7. Gün

305 98 10
                                    

Hatırlatma: hikayemizin oyu çok az olduğu için bölümler oy sınırıyla gelicektir.

'8. Gün' bölümümüz malesef ki 80 oyla yayınlanacaktır.

Bölümü hemen istiyorsanız lütfen arkadaşkarınıza haber verin ve yardım edin

İyi okumalar dilerim!

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Olayı anlattıktan sonra ~ Eve geçerken

Taksiye parayı uzattım ve kapıdan açıp çıktım. Apartmanda asansör yoktu bu yüzden 13 kat yukarı tırmanmak zorundaydım.

2. Kata tırmanırken arkadan bir ses duydum.

Baktığımda seni gördüm. Yine.

"Yardım gerekli mi?"

"Hayır kendim tırmanabiliyorum. Ayaklarım kesilmedi."

"Tamam"

Tırmanıyordum ama yavaş tırmanıyordum. Bu yüzden önüme geçtin. Oflayıp bende hızlanmaya çalıştım ama bacaklarımdaki yaralar izin vermedi.

Evdeyken

"James, kapıyı aç!"

Bir sen eksiktin kapı. Merdivenlerde oturdum ve seni bekledim. Oyalanaxak bir şeyomde yoktu. Tam bir saat sonra kapıyı açtın.

Ne yapıyordun acaba.

"Ne var? Aa, doğru ya sende burada yaşıyordun!"

Nasıl unutursun? Neysee, içeriye geçip koltuğa attım kendimi.

'Su ister misin? Yorgun görünüyorsun."

"Çünkü yorgunum James!"

Başımı yastığa koydum ve seni izledim. Sende bana bakıyordun. Ne biçim bir insansın sen ya. Askımı nefrete dönüştürdün bildiğin.

"Neden hep kavga başlatıyorsun?" diye sordun. Ne alaka şimdi. Ben mi kavga başlatıyorum?

"Ne alaka? Ben mi kavga başlatıyorum? Hah! Güldürme beni!"

Sessizce güldüm.

"Neyse, bugün yemeğe gidiyoruz
hazırlan."

"Yorgunum. Ayrıca hiçbir şey yemek istemiyorum. Gözüme görünmezsen iyi olur James. Sinirim bozuk" iyiki de demişim bunu. Kafamı dinleyecek bir vakit buldum.

O vakitte de birazcık telefonda gezindim. İnsan susadığında su içer değil mi? Ben de bir insan olduğm için su almaya gittim. Mutfağa. Markete değil.

Buzdolabını açtığımda hiç su göremedim.

"James! Sularımız nerede?!"

Normalde buzdolabımızda bir sürü su şişesi bulunurdu. Daha dün hastanelik olmadan önce 12 tane su şişesi görmüştün.

"Sular mı? Hepsini ben içtim.."

Yüzüne dik dik baktıktan sonra bir gülme krizi yaşadım. Sonra sende katıldın bana. Birlikte güldük.

"Tamam." dedim. Hala gülmeye devam ediyordum.

"Neye tamam?" sen benden daha yüksek sesle gülüyordun.

"Yemeğe. Yemeğe gidelim. Birlikte."

sana baktım. Seninde yüzünde bir çizik vardı. Sol gözünün altında.

"Taamam?"

Sonra banyoya doğru ilerledim ve yüzümü yıkadım. Gülmekten terlemiştim. Daha sonra giyinme odasına gittim ve elbise seceneklerime baktım.

Kırmızı ya da siyah bir elbise giymek istiyordum.

En sonunda siyah dar elbiseyi seçtim ve giyinmeye gittim. Siyah topuklularımı elime aldım ve yatağa doğru gittim.

Bu topuklularım zor giyindiği için yatağa oturarak giymeye çalıştım.

"Hazır mısın?" Diye yanıma geldin ve bana baktın. Gülümsedin.

Yanıma geldin ve ayakkabımı giymemde yardım ettin.

"Leydim. Hadi gidelim."

"Memnuniyetle"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Merhaba yeniden!

Öncelikle 100 okunma olduğumuz için çok tesekkür ederim.

Ayrıca 55 oy olmayı beklerken bir anda 65 oy oldu.

Şimdi ki bölümümüz biraz daha zor atılcak gibi duruyor çünkü oy sınırımız 80.

Arkadaşlarına belirtin ve yeni bölüm gelmesine yardım edin.

Tabii yapmak isterseniz.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

İyi okumalar dilerim!

My Love || Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin