Montlive dağı.
Eteklerine kurulmuş köye adını veren bu dağın zirvesine binlerce yıl önce bilinmeyen biri tarafından bir tohum bırakılmış.
Tohum önce dağın zirvesine kök salmış ve tam 100 yıl boyunca o şekilde kalmış.
Sonraki 100 yılda ise tohumun kökleri birazdaha derinleşmiş ve 2 yaprak çıkarmış.
Sonraki yüzyılda kökler dağın içinde büyümeye devam ederken o 2 iki yaprakta bir fidan haline gelmiş.
O fidan ise tam 500 yıl içinde genç bir ağaca, başka bir 500 yıl sonra ise büyük bir ağaca dönüşmüş.
Ancak ağacın büyümesi burda durmamış.
Ağaç yüzyıllar boyu büyümeye devam etmiş ve kökleri dağın bir parçası haline gelmiş.
Yüzyıllar geçtikten sonra ilk başlarda varlığı bile bilinmeyen ağaç önce tüm köy tarafından görülebilicek kadar büyümüş.
Tam 1000 yıl sonra ise ağaç dağın neredeyse kendisi kadar olmuş, kökleri dağın eteklerine bile inmiş, yer yer dağı delip herkesin görebileceği bir hale gelmiş. Yaprakları ve dalları ise o kadar büyük bir alana gölge sağlıyormuşki tüm köy dağın doğusuna inşa edilmek zorunda kalmış. Yer yer ağacın devasa dalları düştüğünde köylüler bu dalları köye çeker ve ormandan başka hiç bir ağaç kesmeden bu dallardan ev yaparlar.
Ama dağın üzerinde kök salmış, bir doğa mucizesi olan bu ağaca boşu boşuna ruh ağacı demiyorlar.
Belki 1 yılda bir, belki 5 yılda bir, belki 10, belki 25, belki 50, belkide 100 yılda bir ruhlar o zamanın ulaklarıyla iletişime girer ve Nefes gecesi için hazırlıkların başlanmasını ister.
Hazırlıklar 1 ay öncesinden başlar. 1 ay boyu sadece Montlive köyü değil, başka ruh ağaçlarının etrafına kurulan köylerde hazırlığa başlar.
Devasa ağaçlar ve köy evleri süslenir, tüm besin ihtiyaçları yarı fiyatına iner, içki içilmez, savaş yapılmaz, yapılıyorsa da ara verilir. Nefes Gecesi bu diyarın insanları için kutsaldır.
Montlive köyündeki insanlar bunun farkında. O yüzden ailesi ve ya tanıdığı olanlar çoktan dağın yolunu. Nefes gecesi her ne kadar kutsal olsada çocuklar yanlız gidemez. Sebebini ise sadece ulaklar bilir.
Matheus'un yanındaki kızda bu kuralları biliyordu. Herkes dağa aynı yoldan giderken o, Matheus ve onlara önderlik eden yaşlı adam başka yoldan gidiyordu.
Kızın aklı düşüncelerle dolup taşsada hiç birini kelimeye dönüştüremedi. Matheus denen bu adam neden ona yardım ediyordu? Onlara önderlik yapan bu yaşlı adam onları aslında nereye götürüyordu? Tezgahı bırakması doğru bir kararmıydı?
Genç kız bunları düşünürken onun önünde yürüyen Matheus'un zihni oldukça temizdi. Önündeki yaşlı adama karşı en ufak bir şüphe duymuyordu.
Belki bu düşüncesinde yanılıyordu, belkide haklıydı, ama bunu kesinlikle umursamıyordu.
Öte yandan diğer herkes dağa giden uzun yolda gitmeye devam ediyordu. Yolun sonunda ise dağın tepesine çıkan bir patika vardı. Patikanın sonunda ise devasa ruh ağacının içine açılan, nasıl oluştuğunu kimsenin bilmediği devasa ve ağacın tepesine kadar devam bir kovuk vardı. Kovuğun içine sadece özel insanlar girerken diğer tüm herkes ya ağacın etrafına ya da zirveye çıkarken yollarına çıkan mağaraların içine girerdi. Ve böylece kutsal Nefes Gecesi
Peki herkes dağa aynı yoldan gidiyorken bu yaşlı adam neden kendisini ve bu adamı başka bir yoldan götürüyordu? Genç kız kendini tutamayıp utangaç ve kısık bir sesle sormayı denedi.
