Huzursuzluktan zar zor 2 saat uyuyabilmiştim. Yatakta dirseklerimden destek alarak dik hale geldim. Güneş daha yeni doğuyordu. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp ayağa kalktım ve telefonumdan saati kontrol edip şarja taktım. Saat 05.54ü gösteriyordu. Annemlerin uçağı ise 2 saat sonra kalkacaktı. Banyoya doğru yürümeye başladım. Kendime gelmek için soğuk bir duşa ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Kıyafetlerimden kurtulup kabine girdim.
Korkunç bi pozisyonda uyuduğum için boynum ve omuzlarım inanılmaz derecede ağrıyordu. Başımı ve omuzlarımı hareket ettirerek rahatlamaya çalıştım ama daha çok acıtmaktan başka bir işe yaramamıştı. Suyu en soğuk ayarda tutup 10 dakika boyunca öylece dikilmiştim. Elime biraz şampuan alıp kafama masaj uapmaya başladım. Bir yandan düşüncelerim arasında kaybolmaya devam ediyordum. Buradan gidince paramı ev kiralamak ya da otelde kalmak için harcayamazdım. Ailemden para isteyecek şartlar altında değildim ve bir yandan biriktirirken diğer yandan da düzenli olarak bir tarafa koyamazdım da.
Saçlarımı durulayıp kurulamak üzere boynuma bir havlu atıp duşa kabinden çıktım. Yine aynayla karşı karşıya geldim. Gümüş sarısı saçlarımdan yere su damlıyordu. Pek maskülen ve kaslı bir vücudum yoktu ama zargana da sayılmazdım. Yine de giderim vardı bence. Havluyla saçlarımı kurulayıp taramaya başladım, hala nemliydi. Klasik erkek kesimine göre uzun saçlarım olduğu için kuruması zaman alıyordu. Arkası hafiften omuzlarıma değiyordu.
Üstüme gri bi hırka giyip önünü çektim altıma da lacivert bir kot pantolon giydim. Odama çıkıp telefonumu ve cüzdanımı cebime atıp alt kata indiğimde Annem ve Esmanur kapının önünde bekliyorlardı.
"Gidelim."
Başımı olumlu anlamda sallayıp onları takip ettim. Annemin çağırmış olduğu Uber bahçenin ötesinde bizi bekliyordu.
🌀
Sonunda binecekleri uçağın anonsu yapılmıştı. Annem bana dönüp kollarını sıkıca bana sardı.
"Sakın yalnız hissetme seni her gün arayacağım tamam mı? Ihtiyacın olduğu her an burada olacağımı unutma."
Oysa ona tam şuan ihtiyacım vardı ama gidiyordu.
Ben de ona sıcak bir şekilde gülümsedim ve ayrıldık.
Ve Esmanur'un boyuna gelecek şekilde eğildim ve boynuma sarıldı.
"Keşke sen de bizimle tatile gelebilsen abi! Ama annem çok ödevin olduğunu söyledi..."
"Maalesef gerçekten çok ödevim var Esmanur. En kısa sürede yine bir araya geleceğiz anlastık mı?"
"Dc de oynar mıyız?" diye sordu heyecanla -inside joke takmayın-
Gülümseyerek başımı aşağı yukarı salladım ve ikinci anons yapıldı. Onlar uzaklaşırken arkalarından el salladım ve bir süre sonra gözden kayboldular. Havaalanının ortasında öylece kaldım. Tek başıma, nereye gideceğimden veya ne yapacağımdan habersiz bir şekilde.
Başıboş bi sokak köpeği gibi hissettim bir an. Telefonumda bir titreşme ile elimi cebime soktum
"Meriç Aytaş adlı öğrencinin izinsiz devamsızlığı 3,5 gün izinli devamsızlığı 21 gün."
Sıkıntılı bir nefes alıp havaalanından çıktım ve bir taksi çağırdım.
Hava biraz soğuktu ama pek rahatsız olmamıştım. Ekim ayının başlarındaydık.
Hala nereye gideceğim hakkında bir fikrim yoktu.
🌀
Bir sırt çantasından fazla birşey almak istememiştim yanıma. Üç dört parça kıyafet ve bazı ihtiyacım olacağını düşündüğüm eşyayı içine attım. Son olarak da zarfı çantamın derinliklerine sokuşturduktan sonra odamı terkettim. Evi son bir kez dolaşırken kendimi annemin odasında buldum tuvalet aynasının önünde dördümüzün olduğu "mutlu" bir aile tablosu vardı. Çıkmadan önce annemin komodinin üstündeki bir paket sigarayı cebime attım. Sigara içmiyordum ama bugün yapar gibi hissettim.
Aşağı inip buz dolabının kapağını açtım ve bi kaç kutu birayi da çantama sokuşturup hızlı adımlarla evden ayrıldım. Sanki birşeyden kaçırıyormuş gibi hissediyordum.
🌀
Dördüncü kutuyu açtım çantamda sallandığı için bir anda üstüme fışkırdı ve üstünü ıslattı. Üstümde inanılmaz bir ağırlık hissediyordum. Kolumu havaya kaldırmak için bile muhteşem efor sarf ediyormuşum gibi geliyordu. Umursamadan hemen dudaklarıma götürdüm ve uzun bir yudum aldım. Deniz kenarı esiyordu. Sırtıma attığım cekete biraz daha sarıldım. Zamanın nasıl geçtiğini farketmemiştim. Telefonumun ekranını açıp saate baktığımda 23.40 olduğunu gördüm. Kalacak biryere ihtiyacım vardı. Rehberimde aşağı doğru kaydırmaya başladım. Bir sürü arkadaşım olduğu doğruydu. Ama böyle bir durumda bana kapısını açmasını isteyebileceğim hiçbir dostum olmadığını farketmem acıttı.
Ve sonunda gözüm bir ismi gördü. Gidecek başka hiçbir yerim yoktu.
Kendimi binanın kapısında bulduğumda saat gecenin 2sine geliyordu. Zile basmanın iyi bir fikir olmadığını düşündüğümden telefonumu çıkarıp mesaj yazdım.
Ben: kapiyi ac
Bir kaç dakika sonra pencerede bakışlarımız birleşti. Şaşkın bakışları tebessüme dönüştü ve kapı açıldı. Kimseyi uyandırmamak adına yavaş yavaş merdivenleri çıktığımda kapının önünde beni bekliyordu. Karanlıkta onu zar zor seçebiliyordum. Içeri girmem için kenara çekildi ve ebeveynlerini uyandırmamam için işaret parmağını dudaklarının üstüne tuttu. Lidya'nın odasına doğru giderken o da arkamdan geliyordu.
Arkamdan gelince odaya girip arkasından kapıyı kilitledi. Amacımı çok yanlış anlamışa benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist Sahibim +18
Novela JuvenilYüzümün alev aldığını hissettim. Bdsm ve bunun gibi şeyler hakkında hiçbir deneyimim ya da bilgim yoktu. Acı çekmek bir insana nasıl zevk verebilirdi aklım almıyordu. Ama eğer ihtiyacım olan parayı iki ay içerisinde elde edebileceksem öğrenmekten çe...