Bölüm 5

32 6 0
                                    

Meryton balosundan sonra Netherfield, birkaç gün boyunca hanımefendilerin baloyla alakalı değerlendirmeleri ile geçti.

"Baloda yüzüne bakılabilir tek kadın Miss Bennet idi," dedi Mrs. Louisa Hurst, Jane Bennet'ı ima ederek. "Şaşırtıcı bir şekilde ondan hoşlandığımı dile getirmeliyim, eğitimsizliğine rağmen bize kolaylıkla uyum sağlayabilecek bir tabiatı var."

"Yine de ailesi huzurumu kaçırdı," diye araya girdi Mr. Hurst ve balo salonunda Mrs. Bennet'ın umarsızca kendilerini süzdüğünden bahsetti. Bu hoşnutsuz durumu ben de fark etmiştim, lakin Mr. Hurst'ün yeterince dile getirdiğinin bilincinde olarak konuyu uzatmamak adına susup dinlemeyi yeğledim.

"Ben Miss Jane'den fazla hoşlandım," dedi Charles, hislerinde oldukça dürüsttü. "Ve Meryton balolarını sizlerin aksine beğendiğimi dile getirmeliyim, bir sonraki baloyu heyecanla bekliyorum."

Caroline Bingley, yanıma bir kuğu gibi otururken "Baloyu mu yoksa Miss Bennet'ı yeniden görmeyi mi?" diye sordu. Charles ister istemez gülmüştü.

Charles'ın bu ani duygusal hâlinden endişe duyuyordum. Bu yüzden "Etkilenmeni anlıyor ve seni asla yadırgamıyorum, lakin yeni tanıştığın bir hanımefendiye karşı temkinli olmanı öneririm," dedim, zira bunu dememin elzem olduğu kanısındaydım.

"En azından senin aksine ben birileriyle tanışmak için çaba gösteriyorum," diye ivedilikle bana karşı savunmasını yaptı Charles ve sonrasında beni eleştirdi. Gece boyu kimseyle dans etmememi, hatta Mr. Hurst harici hiçbir beyefendi ile uzun bir sohbete girmememi acımasızca eleştirdi.

Şanslıydım ki Charles, bu düşüncelerinde yalnızdı. Hurst'lar ve Miss Bingley, benim tutumumun onunkinin aksine daha doğru olduğuyla ilgili benden önce savunmaya geçtiler ve bu konu, bir süre sonra kapandı. Konuşulan tek şey Jane Bennet'ın tatlı biri olduğuydu ve Charles'ın baskıcı kız kardeşleri, şayet erkek kardeşleri bu denli etkilendiyse onu düşünebileceğine dair ona izin verdiklerini esprili bir dille belirttiler.

Ertesi gün Charles ve Mr. Hurst ile birlikte şehre indik, birtakım işlerimizi hallettik. Döndüğümüzde Charles'ın kız kardeşleri, onu bir malikâne almaya ikna etmek üzere mutabık kalmış olacaklar, bu kez bu mevzu üzerine uzun uzadıya konuşuldu.

Bingley'ler, kuzey İngiltere'li seçkin bir aileydiler ve ticarette adları oldukça bilinirdi. Rahmetli Mr. Bingley, işkolik bir adamdı ve ona da kendi babasından kalan bu serveti katlayarak artırmak adına adeta göçebe bir ömür geçirmişti. Şimdi kızlarına, Lousia ve Caroline'e, yirmi bin poundluk bir servet bırakmıştı; tek oğlu Charles'ın mirastan payı ise yaklaşık yüz bin pound kadardı. Ancak hepsi bu kadardı, bir aile mülkü yoktu. Rahmetli Mr. Bingley'nin ömrü, hep hayalini kurduğu arazi ve malikâneyi almaya yetmemişti.

Şimdiyse Charles, tıpkı babası gibi bir malikâne alma hayali kursa da kiralamalar ile yetiniyor gibiydi. Aslında Netherfield'ı kiralamaktansa almak istemişti lakin kız kardeşleri karşı çıkıyordu bu fikre.

Nihayet Charles, kardeşlerinin ve eniştesinin baskısı altında bunalarak ayaklandı. "Siz, kendinizle çelişiyorsunuz!" dedi. "Hem bir malikâne almamı istiyorsunuz hem de Netherfield'ı alma fikrime ısrarla 'Hayır' diyorsunuz!"

Miss Bingley bir şey diyecek gibi oldu lakin bunu elimi hafifçe kaldırarak ben mani oldum. Charles bu mevzuda haklıydı, hiçkimse üzerinde bu kadar yoğun bir baskı kurulmamalıydı.

Oluşan sessizlikten istifade, Charles'ın peşinden ben de salondan çıktım.

"Görüyorsun, değil mi?" diye başladı Charles, bana kız kardeşlerinden şikayet etti. Bu, onların özel bir mevzusu olduğundan görüşlerimi kendime saklayarak sessiz kaldım, onu dinledim.

Diğer yandansa içimde huzursuzluk vardı. Meryton balosundan bu yana mutlu değildim, hayat enerjisi yüksek bir insan hiçbir zaman olmasam da şimdi yoğun bir yükün altında ezilmiş gibiydim. Miss Elizabeth'in bakışları, bilhassa da gözleri gözlerimin önünden zinhar gitmiyordu; öyle ki o gün onun hakkında söylediğim acımasız sözlerin vicdan azabı ben dışarıya yansıtmasam da beni içten içe yiyip bitiriyordu.

Ertesi gün, biz yine şehre indiğimizde Longbournlu hanımlar - Bennet'lar ve Lucas'lar - Netherfield'a geldiler. Bunu, ancak akşam vakti Netherfield Malikânesi'ne geldiğimizde öğrendik, o esnada tam da gitmek üzere olduklarından aramızda sadece ufak bir selamlaşma gerçekleşti.

Mrs. Hurst ve Miss Bingley, tüm gece Miss Jane hakkında konuştular; kıza öyle hayran kalmışlardı ki gelen diğer misafirlerin adları hiç anılmadı ve bu da beni garip bir şekilde rahatsız etti.

Misafirlerle karşılaşmadığımız için şanslı mıydım, yoksa şansız mı, bilemedim. Meryton balosunda Miss Elizabeth'in dediklerimi duyacak kadar yakınımda olduğunu bildiğimden mahcuptum, ayıp ettiğimi biliyordum. Bunu telafi etmem elzemdi, lakin şayet karşılaşsaydık da yapabileceğim hiçbir şeyin olmadığını da biliyordum.

Mr. Darcy: Pemberley'in EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin