2.Bölüm: YILDIZLI GECE

34 9 29
                                    

En kötü kabustan sonra gelen bir düştü bizim yaşadığımız.

Bölüm müziği dışında size müzik önermek istiyorum. Balo salonunda çalan şarkı Le Jazz De V olarak düşünün hatta o sahnede açıp dinlemenizi öneririm 2. Şarkı ama 1. değil dödödödmmdm

Balo saatine kadar elbise dolabımın önünde asılı bana bakıyordu. Kaleye döndüğümüzden beri Dmitry hiç yanıma gelmemişti. Normalde geldiğimin haberini alır almaz odama gelir ne yaptığımı sorar dururdu. Onun yokluğu ile oda çok fazla sessiz kalmıştı.

Kapının açılmasıyla bakışlarımı kıyafetten ayırdım. Dmitry odaya girip ilk olarak bana baktıktan sonra kıyafete baktı. "Ooooo... Beyaz renk almışsınız ama ben düz kesim alırsın sanmıştım." Kapıyı kapatarak içeriye girdi ve elbiseye elleyerek kumaşına baktı. "Güzel. Ben de bugün beyaz giyineceğim."

"Hayır, giymeyeceksin." Garipser bakışlarıyla bana döndü. "Nedenmiş o?" Omuzlarımı silkerek ekledim "Siyah giyineceğim demişsin. Neden vazgeçtin?" Yanıma geldi ve yatakta oturarak bana döndü. "Yalan söyledim." Yüzüne yayılan gülümsemesini izledim bu sefer değişik bir havası vardı. O güldüğünde yüzünde sakladığı gamzeleri çıkagelir, çillerini içine çeker gibi derinleşirdi. "Bir şey olmuş." Cümlemle gözlerinde birkaç dakikalık boşluk oluştu ve bu boşluğu hemencecik kapattı. "Olmadı, ne olacaktı ki?" Gözlerimi kısarak ona baktım. Yalan söylüyordu ve birazdan konuyu değiştirmeye çalışacaktı. "Eee... Başka bir şey yaptınız mı? Kaça kadar saydın bugün?" Düşündüğüm gibi başka konuları açtı. Bir sıkıntısı ya da derdi olduğunda ilk bana anlatırdı ne zaman zorlasam o düşünceleri bana söylemesi o kadar gecikirdi bu yüzden ortaya attığı rasgele sorulara cevap verdim. Muhabbetin geri kalanında ise asla o konuya geri dönmedi. Hizmetli odamın kapısını tıklattı ve hazırlanmamız gerektiğini söyleyerek odaya girmeden gitti.

Dmitry'in gidişinden yarım saat sonra elbisemi giymiş bir şekilde kapısının önünde beklemeye koyulmuştum. Onun hazırlanması benimkinden de uzun sürmüştü. Saçlarımı salık bırakmıştım tek yaptığım değişiklik taktığım takılarım ve hafif dalga verdiğim perçemlerimdi. Dmitry'in bulunduğu odadan adım sesleri geldiğinde dayandığım duvardan çekilerek kapının açılacağı tarafa geçip onun çıkışını bekledim. Kapı açılır açılmaz göz göze geldiğimiz anda belki de birbirimize bakarak kıyafetlerimizi incelemiştik. Yüzünde oluşan gülümsemesi ile elini belime atarak yürümeye başladı. "Temas-"

"Şu andan itibaren var. Süreyi biraz öne çeksek bir şey kaybetmeyiz bence değil mi?" Bana dönerek bir gözünü kırptıktan sonra önüne döndü. "Makyaj yapmamışsın."

"Cildime zarar veriyorlar."

"Saçların hoşuma gitti. İnci kolyen de gözümden kaçmadı." Reşit olduğum yaşta hediye olarak verdiği kolyeyi ilk defa takıyordum. Bunu görmesi bile onu oldukça mutlu etmiş gibiydi. Her sorduğunda kaybolmasından korktuğumu söyleyerek ona göre bahane üretmiştim ancak şu an boynumda sağa sola sallanan kolye kaybolacak diye ölesiye korkuyordum.

Boş geçtiğimiz koridorlar yavaş yavaş insanlarla dolmaya başlamıştı. İnsanları gördükçe bakışlarım yere kayıyordu. Bir anda Dmitry'in adımları durdu. Onun duruşu ile alışkanlık üzerine bir adım daha atmadan olduğum yere çivilendim. Belimdeki elini çekerek çeneme götürdü. Parmakları yumuşak bir şekilde cildime dokunurken çenemi yukarı doğru kaldırdı. "Bugün o gözlerini herkes görecek, inci gibi saçlarına herkes hayranla bakacak ya da seni kıskanacak." Elini çektikten sonra gülümseyerek konuşmaya devam etti. "Eğer başını eğersen, sana diz çöktürürler. Ben yanında olduğum sürece sorun yok ama eğer ben yanında değilsem sakın başını eğme." Gözlerindeki karanlık bütün insanları yutmuş gibiydi odadaki gürültülü konuşmalar yok olmuş sadece o kalmıştı. Sanki hiçbir konuşma geçmemiş gibi elini belime koyarak yürümeye devam etti. Adımlarımı onun itişi ile atıyordum, Dmitry ise etrafındaki insanlarla konuşmak istemiyor gibi hızlı hızlı yürüyordu.

Kayıp Rüyalar: Yıldızlara Kalan Aşk (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin