Jungwon ormanın içinde sarsak adımlarla ilerlerken göz pınarlarından süzülen yaşlara her saniye yenisini ekliyordu. Az önce yaşadıklarını kafasında tekrar tekrar canlandırdı.
Jay'in evinden ağlayarak çıkmıştı ve ne kadardır olduğunu bilmeden yürüyordu.
Jay'in canını çok yakmıştı ve sanırım sıra ona ona gelmişti.
Karma.
'Bu kadar süre sesini çıkarmamıştın. Neden yine bana eziyet etmek zorundasın ki..?"
Mutlu olduğun her saniyeden nefret ediyorum.
Sana 'eziyet' ettiğimi söylüyorsun ama asıl eziyet seni mutlu görmekti.
Jay'in seni bu kadar mutlu edeceğini ummamıştım.
'Yalnızca kötü zamanlarımda burada olup daha da kötü mü yapacaksın yani?'
Evet, tam olarak öyle olacak.
'Sanırım asla gerçekten mutlu olamayacağım.."
Sanırım öyle olacak Jungwon.
(...)
Jungwon çok uzun süredir yürüyordu ve artık ormanda değildi. Bilmediği bir sokakta öylece ilerliyordu. Elini cebine attı ve en son evden çıkarken aldığı paralardan kalan son birkaç bin wona baktı. Bir öğün yemesi mümkün değildi. Marketin birinden ramen alıp markette hazırlayabilirdi ama daha doyurucu bir öğün seçmeliydi çünkü bir süre daha bir şey yemeyeceği açıktı. Şanslıysa marketten birkaç tane onigiri ve 1-2 şişe su alabilirdi. Tabi bu onu sadece birkaç gün götürürdü.
Gerçi muhtemelen birkaç gün sonra yakalanırdı ama bunu şimdilik düşünmeyecekti.
Bir süre daha nereye olduğunu bilmeden yürüdükten sonra karşısına çıkan markete girdi ve düşündüğü gibi birkaç paket onigiri ve su alıp çıktı.
Tabelalarda yazana göre buradan biraz daha ileride bir çay ve köprü olmalıydı.
Jungwon bir süre orada konaklamasının sorun yaratmayacağını düşündü ve elindeki market poşetiyle tabelalarda bakınarak yürümeye devam etti.
(...)
"Hey! Burda uyuman iyi değil uyan."
Jungwon omzunu dürten eller yüzünden sıçrayarak uyandı.
Karşısında ekstra çekik gözleri, siyah saçları ve tombul yanaklarıyla direk göze batan, yaşına -Jungwon muhtemelen aynı yaşta olduklarını tahmin etmişti- ve erkek oluşuna hiç aldırmadan inanılmaz sevimli olmayı başarmış bir oğlan görmüştü.
"Biraz tuhaf oldu tabi böyle. Ben Sunoo!"
Jungwon karşısındaki tatlı gülümsemesine rağmen kırık bakan gözleriyle onu inceleyen çocuğun karşısında daha çok uzanmak istemedi ve toparlanıp oturdu.
"Ben de Jungwon. Memnun oldum Sunoo. "
Dedi Jungwon. Karşısındaki kırgınlıklarına rağmen kocaman gülümseyen çocuktan etkilenerek uzunca süre sonra tekrar gülümsedi.
"Ben de öyle Jungwon! Pekii burada ne arıyorsun? Bu köprüden altında kimse olmaz genelde."
"Bu baya uzun bir hikaye Sunoo. Evsiz kaldım diyebiliriz."
Sunoo'nun gülüşü soldu ve kırgın bakışlarına biraz da öfke eklendi.
"Bazen bi eve sahip olmak yetemiyor Jungwon. Bir eve sahip olmak bir eve aitmiş gibi hissettiremiyor bazı zamanlar. Bir evim var ama evimden çok buralarda vakit geçiriyorum. Çünkü oraya ait değilmişim gibi.. Bilmiyorum sadece bu köprünün altında herkesten kaçıp akan çayı izlemek istiyorum; tüm gün, tüm hafta, tüm ay.. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Sanırım evimden kısa süreli kaçıp durmaktansa bu işkenceye son vermek en iyisi ama bunun için de biraz korkağım. Her zaman yalnızlığı arayan ben bunun için birisine ihtiyaç duyuyorum. Herhangi birisi gelip 'Sunoo bu ızdıraptan beraber kaçalım' dese hemen kabul ederim ama yalnızken olmuyor. Umarım kısa süre içinde bunu bana teklif edecek birisi karşıma çıkar.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all of them ' enhypen
Mystery / ThrillerJungwon hayal görüyor olduğuna inanmak istiyordu. Gördükleri gerçek olamazdı değil mi? Yine zihni ona oyun oynuyordu. Evet, kesinlikle; yine saçma aldatmacaların biriydi bu. Jungwon yavaşça elini ablasının kırmızı alnına dokundurdu. Eline bulaşan k...