İkinci bölümden herkese merhaba hikayeye adapte oldunuz mu bakalım?
Hadi bölüme geçelim.
___________
Kaderin her zaman gerçek olduğuna inanmıştım. Mümkün olmayacak şeyi yaşamazdınız, kaderiniz her zaman sizi yönlendirirdi. Kim bilir belki de bizim gizem dolu bir hayatımız olacaktı. Belki aklımın ucuna dahi gelmeyen şeyleri yaşayacaktım. Kim bilir.
Şıkır şıkır göz alıcı salonun kahkaha ve sohbet dolu gürültü ile dolup taştığını görmek beni oldukça duygulandırdı. Bu salon her zaman boştu. Ben doğduktan sonra tabii...
Şimdiyse ilk dans açılışını bekleyen insanların meraklı ve şaşkın bakışlarıyla karşı karşıyaydım. En azında çirkin olduğuma dair yayılan dedikodular artık son bulur diye ümit ediyorum. Annem ayağa kalkarak yanıma geldi.
"Sevgili halkım!" diye seslendi. Herkes susup dikkatle annemi izliyordu. "Sevgili kızım Prenses Alin bugün on sekizine girdi ve siz değerli halkım, bugün bu güzel günde bize eşlik ettiğiniz için size minnettarım. Şimdi Prensesin ilk dansı için bir beyefendi gerekli." diyerek hem yanaklarımın kızarmasına sebep oldu hem de kendisi bana imalı bir bakış attı. Ama gözlerinde tedirginlik kol geziyordu. Sanki kim olursa olsun dans etmemi istemiyor gibi bir hali vardı.
Göz göze geldiğim genç adam bana doğru bir adım attı. Kalabalığın arasında yavaş ve sakin adımlarla yürüyordu. Büyücüler ona yer açarak geçmesine izin veriyorlardı. Ondan başka kimse harekete geçmemişti. Annem bu cesareti takdir eder gibi genç büyücüye baktı. İnceliyor ve tartıyordu. Tehlike çanlarının olup olmadığını hissetmeye çalışıyordu. Ben bir insandım, büyücü halkı insan sevmezdi, küçük görür ve tiksinirdi. Bu genç büyücü bir istisna olabilirdi sanırım.
Siyah kıyafetleri ve koyu renk sakalları ve mükemmel bir biçimde şekil verilmiş saçları oldukça hoş görünüyordu. Gözlerim Gölge'yi aradı. Salon girişinin orda muhafızların yanındaydı, yine bir ton emir veriyordu. Bu tarafa bakmıyordu bile...
Genç adam kalabalığı yarıp tam önümde merdivenlerin aşağısında durdu ve dizlerini tam yere değdirmeden bir dirseğini dizine diğer elini de göğsüne koyarak selam verdi.
"Kendini tanıt." diyerek emir verdi Annem. Genç adam bakışlarını anneme çevirdi. "Syram halkından Barbar Majesteleri, Büyükbabam ve babam Toros Savaşında sizlerin yolunda can verdiler efendim."
"Ruhları huzur bulsun." diyen anneme baktım. Başıyla onay verince bir adım öne gittim ve hafifçe dizlerimi kırarak selamladım. Ayağa kalkarak merdivenlerin başında bana doğru elini uzattı ve beni bekledi. Bu elbiseyle düşmemek için oldukça büyük bir çaba sarf ederken yavaş bir şekilde indim ve elimi eline bıraktım. Büyük ve zarif olduğu kadar güçlü olan ellerinin arasında benim ince ve küçük ellerim kaybolmuştu. Yan yana salonun ortasına ilerledik. Dans usulüyle gözlerimizi ayırmadan tam ortaya geldik. Koyu kahverengi olan gözlerinin içinde parlayan sarı saçlarımla kendimi görüyordum. O kadar dikkatli bakıyordu ki yanaklarıma kan akın etti.
Müzik başladığında tekrardan birbirimizi selamladık. Eller değmeden üç kez bir daire çizdik, uzaklaşıp tekrar eller değmeden karşılıklı tuttuk. Üç kez de diğer tarafa doğru döndük ve ayrılıp tekrardan bir araya geldik. Sağ elimi tutarak beni üç kez etrafımda döndürdükten sonra elimi bıraktı ve ben durdum. Bu sefer etrafımda silah kabzasını tutarak etrafımda o döndü. Gözlerini gözlerimden hiçbir şekilde ayırmıyordu. Avına yaklaşan avcı gibi görünüyordu.
Elini uzattı tuttuğumda zarifçe beni kendine çekti ve salonun ortasında döne döne dans etmeye devam ettik. Bir elimden tutarken uzaklaştım ve geri ona yaklaşırken belimin iki yanından beni tuttu ve havaya kaldırarak üç kez de bu şekilde döndük. Eğitmenim değil de gerçekten dans ediyor olmak çok güzeldi. Şıkır şıkır yanan salon ışıklarının altında zarifçe dans ederken yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Kollarımı göğe doğru açtım. Beni indirirken omuzlarına, omuzlarından da ellerine doğru yavaşça okşayarak indim. Tek elimi tuttu ve eğilerek selamladı böylece dansı sonlandırmış oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harvey Vadisi
FantasiaBüyünün ve sihrin hüküm sürdüğü, cadıların ve yaratıkların var olduğu esrarengiz bir evrende hiçbir şey kolay değildi. Kraliçenin kayboluşu ülkeyi yıkım evresine getirmiş isyanların çoğaldığı sıra büyük bir yıkımın eşiğine gelinmişti. Aşkın ve savaş...