Part IV

306 19 7
                                    

---------------------
Havlu bakışlarını yere sabitlemiş Stefan'ın tam önüne düşerken de "Çıkabilirsiniz Bay Stefan."  diye ekledi, en cüretkar ses tonuyla!
---------------------
Stefan bakışlarını kaldırmadan havluyu almak için eğildi ve " Yedek havlular küvetin yanında." diyerek çıktı.

Son bir saattir yaşadıkları, yüzleşmek zorunda kaldıkları fazla gelmişti. Hatalıydı evet ama... Aması yoktu işte. Kadın 40 yıldır yaşadıklarının daha  onda birini bile anlatmamıştı oysa.

O da sırılsıklamdı. Aynanın karşısına geçti. Yüzüne bulaşan çamurları elindeki havluyla sildi ve derin bir nefes aldı. Bu kadar kısa sürede Marietta'nın kokusu havluya nasıl sinmiş olabilirdi? Gözlerini kapatıp tekrar kokladı havluyu. Kadının havluya sinen kokusu bile iliklerine kadar ürpermesine neden olmuştu.

Marietta'nın kırgın bakışları geldi aklına, aniden cüretkarlaşan sesi, hareketleri...  Olanları düşünürken bir yandan da  ıslak pijamalarını değiştirdi. Dolaba tekrar göz gezdirdi. Marietta' ya uyacak hiçbir şeyi yoktu. Bir takım pijama da onun için çıkardı ve yatağın üzerine bıraktı. Kadının koltuğun tam önüne bıraktığı çamurlu giysi yığınını alıp kenara koydu.

Kafasını toparlayamıyordu. Boş viski kadehini tekrar doldurup kendini koltuğa bırakacakken giysi yığınından geriye kalan sütyen takıldı gözüne. Uzanıp alacakken durdurdu kendini. İlk gençliğini yaşayan oğlan çocukları gibi hissetti. Tekrar eğildi ve aldı kumaş parçasın yerden.

Dolu kadehteki viskinin bir kısmı yere dökülmüştü ama umursamadı. Büyük bir yudum alıp kendini koltuğa bıraktı.

Avcunun içine sıkıştırdığı sütyeni yavaşça burnuna yaklaştırdı. Hasreti o kadar büyüktü ki her geçen dakika dayanmakta daha da zorlanıyordu. Bakışlarını kaçırması da bu yüzdendi ya zaten. Kızgınlık ya da kırgınlıktan değil, kendin tutamamaktan korktuğu için. Doğru zaman değil gibi hissediyordu çünkü. Belki de doğru zamandı. Belki de sevdiği kadının tam da bugün kollarında teselli bulmaya ihtiyacı vardı. Belki de aşklarına son bir şans daha vermeleri gereken an tam da bu geceydi.

Belki, belki, belki.... Peki Marietta onu gerçekten affedebilecek miydi?  Daha doğru düzgün konuşamamışlardı bile. Bu geceyi atlatmak daha doğru olacaktı sanki. Herkese bilgece laflar eden o adam nereye gitmişti?

Koltukta biraz öne kayarak  başını geriye yasladı, ellerini de iki yana sarkıtıp gözlerini kapatı ve öylece kaldı.

Belki birkaç saniye belki de birkaç dakika geçmişti ki izlendiği hissine kapılıp hızlıca doğruldu.

Marietta tam karşısında duruyordu. Sıcak suyun da etkisiyle yüzü hafifçe pembeleşmişti. Utandığında yanakları kızaran 17 yaşındaki o kız gibi ...

"Viski benim için mi?" diye sordu kadın.Bir adım daha atıp adamın dizlerine değecek kadar yaklaştı. Vücuduna sardığı havlunun müsade ettiği ölçüde bacaklarını aralayıp Stefan'ın sağ dizine oturuverdi. Zaten allak bullak bir halde olan Stef bu hareket karşısında tepki bile veremedi.

Marietta kalçasını biraz daha ileri doğru hareket ettirdi. "Sanırım bu bana ait " dedi ve hafifçe öne doğru uzanarak adamın elindeki sütyeni aldı.

Stef gafil avlanmıştı. Utanç ve heyecanı birbirine karışmış halde "eee....ben... yerdeydi de..."

Marietta ise onun çocuksu savunmasına gülmemek için kendine hakim olmaya çalışarak elindeki sütyeni iki ucundan tutup incelemeye başladı. "Yok, benim değilmiş. Ama senin için de uygun olduğunu zannetmiyorum.  Sırt kısmı sana dar gelir.....Yoksa bu Nota'nın mı ?  O kadının sütyenini neden senin odanda Stefan? Gerçi sen özgür bir adamsın. Özel hayatın beni ilgilendirmez." dedi Marietta sahte bir ciddiyetle.

Stefin yüzü saniyeler içinde renk değiştirmiş, konuşmak için defalarca ağzını açıp kapamış ama ne diyeceğini bilememişti.

Marietta daha fazla dayanamayıp içten bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Koskoca adam saniyeler içinde annesine yakalanan ergen bir oğlana dönüşmüştü sanki.

"Şaka yapıyorum, korkma. Banyo yapmak iyi geldi. En azından şu an kendi sütyenimi tanıyamayacak kadar sarhoş değilim. Ayrıca Nota'dan böyle şık tercihler yapmasını beklemek de çok saçma olurdu ." 

Elinindekini  Stef'e doğru uzatarak "Sen de kalabilir. Belli ki gecelerin çok yalnız geçiyor"  diye ekledi ve göz kırptı.

Bu cümlesi ile Stefan da gülmeye başlamıştı. Marietta'nın uzattığı sütyeni aldı ve " Şu kumaş parçası benim yapamadığımı yaptı ve yüzünü güldürmeyi başardı. İşte tam da bu yüzden artık ona çok iyi bakmak zorundayım." dedi, derin bir nefes aldı ve devam etti "Gülüşünü çok özlemişim!"

She Is Not A Devil & He Is Not  A SaintHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin