1

1.4K 35 3
                                    

Lütfen oy vermeyi unutmayın. Emek verdiğim bir çalışma.

*

Tanrısal bakış açısı.

Jungkook ve Taehyung, uzun süren sınav süreçlerinin ardından kafalarını toparlamak için paraya gerçekten kıymış ve Kore'nin en lüks otellerinden biri olan, Paradise City Hotel'den sadece çiftlerin kiraladığı en pahalı odayı kiralamışlardı.

İkisi de 3 günlük bu tatili hakettiklerini düşünüyorlardı. Diğer yandan ikisi da fazlasıyla heyecanlıydı, özellikle de Jungkook, çünkü 3 yıldır arkadaş olduğu Taehyung'a, son 1 yıldır farklı duygular besliyordu.

Aslında Taehyung da pek farklı sayılmazdı, her ne kadar kabul etmese de, Jungkook'u yakın olduğu diğer insanlardan kıskandığını ve sadece onunla konuşmasını istediğini fark etmişti ama nafile, hala reddediyordu hoşlantısını.

Taehyung, önceden yaptırdıkları rezervasyon için çalışanla konuşurken, Jungkook etrafı inceliyordu. Gerçekten de güzel bir oteldi burası, Jungkook çok heyecanlı hissediyordu. Giydiği kısa ve siyah şortu bile yakmaya başlamıştı onu.

"Jungkook? Hadi gel odamıza geçelim."

Jungkook, Taehyung'un derin sesiyle gözlerini diktiği yerden çekmiş ve Taehyung'a gülümsemişti. Ardından Taehyung'un önüne geçerek, çalışanı takip etmeye başlamıştı.

Burada geçirecekleri 3 günde Jungkook, Taehyung'a açılmayı düşünüyordu. Ama korkuyordu tepkisinden, onu bırakıp gider diye ödü kopuyordu. Bilmiyordu ki Taehyung'un da onu sevdiğini...

Jungkook sıkı ve dolgun kalçalarını bile isteye sallayarak Taehyung'un önünde yürürken sırıttı. Giydiği dar şortu ve kısa tişörtü yüzünden dolgun kalçaları mükemmel bir şekilde gözler önündeydi.

Taehyung gözlerini dolgun kalçalara indirmemeye çalışsa da, kendine engel olamıyordu. Kalçalar resmen 'beni ye' dercesine gözleri önündeydi. Bir an Taehyung, yakışıklı yüzünü o kalçaların arasında deliğini yiyip bitirirken hayal etmiş ve bunun sonucunda kasıklarını tatlı bir sızı sarmıştı. Hemen ardından Taehyung yutkunmuş ve kafasını iki yana sallayarak kendine gelmeye çalışmıştı.

"Efendim, odanız burası. Siz çağırmadığınız sürece kimse sizi asla rahatsız edemez. İyi tatiller dilerim."

Taehyung ne ara geldiklerini anlayamasa da, bunun sebebinin yol boyunca izlediği dolgun kalçalar olduğunu çok iyi biliyordu.

"Tamamdır İyi günler."

Jungkook, kibarca konuştuktan sonra odanın kartını almış ve kapıyı açmıştı. Ardından ikisi arka arkaya odaya girdiklerinde, kocaman ve ihtişamlı olan odaya bakmışlar ve beğenircesine mırıltılar çıkarmışlardı.

Jungkook, valizini kenara bıraktıktan sonra yatağın alt kısmından ellerini uzatıp, kalçalarını dışarıya çıkararak yüzüstü yatağa yavaş yavaş uzanmıştı.
Kısa tişörtü de bu anı bekliyormuşçasına ince belini ortaya sererken, valizini Jungkook'un valizinin yanına koyan Taehyung'un gözleri mükemmel manzaraya kaymıştı.

Gözleri ilk olarak ince ve süt gibi olan beyaz bele, ardından da uzun süredir izlediği kalçalara kaymıştı. Taehyung, Jungkook'un vücudunu izlerken vücudunda bir şeylerin hareketlendiğini hissetmişti... kafasında o kalçalarla ilgili hiç de güzel şeyler kurmuyordu. O kalçaların üstünde sekmesini istiyordu, o ince beli kıvrandırmak ve ısırıklarıyla morartmak istiyordu, o leziz deliğin tadına bakmak istiyordu Taehyung.

"Taehyung... burası gerçekten de çok güzel! Yatakta çok rahatmış."

Taehyung, Jungkook'un sesiyle birlikte gülümsemişti ama bu 2 saniye sürmüştü çünkü kasıklarındaki sancı gülmesine engel olmuştu.

Friends' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin