Kerem, yurt odasındaki yatağında oturmuş arkadaşının kendisi için aldığı çikolataları yerken kafasında onlarca belirsiz düşünce vardı.
Hislerini kolay kolay çözen biri olmamıştı hiçbir zaman, bu sebeptendir ki çok kez hoşlandım sandığı kişilerden aslında hoşlanmadığını, yalnızca dış görünüşlerini beğendiği için aceleci davrandığını anlamıştı.
Şimdi ise Ulaş'ın aklında bir başkasının yer alma düşüncesi dahi kalbinde anlamsız bir sızının gezinmesine yol açıyordu. Onu düşündüğü her an olduğu gibi dalıp gidiyor, çevresinde gerçekleşen hiçbir şeyi duymuyordu.
Ulaş, farklıydı. Bunu ilk buluşmalarında kapıdan girdiği o ilk anda anlamıştı. Bu sefer duyguları basit bir beğenme falan değildi. Ondan gerçekten hoşlanıyordu.
Ve hoşlandığı kişinin de kendisine karşı aynı duyguları beslemesini deli gibi istiyordu.
Tanışmaları okullar kapandığı için eşyalarını toparlayıp memleketine dönmek için otobüse bindiğinde instagramdan gelen isteği fark etmesiyle gerçekleşmişti. Kabul etmesinin üzerinden çok geçmeden mesaj geldiğinde geri çevirmemiş, sohbete eşlik etmişti ve o gün yol boyunca Ulaş'la mesajlaşmışlardı.
Komik biriydi, bir şekilde laf lafı açmıştı ve onlar saatler süren yol boyunca zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan mesajlaşmışlardı. İlk zamanlar her gün mesajlaşmıyorlardı ancak bir süre sonra 'Günaydın' mesajlarıyla başlayan konuşmaları 'İyi geceler' mesajına kadar sürer olmuştu. Fotoğraflaşıyorlar, sohbet ediyorlar ve neredeyse tüm günü birlikte geçiriyorlardı.
Buna karşın hâlâ karşısındaki kişiyi tam anlamıyla tanıyamamış olması tuhaf hissettiriyordu Kerem'e. Günlerce konuşmuşlardı, hatta bazı geceler uykusuz kalmışlardı ancak Ulaş hakkındaki temel bilgiler dışında elinde bir şey yoktu. Oysaki sohbet ilerledikçe yakınlaştıklarını hissediyor, aralarında daha özel bir iletişim olduğuna inanıyordu.
Sohbetlerinin sürekli değişmesinden mi kaynaklıydı yoksa ikisinin yapısından dolayı mı bilemiyordu ancak birbirlerini tam anlamıyla tanımak için bu süre kesinlikle yeterli olmamıştı.
Ulaş, duvarları olan biriydi. Kerem bunları yavaş yavaş aştıklarını düşünürken ilk buluşma sonrası Ulaş'ın nasıl bir yol izleyeceğini dahi tahmin edemediğinde duvarların dışarısında kaldığını anlamıştı.
Bunun için onu suçlamıyordu. Her insanın yapısı farklı olurdu ve Ulaş bu süreyi kendini açmak için yeterli bulmamış olabilirdi. Bazı davranışlarının daha özel sebepleri olabilirdi ya da yalnızca yüz yüze görüşemedikleri için tam anlamıyla alışamamış da olabilirdi. Kerem, bu sebepleri sürekli gözden geçiriyor ve Ulaş'a kızmıyordu. Ona kızdığı nokta başkaydı.
Dengesiz birisiydi Ulaş. Üstelik bu huyunu da yeni öğreniyordu. Bir öyle bir böyle davranıyor, ne yapacağını şaşırmasına yol açıyordu. Kafasında şüpheleri mi vardı yoksa yalnızca kendisi gibi heyecanlı olduğundan mı eli ayağına dolaşıyordu bilemezdi. Ona yansıyan hareketler bir avuç dengesizlikten ibaretti.
"Kendimden kaçırıyor muyum yoksa çocuğu?"
Dudaklarını büzerek telefonun ekranına tıkladı. Saat 21.00'ı gösteriyordu. Son konuşmalarının üzerinden tam yarım saat geçmişti ve ne bir mesaj ne de bir arama vardı. Ulaş'ı terslediği için ufaktan pişman olduğunu hissediyordu.
"Ne oldu yine?"
Oda arkadaşının meraklı sesiyle gözlerini ona çevirdi. "Flörtümle atıştık demiştim ya...Bir süre konuşmayalım dedim ve hiçbir şey yazmadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Kendime Sakladım • [bxb]
Teen FictionKerem, hayatına birini almak için aşık olmaya ihtiyaç duyuyordu. Ulaş'ta ise durumlar biraz farklıydı. Texting/düzyazı