son kişiye "Utanılacak durumda mıyım?" dedim korku içinde. "İyi ama ben... Benim bir suçum yok ki!" dedim ama sesim fısıltıdan farksızdı.

Güldü. O hep gülerdi ve o güldükçe olduğum yerde küçülüyordum. 19 yaşındaydım ama bir çocuktan farksızdım. "Birinin seni kabul edebileceğini nasıl düşünebildin? Kabul et Deniz, sen o gün öyle bir kirlendin ki hiçbir güç çıkaramaz o lekeyi. İnsanlar seni anlamayacak, kabul et artık."

Acımasızdı ama en çok canımı yakan şey haklı olmasıydı. Ben kirliydim. Ne kadar yıkansam kurtulamayacağım kadar hem de...

Yine de içimdeki son umuda tutunarak yanıt verdim. "Ya anlarlarsa?"

"Anlamazlar, anlamayacaklar." dedi kesin ve net bir şekilde.
"Yine de belki severler beni?"

ACILAR VE UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin