there's no meaning without you

43 7 3
                                    

Küçük dükkanımın kepenklerini kaldırıp kapısını açtım, masaları tek tek çıkardım. Piti kareli örtülerini örttüm, skulentleri ve peçetelikleri koydum. Büyük saksıları da dışarı çıkarıp dükkanın önünü sularken onlara da su verdim. Chanyeol'e sulamasını tembihlemiştim, görevini yerine getirmişti. Sekiz gün sonunda dükkanıma kavuşmuştum, ufak da olsa tatili hak etmiştim.

Üzerime önlüğümü giyip kaseti taktım, büyük vantilatörü da çalıştırıp yavaş yavaş günün menüsünü hazırlamaya başladım. Çok geçmeden Chanyeol ve ardından Kyungsoo geldi. "Evine hoş geldin~"

"Merak etme, sen yokken güzel işler çıkardık, tıkır tıkır işledi dükkanın." Kyungsoo da kırmızı önlüğünü üzerine geçirip sebzeleri yıkamaya başladı. Buzdolabına baktığımda büyük kutularda kimchiler ve diğer mezeler vardı. Her şey hazırdı. "Hepsini de hazırladık, annemler yardım ettiler," dedi Chanyeol elinde sipariş defteriyle tezgaha yaslanırken. ".. bir de annem bugün uğrayacakmış seni özlemiş. Sen geldin diye kurabiyeler, kekler ne varsa hepsini yaptı. Sen geldin diye. Zaten annem bir seni bir de şu sinir küpünü seviyor, mis gibi oğlu dururken." Somurtup kollarını birbirine bağladı. "Neyse, senin çıtır müdavimler geldi bir git bak." Ellerimi yıkayıp önlüğüme kuruladıktan sonra diğer tarafa geçtim.

"Aigoo! Güzel oğlanımız gelmiş, burnumuzda tüttün canım." Mi Ok nine elindeki kapları masaya bırakıp kollarını açtı. "Bize de bırak bize de." Hana nine onunla didişmeye başladığında kıkırdayıp ikisine de sarıldım. "Neler yaptın hemen otur ve anlat hadi." Altı kişilik ekibin en yaşlısı Nayun nine elini elime koyup gülümseyerek sordu. "Şehre kardeşimin yanına gittim, biraz gezdik, ailemi zorla ziyaret ettim. Biliyorsunuz aramız pek iyi değil.. neyse, size güzel hediyeler getirdim Chanyeol size getirecek. Onun dışında başka bir şey yapmadım. Siz neler yaptınız anlatın bakalım..." Bir saate yakın neler yaptıklarını dinledim, ben yokken köye yeni biri taşınmış dükkanını çoktan açmış. Mi Ok nine küçük torunu Jongdae'yi evlendirmiş ama büyük torun Minseok başına kaldı diye dert yanıyordu. "Sana dedim Minseok'u Hyeri ile baş göz edelim diye ama nerede~" Yeni yetmişine girmiş Yojung teyze kendi torunu ile uzun zamandır Minseok'u evlendirmek istiyordu ama nine pek sıcak bakmıyordu, insan sarrafıydı.

"Siz siparişleri verin.. hatta durun, Kyungsoo ile hediyeleri göndereyim tek tek bakın burada." Chanyeol siparişleri bana verdi sonra Kyungsoo ile birlikte hediyeleri verip açmaya başladılar.

"Hepsini tek başına mı yapacaksın yine, biraz yardım alsan ne olur?"

"Ne zaman geldin?" Bıçağı elimden bırakıp kollarımı beline sardım. "Buradaydım ama mutluluktan görmedin, bakıyorum da fazla heyecanlısın. Sadece sekiz gün yoktun." Kıkırdayıp yanağına uzandım. "Gelmedin, bekledim ama gelmedin. Burada tek başına sıkılmadın mı?" Başını iki yana sallayıp gülümsedi. "Sana çok iyi gelmiş, yanakların eskisi gibi tombul ve parlak olmuşlar. Jongin sana iyi bakmış." Başımı sallayıp işime geri döndüm. "Yine mi bu tişörtü giyiyorsun, eskidi artık atsana." Başımı hayır dercesine sallayıp taze soğanları kesmeye devam ettim. "Sen neler yaptın ben yokken?" Bar sandalyesinden kalkıp dolaptan ihtiyacım olan malzemeleri verirken konuşmaya başladı. "Biraz çiçeklerimizle ilgilendim biraz köyde dolaştım ve gitmem gereken yerlere gidip geldim. Senin kadar çok şey yapamadım ama..."

"Gelmeni bekledim ama gelmedin, sana ihtiyacım vardı.. annemlerle karşılaştım. Daha doğrusu Jongin beni eve götürdü gitmek istemesem de. Bir şeyler zırvaladılar ama aldırış etmedim. Annemin yemekleri o kadar kötüydü ki eve döner dönmez hepsini kustum."

"Bunun ne kadar kötü bir hareket olduğunu biliyorsun, uzun bir aradan sonra oğlunu görüyor ve ona yemekler yapıyor. Yaptığın hiç hoş değil, biliyorsun değil mi?" Omuzlarımı silkip tavaya yemeklik yap döktüm, biraz sonra soğanları ve biberleri ekledim. Haşlanan erişteleri tavuk suyunun içine döküp soğan ve biberleri üzerine ekledim, küçük zile üç kez basıp Chanyeol' e erişte tepsilerini verdim. "Anneni arayıp özür dilemeni istiyorum."

Self Portrait, hunho ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin