3. BÖLÜM

55 34 2
                                    

Selam, nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Beni soracak olursanız iyiyim. Hâlâ heyecanım taze ama... İlk kurgum, ilk göz ağrım. Üçüncü bölümüne geçtik ve ben şimdiden bile karakterlerime çok alıştım, onları çok sevdim. İnşallah bu sevgimi size de yansıtabilirim. Eğer yansıtabilirsem, sizin de onları sevmenizi sağlayabilirsem ne mutlu bana. Üçüncü bölüme geçmeden önce lütfen oy vermeyi ve bölüm hakkındaki fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın♡︎♡︎♡︎

~~~~~

"Geçmişteki ve şimdiki bütün büyük adamların yeteneklerine sahip bile olsan gerçekten istemeden ve kendini vermeden hiçbir işi başaramazsın."

Charles Dickens

~~~~

Bu sabah bir alarm ile veya amansızca çalan bir telefonun sesiyle uyanmadım.
Tek gözümü açıp yatakta doğruldum ve neredeyse birbirine yapışmak üzere olan dudaklarımı araladım.

"Gelebilirsiniz."

Kapıyı açıldığında odaya burada çalışan Yasemin abla girdi. Gözlerim iki eliyle tuttuğu havlular ve havlunun hemen üzerinde bulunan kıyafetlere kaydı.

"Fatih Bey bunları size göndermemi istedi. Ayrıca birazdan kahvaltı hazır olacak Nisan hanım,"

Gülümsedim ve anlayışla başımı salladım. Yasemin abla da ellerindeki havluları ve kıyafetleri bir kenara koyup odadan çıktı. Vakit kaybetmeden hızla yataktan kalktım ve havluları elime alıp odanın içinde bulunan lavaboya girdim, ardından duş aldım. Hızlı bir duşun ardından kurulandım ve üzerime Fatih Bey'in bana gönderdiği, henüz hiç kullanılmamış giysileri giydim. Üzerimdeki elbise, siyah, askılı, dizlerimin biraz üzerinde biten, pileli aynı zamanda tatlı bir elbiseydi. Tamamen hazır olduktan sonra hızla yatağımı topladım ve beyaz spor ayakkabılarımı giyip aşağıya indim.

Dün yaşadığım olay karşısında biraz utanıyor olsam da belli etmedim, ne de olsa beni gören tek kişi Barlas'dı. Merdivenleri inince Yaz'ı ve Kayra'yı salondaki koltuklara oturmuş sohbet ederken buldum.

"Günaydın," deyip gülümseyerek yanlarına gittim ve oturdum.

"Günaydın, nasılsın, ayılabildin mi?"

Yazın sorusuna karşılık olarak başımı onaylarcasına aşağı yukarı salladım.

"Aslında duşa girmeseydim pek de ayılacak gibi değildim, diğerleri nerede?"

Kayra kolunu kaldırıp terası işaret etti.

"Mert ve Deniz terasta oturuyor. Barlas ve Furkan da bahçeye çıktılar sanırım, gelirler birazdan."
Dedikten hemen sonra kapı açıldı ve içeri Barlas ve Furkan girdi.

"Günaydın ev ahalisi, güne hazır mıyız?" Furkan enerjik bir şekilde yanımıza geldi ve koltuğa oturup sevecen bir şekilde Yaz'ın yanağından bir makas aldı.

"Rahatsız olmadın değil mi, ben yaparım arada öyle şeyler, takma sen," dedi ve kıkırdayıp önüne döndü. Yaz'a göz ucuyla baktığımda çok da rahatsız olmuşa benzemiyordu, hatta gülümsemişti bile. Barlas da yanıma gelip oturduğu sırada Fatih Bey koşar adım kapıya doğru ilerledi ve kapıyı açıp kocaman gülümsedi.

"Hoşgeldiniz." Diyerek kenara çekildi ve içeri girmelerini sağladı. İçeri giren genç kadına ve yanındaki adama baktığım da onların Fatih Bey'in, dünkü akşam yemeğinde bize bahsettiği ekip başkanları olduğunu anladım.

Hep birlikte ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledik ve güler yüzle onları karşıladık.
Adının Funda olduğunu dün öğrendiğim genç kadın oldukça güzeldi ve omuzlarının biraz altında biten sarı saçları vardı. Kendine göre bir havası olduğu kesindi. Hemen yanındaki genç adam ise Cem Yıldırım olmalıydı, o da lacivert takım elbise giymişti ve kumral, uzun boylu yakışıklı biriydi. Her birimize teker teker gülümseyip ilerlediler.

KASIRGA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin