☆7~ M

405 28 44
                                    

●Rahatsız edici içerik bulundurabilir

Divine pow-

San iki amcasının arasında otururken Yunho ayağa kalkıp mutfağa gitti. Geri geldiğinde elinde renkli şeritler vardı. Amcası yaklaştığında bunların sabah Wooyoung ile birlikte meyve sularını dondurarak yaptıkları buzlar olduğunu gördü San.

Yunho poşetlerden birini sıyırıp San'a uzatırken sordu "Ee San, kendi odanda mı kalıyorsun?"

"Hayır... ben kendi odamda kalmak istedim ama Wooyoung babam aralarında yatmamı istedi-"

Mingi, San'ın sözünü keserek konuşmaya başladı. "Bizim zamanımızda kendi odamız mı vardı San? Biz on iki kişi bir odada kalıyorduk ama mutlu çocuklardık biz. Bak, dedem bi gece uyandırdı beni "Oğlum" dedi "Biz" dedi "Altı kişi değil miydik" dedi. Dedim "Babama soralım" Babama sorduk, meğer o kalabalıkta anlaşılmaz diye babam ikinci evliliğini yapmış.

Annemin de gözü görmüyor diye "Bu kadın kim" demiş, "Bu büyük kızın tanımadın mı" demiş. Kadında sonra ortaya çıkınca dna mna istedi. Üç çocuk yapmış o kadından, dört çocuk annemden... Benim dna hiç birine uymadı, kötü ben oldum.

Beni attılar dışarı, dalga geçiyorlar, dil çıkarıyorlar camdan. Yapmayın anne diyom, "Biz iki kumayız seni eve komayız" diyo, bak annemlere bak.

Ya dedeme dedim "Dede bak sen bişey söyle, ben senin elinde büyümedim mi" dedim, "Ben" diyo "Eve geldiğimde" diyo "Sen evdeydin. Dede dedin diye seni bozmak istemedim" diyor.

"Yazıklar olsun hakkım varsa" dedim, bi de dalga geçiyo "Bi hakkı var pıttık kadar" diyo "İz bırakmaz fındık kadar" diyo. Bak ezberlediği şeye bak bağını bahçesini si-"

"Mingi!" En sonunda Yunho onun ağzını kapatıp susturmuştu diğerini. "Hadi film izleyelim." Yunho'nun isteğiyle San kumandayı alıp televizyonu açmıştı. Bütün film boyunca gözü arada bir kapıya kaymıştı. Kedi olduğu için en ufak bir sesi net duyabiliyordu, Yungi ikilisi duymasa bile. Ve duydukları kucağındaki yastığın biraz daha havalanmasını sağlıyordu.

***

Wooyoung kendi odalarına girdiğinde banyodan su sesi geldiğini duydu. Ağır adımlarla banyoya yürürken üzerindeki gömleğin düğmelerini de yavaş yavaş sökmeye başlamıştı. Kapıyı açıp banyoya girdiğinde ıslanmış saçlarından damlalar boynuna akarken başını arkaya atıp gözlerini kapatmış Seonghwa'yı gördü.

"Çok ateşli gözüküyorsun şuan" Wooyoung önünü tamamen açtığı gömleği omuzlarından aşağı sıyırırken elini hızlıca kemerine atıp pantolonunu da çıkarmıştı. Seonghwa elini uzatıp diğerinin küvete girmesine yardım ettikten sonra elleriyle okşayarak küçüğün bacaklarından yukarı çıkardı. İç çamaşırını yavaşça aşağı indirirken, Wooyoung'ın yeni yeni sertleşen ve hafifçe kalkan penisine küçük bir öpücük kondurdu.

"Seong-" Wooyoung beklemediği öpücükten sonra yavaşça inleyerek büyüğünü itti.

Seonghwa gülerek geriye yaslandı ve diğerinin oturmasını bekledi. Wooyoung altını tamamen çıkardıktan sonra Seonghwa'nın kucağındaki yerini aldı. Hwa hemen ellerini diğerinin belinin iki yanına yerleştirirken dudakları boynuna yöneldi.

İkisi de biliyordu bu gecenin ufacık bir temasla yada bu kadarla bitmeyeceğini. İkisi de sıcak suyun içinde birbirlerinin vücuduna dokunmaya başladı. Wooyoung, Seonghwa'nın kucağında otururken elleri omuzlarını ve ensesini okşuyor, Seonghwa ise küçüğünün sırtına masaj yapıyordu.

İkiside yoruluyorlardı. Wooyoung okul yüzünden, Seonghwa şirket yüzünden. San'dan önce bu yorgunluklarını birbirlerine dokunarak atlatıyorlardı, San ileyken ise onunla ilgileniyorlardı ama yine de birbirlerinin dokunuşlarına ihtiyaç duyuyorlardı.

İkisinin de o an aklına tek bir düşünce geldi "San büyüyünce -isterse- bize katılabilir" Birbirlerini göremeseler bile ikisinin de yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu.

Seonghwa dudaklarını omzunda yatan bedenin ensesinde gezdirirken Wooyoung hafifçe mırıldandı "Hadi" Seonghwa onu kaldırıp pozisyonunu değiştirmek için hareketlendiğinde küçük olan sert penisi kalçalarının arasına aldı. "Kucağında"

Seonghwa gelen isteği anlamıştı ve geri çevirmeye hiç niyeti yoktu. Küçüğünü belinden tutup yavaşça yukarı kaldırırken kendini onun deliğine konumlandırdı. "Genişletseydik? Yine aceleci davranıyorsun"

"Seong, gir!"Küçük olanın sabırsızlığına kıkırdadı. Yine de sert olamıyordu diğerine, bu yüzden onu dinlemeyip yavaşça bacaklarına oturttu. Wooyoung isteğini alamadığı için dudaklarını büzerken Seonghwa karşısındaki dudaklara şefkatli bir öpücük bıraktı. Wooyoung istemese de diğerinin yönlendirmesiyle arkasını dönmüş, ellerini küvetin yanına koyarken köpek pozisyonu almıştı.

"Çok lezzetli gözüküyorsun şuan" Seonghwa konuştuğunda Wooyoung kalçasını bir kaç kez sallayarak geriye doğru yaklaşmıştı. "Ye o zaman~"

Seonghwa hafifçe eğilip gözünün önündeki güzelliğe dudaklarını bastırdı ve küçüğünün tadını alarak emdi. Sonra geri çekilip şampuanların arasındaki kayganlaştırıcıyı aldı ve eline döktü. Sıvıyı elinde iyice gezdirirken Wooyoung'ı ıslak kalçalarından tutup kendine yaklaştırdı.

Avuçlarının içindeki eti sıkıp okşarken kenarlara çekiştiriyor, küçük olanın deliğinin nasıl kasılıp gevşediğini izliyordu. Sonunda kayganlaştırıcıyla kaplı parmaklarını deliğin etrafında gezdirince Wooyoung'ın sızlanmaları arttı. Seonghwa onun neden bu kadar sabırsız olduğunu düşünürken bir parmağını darlıktan çeri itti.

Wooyoung hiçbir şey hissetmemiş gibi hala sızlanmaya devam ederken Seonghwa ikinci parmağını da dahil etti. Bu diğerini küçükçe inletirken Hwa makaslama hareketi yapmaya başladı. İki parmağı küçüğünün dar deliğinde dans ederken Seonghwa parmaklarını ucuna kadar çıkardı, tam Wooyoung nedenini soracakken hızlıca geri sokup lafıyla birlikte nefesini de kesti.

Wooyoung biraz toparlanıp üzerindeki şoku atlatınca konuştu. "Vayy! Çok iyiydi bu! Şimdi içime gir Seong!"

"Emredersiniz" Seonghwa parmaklarını çıkarıp kızaran deliği sulu öpücüklere boğduktan sonra Wooyoung'ı yavaşça çevirip tekrar kucağına oturttu. Yavaş yavaş içine girerken küçük olan tatlı inlemeleriyle diğerinin kulaklarını kutsuyordu.

Wooyoung yarısına kadar aldığında Seonghwa kendisini biraz sert itmek istemişti küçüğünün içine, ama bilemezdi Wooyoung'ın da aynı sertlikle üzerine oturacağını. Bu büyük çarpışmanın sonucunda suların birazı küvetten taşarken Seonghwa'nın inlemesi banyoda yankılanmıştı.

Wooyoung'ın fazla genişlemeyen deliğine Seonghwa'nın büyük penisi köklendiğinde küçük olan çok sesli sayılabilecek bir çığlık atmıştı. Ki eğer şuan dudaklarının üzeri Seonghwa'nın boynuyla kapalı olmasaydı Yunho ve Mingi gelip onları basmak için can atabilirdi.

Wooyoung içindeki doluluğa alışmaya başladığında yavaşça hareketlendi. Seonghwa bunu fark edince kollarını diğerinin beline sardı. Küçük olan kucağında olduğu bedenin omuzlarından destek alarak zıplamaya başladı.

İkisininde kesik, uzun, ihtiraslı, şehvetli inlemeleri banyonun duvarlarına çarpıp kulaklarına geri dönerken onların kirli sesini tek duyan, çıplak vücutlarının birbirine nasıl değdiğini gören, Wooyoung'ın nasıl daha fazlası için inlediğini duyan sadece kendileri değildi. Aralık kapıdan onları izleyen küçük bir misafirleri vardı ikisinin de.

Cat Boy [WOOSANHWA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin