Bölüm 13: 915 Gün
Bugün bir yıl oluyordu.
Farkındalık, Ford'a tamamen alakasız bir sebeple takvime bakarken çarpmıştı- sıradaki yeni ayın ne zaman çıkacağını hesaplamaya çalışırken, bilim için- ama farkına vardığında, likantropi* zihninden hızla uzaklaşmıştı.
Gerçekten bir yıl olmuş muydu- çoktan bir yıl- ilham perisi ona ulaştığından beri? En çok iki veya üç aydan fazla olamazmış gibi hissediyordu. Her gün bir sürü harika şeyle dolmuştu, öğrenecek ve görecek çok fazla şeyle ve ona bu süreçte yardım edecek bir rehberle, bu zaman basitçe uçup gitmişti.
Ve işte buradaydı, bir yıl sonra, çok uzun bir yol gelmişti ve yapacak çok şeyi vardı.
Stanford Pines Bill için oluşturduğu küçük sunağa baktı. Birçok kişinin bunu... bir derece aşırı bulacağını biliyordu, ama yine de sınırsız bilgiye sahip bir varlığın -tüm insanlığın içinden- o bilgiyi paylaşmaya değer bulmasına olan şükranını ifade etmenin yanına yaklaşamıyordu.
Yarın bir yıl olacak. Hayatımın en iyi günü, ve benim geri verecek neyim var?
Hiçbir şey, tabii ki. Verebileceği kayda değer hiçbir şey yoktu çünkü Bill'in istediği veya ihtiyacı olan hiçbir şey yok gibi görünüyordu, onun bildiği kadarıyla. Fiziksel bir şeye ihtiyacı yoktu, başka bir varoluş düzlemindeydi; Bill'in zaten erişiminin olmadığı hiçbir bilgiyi Ford onunla paylaşamazdı.
Hatılıyordu, hayal meyal, çocukken babasına kurbanın amacını sorduğunu- tabii ki bir tanrının insandan bir adağa ihtiyacı olamazdı, tıpkı onların bir karıncanın ekmek kırıntısı teslim etmesine ihtiyacı olmadığı gibi. Babası konuşmadan önce homurdandı, sıklıkla yaptığı gibi.
"İşin amacı o değil. Bu saygı ile alakalı," demişti, ve vermeye tenezzül ettiği tek cevap buydu. O akşamın ileri vakitlerinde, onu koltuğunda uyuyakalmış halde görünce, Stanley tek seferde çok fazla kelime söylemenin muhtemelen onu yorduğu hakkında yorumda bulunmuştu.
Ama yine de Bill ona bir tanrı olarak gelmemişti, Ford ilk başta öyle olduğuna inanmış olsa da. Ona bir ilham perisi olarak gelmişti, bir rehber ve bir arkadaş olarak. Bazı zamanlar oluyordu ki bu ona bağışladığı bilgiden bile daha değerli bir hediyeymiş gibi geliyordu. Birine zihninle bile zar zor kavradığın bir şey için ödemeye nasıl başlarsın ki? Nasıl--
"Hey, zeki çocuk!"
"GAH!"
"Whoa! Şu kalp krizini altmış yıl erken geçirmemeye çalış! Takvimin nesi bu kadar ilginç ki zaten? Oh! OH! Yaz Cadılar Bayramı geldi mi? Geldi mi? Bedenini ödünç almama izin vermen lazım dostum! Yaz Cadılar Bayramı gecelerinde ortalıkta dolanan tuhaf biri var- onunla tanışmaya bayılırdın, bahse varım! - ve onunla hala görülecek bir hesabım var-- Aww, bak şu işe. Hala üç hafta ileride. Bu sonsuzluk gibi. Hey, komik olan ne?"
Ford'un gülmeyi bırakması biraz zaman aldı. "Üzgünüm," dedi, gözlüğünü düzeltirken. "Sadece... insan galaksilerin tamamından daha yaşlı bir varlık için üç haftanın uzun gelmeyeceğini düşünür."
Bill omuz silkti, Ford'un masasına düşürdüğü takvimden birkaç fit yukarıda süzülerek. Orada gerçekten değildi, tabii ki: Ford'un zihnine bir yansımasıydı- ama illüzyon çok ikna ediciydi, bunu hatırlaması güçtü.
"Nolmuş yani? Bir şeyi bekliyorsan en uzun zaman gibi gelir. Zaman görecelidir. Bunu bin yıldır söylüyorum, gerçekten, ama sizin türünüzdeki kimse anlayacak kadar zeki değildi, komik saçlı şu elemana kadar, şey, adı neydi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düz Zihinler (Flat Minds) Bill Cipher Hikayesi
Fanfic''Düz Hayaller'in parçası olması gereken, ancak pek çok gıcık edici derecede mantıklı sebepten yapılamamış kırıntıların bir koleksiyonu.''