sweet nothing

2.9K 217 476
                                    

•••

Sıcak bir temmuz akşamıydı, güneş çoktan batmıştı. Mavi gökyüzünde yıldızlar belirmişti. Üç katlı aile apartmanlarının 50 metrekare bahçesinde çok sevdiği şeftali ağacının gövdesine sırtını yaslamış oturuyordu Jisung. Yeni yeni meyve vermeye başlamış ağacın dallarından birinde iki serçe vardı, ikisi de cıvıl cıvıl ötüyordu. Yaz akşamının tatlı meltemleri Jisung'un tombul yanaklarını okşuyordu. Çok seviyordu şeftali ağacını çünkü babası ağacı annesinin hamile olduğunu öğrendiğinde dikmişti. Zaten Jisung'un feromonlarının da şeftali koktuğunu söylerlerdi. Hoş bir tesadüftü bu.

Kucağındaki eskiz defterini karalıyordu iç çekerek. Canı sıkkın olduğunda yahut stresli hissettiğinde ya resime ya müziğe verirdi kendini. Bugün de öyle bir gündü.

Felix'in tatlı sesi çalındı kulaklarına. Bahçe kapısını ittirdi sarışın omega, cilvesi başka aurası bambaşka bir meseleydi. Jisung sadece ona bakarken bile güneşin tekrar açtığına, gecenin aydınlandığına yeminler edebilirdi.

"Sungie" kollarını açıp Jisung'a koştu Felix. Jisung böyle zamanlarda Felixle telepatik anlaştıklarını düşünüyordu, uzun yıllar arkadaş olmalarının getirisiydi herhalde. Ne zaman kötü hissetse Felix dibinde bitiyordu çünkü.

"Ne yapıyorsun burada tek başına karanlıkta?"

"Hyunjinle Jeongin dışladılar beni." dedi Jisung dudak büzerek. Basbayağı bir yalandı bu. Jeongin, Jisung'un teyzesinin oğlu, her şeyden çok seviyordu hyungunu. Hyunjin de... Hyunjinle de anlaşıyorlardı işte iyi kötü. Hyunjin çoğu zaman takılırdı Jisung'a. Her ne kadar ileri gidemese de onu kızdırmayı seviyordu. Ve omegayı yine kızdırmış, Jisung da küsüp bahçeye çıkmıştı. Ama canının sıkkın olmasının sebebi Hyunjin değildi hayır.

"Vay şerefsizler." dedi Felix sesini kalınlaştırarak. Jisung cılız bir kahkaha attı, küfür etmek arkadaşının ağzına o kadar eğreti duruyordu ki gülmeden edemedi.

Sanki kendileri hakkında konuşulduğunu hissetmiş gibi cama çıktı Hyunjin ve Jeongin. Çocukluktan beri çok yakın iki arkadaşlardı, yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu. Felix ve Jisung nasıllarsa Hyunjin ve Jeongin de öylelerdi.

"Jisung'u gördün mü?" Hyunjin, elindeki su tabancasıyla Felix'in üstüne su sıktığında Felix mahalleyi ayağa kaldıracak kadar yüksek sesle bağırdı. "Ya Hyunjin salak mısın ya? Kaç kere diyorum yapma şunu, hoşlanmıyorum ıslatılmaktan. Çocuk gibisin aynı."

"Bana aşık olduğunu kabul edene kadar bırakmayacağım seni sinir etmeyi." dedi Hyunjin, onun gülüşü karanlıkta oturan Jisung'u da güldürdü.

Felix arkadaşına kötü kötü baktı. Çünkü bilirsiniz, arkadaşların birbirini savunması gerekiyordu. Aşk kışkırtmalarına gülmeleri değil.

"Aptal alfa!"

"Güzel omegam."

"Iyyyyyy, aşık aşık konuşmayın." dedi Jeongin sızlanarak. Hyunjin'in yoğun manolya kokan feromonlarına burnunu kapadı.

"Jisung hyung nerede ya?!"

"Buradayım" dedi Jisung karanlıktan, bu Jeongin'i sıçrattı. Az kalsın birinci kattan düşüyordu, hoş daha önce düşmediğinden de değildi ya.

"Ödüm koptu!" Bağırdı Jeongin. "Neden karanlıkta oturuyorsun hyung ya? Ayrıca niye haber vermeden gidiyorsun? Ben seni saatlerdir tuvalettesin sanıyorum, en son fenalaştın zannettim."

"Bana bakın, niye dışlıyorsunuz siz benim aşk parçamı?" Felix ellerini beline yerleştirdi.

"Dışlıyor muyuz?" Hyunjin ve Jeongin aynı anda konuştular.

sweet nothing, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin