Çift dikişli yamalar/cb oneshot

çift dikişli yamalar

Selaaaam

Oneshot için tek şarkı uyumsuz olsa bile Willow-Wait a minute

İtalik yazıların hepsi flashback arkadaşlar belirtmedim haberiniz olsun

İyi okumalar ♥

••••

Byun Baekhyun her zaman giymiş olduğu kot şortları, baskılı tişörtleri ve kaykayıyla mahallede dolaşırdı. Ağzından asla eksik etmediği renkli lolipoplarıyla serserilik yapardı. Çete lideriydi fakat çetesi tehlikeli değildi. Genele bakılırsa çetesinde unicornların varlığına inanan bir Çinli bile vardı. İnsanları rahatsız etmeyi seviyordu. Her şeyi dalgaya almaya bayılıyordu. Eğer bir gün tüm gerçekliğiyle insanların karşısına çıkarsa, insanlar ondan uzaklaşabilirdi. Sevdikleri onu terkedebilirdi. Baekhyun bunu istemiyordu çünkü o mutluydu. Pişman olsa bile mutluydu. Bu yüzden olmadığı biriymiş gibi davranmak onu rahatsız etmiyordu.

Kaykayını ve lolipoplarını seviyordu, dostlarını seviyordu. En çokta her zaman rahatsız ettiği Park Chanyeol'u seviyordu. Onu çok seviyordu ve bu bir hayranlık değildi. Chanyeol evli olsa bile, her zaman takım elbiselerini giyinip ciddiyetini korusa bile. İkisinin kişiliği kesinlikle çok zıttı. Ve Chanyeol'un karısı gerçekten çok güzel bir hanımdı. Fakat yine de, Baekhyun o kadının yerinde olmayı dilemiyordu, Baekhyun, Chanyeol tarafından sevilmeyi istiyordu.

Ona göre Chanyeol karısını sevmiyordu. Bayan Park, asla sabahları onu işe gönderirken dudaklarına aşk dolu öpücükler bırakmazdı. Bazen asık suratıyla ve sabahlığıyla onu kapıdan uğurlardı. Yine de Baekhyun kaykayını temizlemek için sabahın köründe bahçeye çıktığında kadının boynunda yer alan morlukları görünce gerçekten çok çaresiz hissederdi. Neden onun gibi birine aşık olduğunu bile bilmiyordu. Mahallede onca güzel kız ve yakışıklı erkek varken hem de. Chanyeol sevilecek tipte biri değildi. Uzun boyu, ciddi surat ifadesi ve her zaman sanki bir mafya üyesiymiş gibi giyindiği takım elbiseleriyle mahallede ki çocukları korkuturdu. Bazıları onun önceden cinayet işlemiş bir katil olduğunu ve kaçıp buraya geldiğini söylüyordu.

Baekhyun bu tür dedikodulara elbette inanmıyordu. Bir adam sırf disiplinli ve cansız bir hayat sürdürüyor diye katil falan olamazdı. Herkes çocuk ruhlu olmak zorunda değildi ve Baekhyun bunu anlayışla karşılıyordu. Ve onunla uğraşmayı seviyordu. Park Chanyeol ile uğraşmak eğlenceli ve ürkütücüydü. Chanyeol arabasına binmek için kaldırıma yürüdüğünde Baekhyun yanından kaykayıyla geçmeye bayılıyordu. Chanyeol onu çatık kaşlarıyla bir süre izliyor, ardından başını iki yana sallayarak arabasına biniyordu. Her seferinde Baekhyun onun parfümünün kokusunu alır ve kalbi ağrayacak seviyeye gelirdi.

Tüm bunlardan daha büyük bir sorun vardı, o da Park Chanyeol'un, Byun Baekhyun'u hiç sevmeyişiydi. Ondan kesinlikle haz etmiyordu. Chanyeol disiplinli bir adamdı ve Baekhyun ona göre fazla serseriydi. Sevmediğini ise her zaman hareketleriyle belli ederdi. Park çifti, taşındıkları ilk haftalarda, Baekhyun ondan çok etkilenmişti. Sürmeli ve büyük gözlerinin içinden ona derince bakan kahverengi kürelerden ve her an öpmek istediği, dolgun dudaklarından hoşlanmıştı. Fakat o, evli bir adamdı. Bunu bir süre kabullenemedi ve birkaç ağlama krizi geçirdi, çünkü evli bir adama aşık olmak dünyanın en aptalca ve zavallıca şeyiydi. Kendini çok çaresiz hissettiği günlerden sonra Baekhyun, onlara mahalleye yeni geldikleri için portakallı kurabiye pişirmişti. Baekhyun mutfakta çok beceriksizdi ve o kurabiyeleri tam beş defa pişirmişti. O kadar çok kurabiye çöpe gitti ki, Baekhyun bir anlığına fırından hazır kurabiye almak istemişti. Ama bunun bir anlamı olmayacaktı. Değer vermek, en başta emek verip uğraşmaktan geçerdi. Bu yüzden pes etmedi. Ve son denemesinde bir şeye benzetebilmeyi başarabilmişti.