Bu yeni kurgumda umarım güzel bir şekilde ilerler birlikte bu hikayeye devam ederiz.
ECMEL/VERA ÖZTÜRK
İnsan hayatın gerçek yüzüyle ne zaman tanışır, gözlerindeki mutluluk Perdesi yok olunca mı, annesiz babasız kalıncamı,ağlamanın artık hiç birşey olduğunu anlayıncamı, yapayalnız kalıncamı, babasından sevgi görmeyincemi, biri tarafından aldatılıncamı, en dibi görüncemi yoksa en yükseği görüp ihanete uğranıncamı..
Ben kimsenin o anı nasıl yaşadığını, acıyla ne zaman tanıştığını bilmem tek bildiğim bir genç kızın yirmi iki yaşında kalbi umut dolu olup, annesi için savaşıp,hayallerini gerçekleştirmeye çalışan bir kız çocuğunun tek bir celsede haklarının elinden alınmasını bilirim,acıyı ilk öğrenişini bilirim, bir zavallı muamelesi yapılıp adının bile bir hiç olduğunu anlayan kız çocuğunu ECMEL'i yani VERA ÖZTÜRK'ü bilirim...İki gün önce
Hayat bazılarına altın bir kaşıkta bazılarına tahta bir kaşıkta sunulur, isteyip istememen sorulmaz, ya boyun eyersin, ya yok olup gidersin yada yolunu çizmeye çalışırsın tırnaklarını kazıya kazıya, canın yana yana, çaresizce, umutsuzca,hayallerinle ilerlersin o yolun sonunu bilmeyerek.
Zaten tek seçeneğinde odur ne kendini ezdirebilirsin, ne de bu dünyadan yok olup gidebilirsin bize verilen görevde bu çabalayıp azmedip biyerlere ulaşmak, ne pahasına olursa olsun , o gün yüzünü görmek bize verilen imtihanlara Rabbine karşı sabretmek.
Daldığım yerden kapının sert bir şekilde açılmasıyla kendime gelmiştim, içeriye ezeli düşmanım Şahmaran, yani vatan haini, kanını canını, bayrağını satan Ezel vardı kendisi ben buraya getirilmeden dört yıl önce getirilmiş daha doğrusu gelmişti. kendi isteği ile cennet vatanınıdan buraya vatanı, adı, sanı, ne işe yaradığı belli olmayan kalleşler ile birlik kurmaya söz vermiş bir kadındı.
"Hala daha oturuyorsun,Haşmet ağa demedimi sana hazırlan diya illahı canını mı acıtayım Ecmel"
Söylediği şey sadece beni güldürürken ayağa kalktım,
"Sanki yapmadığın şey Ezel"
Dediklerimle kapıyı kapatıp yanıma ulaşmıştı.
"Kendini Haşmet ağanın sevgilisi sanmaya devam et en sonunda seni de bırakacak geberip gidecaksan, bu kadar yükseklerde görunupta dibe çakılma Ecmel, seninda sonun gelecak""Tek duam oki elinizden kurtulup gitmek ya ölü ya diri elbet bir gün kurtulucam,hepiniz cezanızı çekiceksiniz, sen vatanını satarak, o ağam dediğin itte terorist olarak ölüp gidicek, size iki taraftada rahat verilmicek"
Lafımı bitirmeme kalmadan sağ yanağım sızlamaya başlamıştı bile yüzümü ona döndüğümde gözlerindeki kini gördüm.
Dudağın kenarındaki akan kanı elimle silip tamamen ona döndüğümde konuşmaya başlamıştı."Bunlar boş laflar Ecmel hanım,şimdi üzerini giyin şu yaralarını, morluklarını kapat ağam içerda seni beklar daha fazla oyalanma"
Sözünü bitirip dışarı çıkınca kırık aynadaki yüzüme baktım anında kızarıp dökülen bir cildim olduğu için alıştığım acılar yinede kızarıp kendilerini belli ediyordu, göz altım uykusuzluktan morarmış, yüzüm darbelerden solmuş, vücudum bu bütün acılara karşı ne kadar diranmeye çalışsada bir zaman sonra kötüleşiyodu.
Daha fazla kendime bakmak istemedim geri çekilip eski püskü dolabı açıp içinden elbise çıkardım üstümdeki pantolonu çıkarmayıp üstüne geçirdim baş örtümü sıkıca yapıp yüzümü kapatmaya koyuldum bu gün tek çabam yara almamaktı.
İşimi bitirip içimden ettiğim dualarla büyük odaya ilerledim yavaşça kapıyı açtığımda içerideki masanın etrafında adamlarla ve ayakta dikelmiş ağanın yanında duran Ezeli görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE MÜHÜRLENEN ACI
ActionKalbine karalanan, mühürlenen acılar yarınlarına gelir peşini bırakmaz, gidersin bir yerlerde seni bulur kalbine, sana yaşam sunmaz. Hep onlar seninle kalıcak gibi hissedersin ölümüne bedenine kazınır kurtulamam zannedersin tek bir umut seni aydınlı...