22.BÖLÜM: DÖNÜM NOKTASI

217 13 17
                                    

HERKESE SELAM. UMARIM İYİSİNİZDİR.

DÜN DÜZENLEYİP BÖLÜMÜ ATMIŞTIM AMA BÖLÜM GÖZÜKMEDİĞİ İÇİN SİLİP ŞİMDİ YENİDEN ATIYORUM.

YAPTIĞINIZ VE YAPACAĞINIZ HER YORUM BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ ÇÜNKÜ HEVESİM FAZLASI İLE ARIYOR.

İYİ OKUMALAR.

🥂

...

Seçimler ve tercihler aynı şey midir?

Bilinmezlik en nefret ettiğim duyguydu ama şimdi neden sadece bilinmezliğe bile razı oluyorum.

Kendimi düşündüm, küçüklüğümü düşünmek bile istemiyorum çünkü gerçek çocukluğum ile zaten yüzleşecektim.

Geldiğimden beri zamanı geçirmek için yaşamıyordum, evet bazı şeyler çok umrumda değildi ama zaman geçsin diye de yaşamıyordum çünkü ben ne zaman bu kadar rahat nefes alıp, ne zaman bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum bile...

Aktan ile tanışmak benim dönüm noktamdı. Aktan, benim dönüm noktamdı. Onun yanında olmak yetiyordu ve şuan ondan uzaklaşmak, ondan gitme düşüncesi hiç olmadığı kadar canımı acıtıyordu. Sen söyle Aktan, bu düşünce bir tek benim canımı acıtması suç değil mi?

Karşımda, 1.90 dan uzun olan adama bakmak için başımı kaldırdım. Onun gözleri zaten başında beri benden kopmamıştı. Ağzımdan çıkan bir kelimeye muhtaç gibi bakıyordu hayır hayır gerçekten öyle duruyordu bu asla benim yanılmam olamazdı.

"Bu olay çözülene kadar gitmeyeceğim." Gözlerini şaşkınlık ele geçirmişti bunun farkındaydım. "Olayın seninle ilgisi yok, Efran ile benim aramda olan geçmiş bir mesele." Meraklı bir insan değilimdir ama Aktan'ın adı geçen her konuyu deli gibi merak ediyorum.

"Söylesene Aktan daha yeni öpmek istediğin birinin gitmesini bu kadar çok mu istiyorsun?" Dediğim cümleyle şaşırdı ama bu sefer ki şaşkınlığı çok daha kısa sürdü. "İstemek mi?" Bunu söylerken aynı zamanda gülmüştü de, "ben ne istiyorum biliyor musun?" Bir adım bana yaklaştı, "mutlu olmanı, burada sana acıdan başka getirecek hiç bir şey yok. Bu olay bile seninle ilgili değilken...şimdi sen söyle Hazen, daha öpmene bile izin vermediğin birinin yanında neden kalmak istiyorsun?" Ve bu sefer ağzımdan, "istememek mi?" Diye gülerek soran kişi bendim.

"Belirsizlik sende bitmiş gibi." Dediği ile kafamı salladım. "Bitti." Güldü bu sefer hatta baya kahkaha atarak güldü, "ya o zaman niye gitmiyorsun Hazen?" Gülmesini kesip bir kaç adım uzağa gitti. "Ben anlamıyorum ya, hiç mi bir şey hissetmedin?" Bu sefer gülüp ona doğru adım atan kişi bendim. "Bana git diyen sensin ama bir şey hissetmeyen benim öyle mi?"

"Ben sana senin için git diyorum. Bak benim hayatım bu Hazen, seni buna sürüklemek istemiyorum. Uzak kalmanı, mutlu olmanı istiyorum." Ellerimi göğsüne koyarak ittirdim. Yerinden santim bile oynamamıştı. "Bundan benim haberim var mı peki? Senin istediğini ben istiyor muyum acaba sorsana bana önce dağ öküzü."

"Asıl ben anlamıyorum ya, insan sevdiğini hatta sevgiyi siktir et, bir gram bir şey hissettiği birine nasıl bu kadar kolay git diyebilir?" Ona yaklaştım. "Bazen bir şeylerden feda etmek gerek." Güldüm sinirle, "sana feda et diyen mi var?" Ellerim itirmek için göğsünün üzerindeydi ama ben kendimde itirecek gücü de bulamadım. "Ne istiyorsun Hazen?" Başını eğip, kulağıma kısık sesle sorduğu soru ile yutkundum.

Eğik başı onu öpmem için ayarlanmış gibiydi, düşünmedim ve bu sefer dudakları ele geçiren bendim. Ben onun gibi durmadım ya da izin beklemedim ve öpmeye başladım. Aktan'ın şaşırdığını biliyordum. Şaşkınlığını atlatınca bir eli belimi buldu ve dudaklarıma istekle karşılık verdi. Beni duvar ile arasına alıp dudaklarımdan koptu. Islak dudakları boynuma değdi ve kulağıma, "eğer ki sonradan gitmek istersen... artık gidemezsin Hazen." Gülümseyip, "gitmek isteyen yok zaten." Dedim kendimden emin bir sesle.

MOKİTA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin