Bölüm 17/Shot

25 0 1
                                    

Melodi'den:

"Kızım bu odanın bize düşmesi ne büyük şans! Hemen karşımızda erkekler." Dedim demesine de beni dinleyen kim? "Beste sen beni dinliyor musun?" "Hı ne oldu? Dinliyorum dinliyorum ben seni devam et sen." Dedi sonunda ayılıp. "Hı hı. Dinliyorsun kanka. Neyse boş ver şimdi beni. Senin neyin var? Böyle bir dalgınsın falan."

 "Yok bir şey ya. İlk önce denize mi yoksa havuza mı gideceğiz?" "Herhalde denize-" sözümü bölen şey kapının çalması oldu. Kapıyı açar açmaz bağırdım "Gece!!" "Melodi ben geldim."Direk Gece'nin koluna atladım. O da bana sıkı sıkı sarıldı."Eee hangi odada kalıyorsun, Gece?" "319" "Ohooo! Biz 205'teysek."

"Neyse artık ben gideyim. Havuzun orada görüşürüz." "Tamam,Gece! Sonra görüşürüz!" Arkamı döndüm. Beste yatağa uzanmış tavana bakıyordu. Boynundaki o iğrenç kolyeyi takıyordu. Onu boynuna taktığında beri bir garipti. Belki rahatsızlanmıştır diye üstünde durmadım.

Banyoya gidip bikinimi giydim ve Beste'yi dürttüm. Beste bana baktı. "Hadi gidelim artık." "Üff, Melodi! Ben gelmek istemiyorum. Tabletten Survivor'un eski bölümlerini izleyip Turabi'ye destek vereceğim. Şimdi olmaz." Vallahi bu kız mal. "Allasen kalk gidelim yaa!"  "Uff! Tamam geliyorum.Terliksi hayvan."

Dediğine gözlerimi devirmekle yetindim. O da giyinince kapıyı kilitledim ve anahtarı çantama attım. Aşağıya kaplumbağa hızında indik ve şezlong kaptık.-kapmak başkasının şezlonguna çöküp eşyalarını havuza atmak oluyorsa, evet şezlong kaptık- Şemsiye çektik ve boylu boyunca uzandım.

Beste güneş kremi sürüyordu. Ben de güneş kremimi sürdüm ve havuza girdim. Beste öylece kolyeye bakıyordu. Sanki anlam verememiş gibiydi. O kolyenin ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama öğrenmeye niyetliydim.

Beste'den:

Artık anlam veremiyordum. Akıl sağlığımdan şüphe ettiğim zamanlarda oluyordu. Eski normal hayatıma-sıkıcı ve kolyesiz bir hayata- geri dönmek istiyordum. Başımı kolyeden kaldırıp havuza baktım. Aras ban kolyeyi şimdilik geri vermişti. Ancak tekrar alacağını bir süreliğine bende kalmasını söylemişti.

Havuzda gözlerim Melodi'yi aradı ve bulması uzun sürmedi. Melodi insanlıktan çıkmış, bir çocukla kavga ediyordu. Çocuk en sonunda topunu alıp gitti. Anlamıyorum. Bir top için değer miydi? Bu da benim arkadaşım işte.

Uzanıp mal mal etrafa baktım. Arkadan bir el omzuma dokununca doğruldum ve arkamda duran Berk'e baktım. Berk konuştu "Sen niye yüzmüyorsun ki?" "Canım istemiyor" "Hadi gel yüzelim." "Yok ya. Ben istemiyorum." "Uff Beste hadi."

Berk'e teslim olup havuza doğru yürümeye başladım. Tam havuza girecekken Berk beni tutup havuza atladı. Ne olduğunu daha anlamadan havuzun içinde buldum kendimi. Yüzeye çıktığımızda acıtmayacağını bildiğim için karnına bir yumruk geçirdim. Kahkaha attı.

"Eee Berk, beni suya atmanı neye borçluyum?" Ellerini birleştirdi ve suya daldırdı. Su dolunca çıkardı. "Uyukluğuna güzel bayan. Şerefe!" Bende aynısını yaptım ve "Şerefe!" diye bağırdım.Sonra kahkahalarla gülmeye başladık. Berk ellerini açtı ve suyu boşalttı. Bende boşalttım.

"Yarışa var mısın?" dedim cüretkar bir tavırla. Yüzmede iyiydim ve onu yeneceğime emindim. (iç ses: Çocuk yüzme yarışçısı çıkarsa görürüz Beste Hanım!)

"Neyine?" "Kazanan kaybedene istediğini yaptırır. Bugünün sonuna kadar." "Anlaştık." Boş olan bir alana geçtik ve yüzme pozisyonunu aldık. "3,2,1... Başla!" dedim.

Hızlıca kulaç atmaya başladık.Yanıma baktığımda Berk'in yanımda olmadığını gördüm. Ellerimi karşı kıyıya değdirmemden 1 saniye sonra Berk geldi. "Kazandııım!" diye anırarak bağırıyordum. Bu bağırış biraz da 'Kapak olsun sana iç sesim' bağırışıydı.

Bir süre sonra Melodi yanımıza geldi."Tamam Beste Hanım şimdi isteklerinizi sıralayabilirsiniz."dedi Berk sırıtarak. Melodi "Ne oldu ya? Neyi kazandın kızım?" dedi bana dönerek. Tam ağzımı açmıştım ki Berk atılarak "Bir yüzme yarışı yaptık ve kazanan kaybedene sabahtan akşama kadar istediğini yaptıracaktı." Dedi.

 Melodi kolunu boynuma doladı ve "Vaay! Kankim benim ya. Seni çok seviyorum varya!"  "Sırnaşma lan hemen" deyip kollarından kurtuldum. Melodi Berk'e döndü. "Şimdi, ben Beste'nin arkadaşıysam ve Beste seni yendiyse, Beste'nin kazandığı haklardan Beste'yle bende yararlanabilir miyim?"

Berk ellerini açtı "Amin cümlemize Melodi abla!" dediğinde bir kahkaha patlattım.Mal gibi anırdıktan sonra Melodi'nin bana 'oha su aygırı doğuran maymun gördüm' bakışı attığını gördüm.

Gözlerimi devirip kıyıya çıktım ve şezlonguma doğru yöneldim. Kurulandım ve üstüme elbisemi geçirip bara doğru yürüdüm. Bar dediğimde vitamin bar yani. Ben ayranla kafa bulan insanım abi.Bana haram bira felan. Hem ben imanlı bir kız olarak burada vat em ay duing kiğ?

Barmenden-ya da çocuk parkının liderinden- bir portakal suyu alıp kafaya diktim. Bunu shot olarak düşünüp bağırdım. "Barmen! Bana bir tane shot dahağğ!"  Bana pis bir bakış attı ve yan bardan bir shot getirdi. Shotı elimle ittim ve bir portakal suyu daha istediğimi söyledim. Bana 'şizofren misan?' bakışı attı ve bir bardak daha portakal suyu getirdi.

Onu da kafaya diktim. Ben iyi değilim. Demedim mi ben ayranla kafa bulan insanım. Bana portakal suyu ağır geldi. Parayı ödeyip koltuktan kalktım ve odaya doğruyürüdüm.

Başım cidden dönüyordu. Ahan da sarhoş oldum işte! Acaba bana portakal suyu tatlı shot verip, beni bayıltmaya çalışıp, ben bayılınca beni ıssız bir yere götürüp, gelinlik giydirip üstüme kızgın yağ döktükten sonra ibret olsun diye beni otelin dışına mı asacaklardı ki?

Psikopatça düşüncelerimden kurtulup odamın kapısını açtım ve kendimi duşa attım. Klor kokusundan sonra kendimi yatağa attım ve uyumaya çalıştım. Tam dalacakken biri beni hızlıca dürtmeye başladı. Ben de dayanamadım "Ben senin ta ebeni, dede-" bir anda donup kaldım.

Karşımda Leyla hoca beni sinirli bakışlarıyla süzüyordu. Elini beline koymasından sonumun hayırlı olmadığını anladım. Yatağımdan çıktım ve Leyla hocanın karşısında dikildim. Bir anda yere çöktüm ve Leyla hocanın bacaklarına koala gibi yapıştım.

"Hocam. Allah tuttuğunuzu altın etsin hocam. Allah sevdiğinize kavuştursun hocam. Allah sizden razı olsun hocam-" "Tamam! Beste hemen kalk ve toparlan. Bu seferlik affedildin ama bir daha olursa sonuçlarına katlanmam."

"E hocam zaten siz katlanmayacaksınız ki?" Hoca bana 'valla bu kız mal' bakışı attı ve kapıyı çarpıp çıktı. Felsefe yaptık diye suçlu olduk. Tövbe ya!

Üstüme beyaz göbeği açık bir tişört altına siyah kot ve siyah vanslarımı giyindim. Telefonumu bir cebime odanın anahtarını da diğer cebime tıktım ve yürümeye başladım.

Asansörün düğmesine bastım ve içeri girdim. Asansör aşağı doğru inmeye başlamasından daha bir saniye geçmişti ki tak diye durdu. İçeride kaldığımı anladım. Sakin davranmaya çalışarak(?) telefonumu elime aldım ama çekmiyordu...

***

Yarım saattir buradaydım ve oksijenim artık yetmiyordu. Deli gibi öksürüyor, destek alacak bir yer arıyordum. Kapıyı belki bin kez yumrukladım ama sesimi duyan olmadı.

Yere çöktüm ve kendimi öksürüklerimle baş başa bıraktım. Akciğerlerim feryat ediyordu. Ayaklarımı uzattım ve kafamı aynaya yasladım. Sonumun nasıl olacağını tahmin edebiliyordum. Gözlerimi kapanmaya zorladım ve karanlığın içine çekmesine izin verdim.

YAZARLARINIZ YİNE DAYANAMADI VE SİZE KÜÇÜK BİR KARNE HEDİYESİ VERDİLER

MULTİDE GECE

PLAYLİSTTE HUMAN-CHRİSTİNA PERRİ

SİZDE BİZİM OKULUMUZUN YAPTIĞI DENEME SINAVINDA TÜRKİYE BİRİNCİSİ OLMAMIZ ADINA VOTE VE YORUM YAPIN

SİZİ SEVİYORUZ :*


İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin