39.

41 3 0
                                    

(AREN)
"Evet efendim- ana kapıya gidiyorum, evet evet geç kaldım- hayır efendim acilen revire uğramam gerekti sadece. Peki."

Telefonu kapatıp , yürüyüşümü hızlandırdım.

"Merih oda numaran?"
"97 efendim."

İki adım geçtiğim odanın numarasını söyleyince iki adım geriye gittim. Ama sırtım Merih'e çarptı.

Çekilmeden başımı ona döndürdüm,
Güzel gözlerle bakıyordu o'da

Bir adım geriye gitti,
Hafif gülümseyerek baktım ona.
Başımı odanın süslü bir şekilde yazılan "97" sine çevirdim sonra.  Direkt kapıyı açtım,

"Prens. Safir. "

Hala uyumamışlardı.

"Ne işiniz var lan bu saatte?"

Prens'in saçları dağınık gözüküyordu, yani öyle ki karanlıkta seçebiliyordum.

Işığı açınca, Prens gözlerini kıstı birden. Safir çoktan ayağa kalkmış, komut bekliyordu.

Prens yatakta oturmuş, gözlerini azıcık açmış, burnunu kırıştırmıştı.

"Bu kim ayol"

Üstüne birde gevşek gevşek esnemişti.

"PRENS!"

Birden ayağa kalktı

"Komutanım!"

Başını çevirip Safir'e baktı

"Komutanmış gerizekalı niye söylemiyorsun "

Yeni uyanmıştı galiba

"2 dakika sonra ana kapı! Haydi acele acele! Sürenizi başlatıyorum"

Kapıyı kapattım. Ama içeriden sesler duydum.

"LAN MESAİ SAATİ DIŞINDA BİLE MESAİMİ OLUR"

"PRENS HAZIRLIKLI GEL"

Yürümeye devam ettim.

*

"Amirim"

Karşımdaki siyah dalgalı saçlı, masmavi gözlü bir polisti. Yaklaşık olarak aynı boydaydık.
Yanındaki Mahkuma çevirdim bakışlarımı,

Tek görebildiğim, mavi dalgalı ve hafif uzun saçlarıydı. Kafasını eğmişti.

Turuncu tulumlu mahkumun ellerine geçirilmiş kelepçelerin ortasındaki zincirden tutuyordu polis.

Polis bana doğru bir dosya uzattı.
Elinden o dosyayı alıp ilk sayfasına baktım.

"Nakledilme sebebi?"
"Yangın"

Kafamı dosyadan kaldırdım.

"Anlamadım?"
"Getirdiğimiz hapishanede sebebi henüz belirsiz bir yangın çıktı.

Kaşlarımı çattım.
Mahkum, Bulut Kara, yani vampir yani ünlülerin katiliydi. Tehlikeli biriydi.

Birde, Prens'in abisi olmalıydı.
Prens'i getirdiğime anında pişman olmuştum.

Safir yanıma yürüdü.

Mahkum kafasını kaldırdı.

"Amirim, gözlere takıntılı birisi."

Kıpkırmızı gözleri vardı. Animelerden zıplamış gibiydi. Gözleri çok güzel parlıyordu.

Kaşlarını çattı.
Polise doğru baktı.

"BENİMLE HAYVAN MIŞIM GİBİ KONUŞMA ERAY"

Bacaklarını hafif açtı ve ilk önce kelepçeleri aşağı doğru çekerek kendini polisin elinden kurtardı. Sonra,  'Eray' ın  kokunu yakaladığı gibi yere doğru sertçe çekti.

Polis yere kapaklandı. Tek ayağını polis'in sırtına yerleştirdi ve ani bir hareketle polisin belindeki silahı çıkarıp adamın kafasına doğru tuttu.

"Bana bak siyahlı. Beni bırakacaksınız bende o hapishaneye dönüp, birini bulcam. Tamam mı?"

Başımı sallayıp kaşlarımı kaldırdım.

"Sana dokunmuyoruz bile. Neden kaçmıyorsun?"

Kaşlarını daha çok çattı

"Salak değilim burda bir polis üç askerden daha fazla kişi olduğunun farkındayım. Hatta beni izleyen biri var biliyorum ama kanıtlayamam."

"Bulut."

Aynı ifadeyle baktım ona.

"Kes sesini siyahlı. Dediğimi yap! Askerlerine çekilmelerini söyle"

"Olmaz."

Başını salladı.

"İyi polisi vuruyorum o zaman"

Kafasını indirip ona baktı

"Öldüremezsin"
"İnan yaparım."

Başımı aşağı yukarı iki defa salladım.

"Vurmazsın çünkü o masum değil mi?"

Gülümseyerek kaşlarımı çattım.

"Masumlara dokunmazsın değil mi?"

Bakışları sabit kaldı

"Öldürdüklerinin hepsi görünmez suç işleyenler? İlgimi çekti de..."

Silahı elinden düşürdü.

"Bütün o öldürdüklerin, hepsinden en az 1 şikayetçi var..."

Tamamen gardını düşürdüğünden emin olunca,

"PRENS ÇIK"

Nerden çıktığını kestiremedim ama, birdenbire çıkıp Bulut'un kelepçelerinden tuttu.

"Yakaladım"

Bulut'un yüzünü göremiyordum ama,

"Heppiniz aynısınız!  "

Dedi ve hamle yapmak için Prens'e çevirdi bakışlarını.

Kızgın bakışlarının yerini masum bir şaşkınlık aldı birden,

"Se... "

Dedi Bulut.
Kendini bıraktı en son.

"Be..."

Dedi Prens.
Bulut'u çekerek binaya geçirdi.

Başımı yerden kalkan adama çevirdim.

"İyi misiniz?"

"İyiyim"

____________________
🦋🥳💍

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin