TANITIM
Ben açelya Atasoy 20 yaşındayım babamın ismi eyüp annemin ismi kumsal abimin ismi alican kız kardeşimin ismi rosalie elif evimizdeki yaşlı yardımcı melike hanım teyzedir
Ben Oğuz Keskin sağ kolum gökhan annemin ismi eylül babamın ismi kerem kardeşimin ismi viyan asena erkek kardeşim mert evimizdeki yardımcı
Anna Oğuzun duşmanı deniz akbay ve ikinci düşmanı ali kaan erim'dirSabah abimin ve kardeşimin kolumdan çekiştirilmsiyle uyandım.Gözlerim açtıgımda abim bana bakarak "açelyaa hadi kalkk senin yüzünden annemler seni beklemek için kahvaltı yapmıyoo" diye bağırırken kardeşim elif ise "aç kalıyoruz su anda senin yüzünden"dedi yatağımdan kalkarak uykulu bir şekilde yüzümü yıkadım ve üstümü giyinip aşağı gittim.Babam yine sinirli bir şekilde telefonla konusuyordu "ne demek borcu ödeyemezsek herşeyimizi alacaklar ya" diyince sinirle telefonu yere attı bir anda ufak bi çığlık attım abim bana baktı göz devirerek babamın yanına gitti ve onu sakinleştirmeye çalıştı babamın telefonu calınca telefonu yerden alıp babama verdim verirken arayan kişinin ismi gözüktü
Oğuz Keskin
Babam telefonu açınca karşıdakinin sesi cok sesli geldiği için konuşmaları duyabiliyordum adam yani oğuz "sinirlendirme beni borcu ödeyemezsen oraya gelirim herşeyini alırım senin!" Diyince babam sesini kısıp "borcu ödeyemem illa ki bir şartn vardır buraya gel öyle konuşalım" diyince karsıdaki telefonu kapattı sanırım buraya geleceklerdi babam bize bakarak "adamlar gelecek ya sessiz durun ya da yukarı cıkın"
diyince ben sessize koltuga oturdum adamlar geldi en öndeki adam sanırım Oğuz Keskin'di uzun boylu kömür gözlü siyah saçları simsiyah bir gömlek ve siyah bir pantolon elleri cebinde karşıda duruyordu damarları gömlekten bile belli oluyordu bana bakıp öylece durdu beni süzdü cok belli etmeyecek şekilde ağzını açıp babama yalnız konusalim isareti yapınca anladıgım gibi yukarı cıktık bir bucuk saat asagıda kalınca babam sinirle beni çağırdı aşağı inince babam "Valizini topla artık oğuzun evlerine gidiyorsun borcu ödeyemedik ve şartı da sendin!" Diyince dona kaldım. Herşeyin bir şaka olduğunu sandım ve gözlerimi kapatıp açtm hayır şaka değildi
Bu bir gerçekti gerçekten bir mafyaya satılıyordum
Babam sinirle "AÇELYA!" diye bağırınca yukarı cıkıp ağlaya ağlaya saçlarımı yoluyordum valizimi almadan aşağı indim çünkü ben bu evden gitmezdim ve bağırarak "İSTEMİYORUM!" dedim beni bu şekilde zorlayamazlardı oğuz ise sadece bakıyordu annem hiç direnmemişti sadece oturup ağlıyordu kardeşimle abim babama bağırıyordu fakat babamın sikinde değildi oğuz korumaya el haraketi yaptığı gibi koruma beni arabaya bindirdi ve babamla el sıkıştı kapıyı üstüme kapatır kapatmaz kapıyı açmak için zorladım fakat boşaydı aramaya oğuz binince ölüyormuşum gibi kapıları zorluyordum ama kapı asla açılmazdı oğuz bir elini cama yaslayıp "kapıyı zorlama küçük hanım o kapı hayatta açılmaz" diyince sinirden "SANANE BE SEN NE KARIŞIYOSUN!" diye bağırınca oğuz bana sinirle baktı gözlerini bana devirdi ve "birdaha bana bağırmayacaksın yoksa çok kötü olur" dediğinde "ne olur bir söylesene cok merak ediyorum ya!" Diyince oğuz "abartıyosun alt tarafı-" dedi lafını sinirle bölerek "AYNEN YA ALT TARAFI BİR MAFYAYA SATILDIM ÜSTELİK BABAM SAYESİNDE NE OLABİLİR Kİ" diyerek sahte bi gülüş attım eve varınca oğuz arabadan indi kapıyı sinirle açacakken oğuz kapıyı kapattı ve kapıyı tekrar açtı elini bana uzatarak "buyrun matmazel'im" diyince eline sahte gülüş atarak arabadan indim sessizce gülüyordu sinirlenmiştim içeri girdim kapıyı sertçe açarak oğuz bana bakıp "sakin ol bu kapı cok değerli benim içinde senin içinde;)" diyince kapı camdan olduğu için köşedeki vazoyu alıp cama fırlattım "kesicek misin sesini" diyerek sinirle ilerledim bu ev ne kadar büyüktü oğuz elini yukarı kaldırıp elimi tuttu ne kadar zorlasam da elimi ondan geri alamadım beni yukarı çıkarttı ve "bu bizim odamızz karıcımm;)" diyince sinirden tekrar alev topuna döndüm telefonum calıyodu arıyan abimdi oğuza göz devirerek telefonu açtım "efendim abi" demiştim sesim sinirden kısılmıştı ve titriyordu abim karşılık olarak "bitanem iyi misin oraya geleceğiz seni alacağız kardeşimle" dediğinde "abi ck korkuyorum mafya bu ya korumaları size birşey yaparsa" demiştim cok sessiz bi şekilde, oğuz sessizce gülerek bana dönüp "kim o?" diyince "Sanane!" dedim bana bayağı yaklaştı nefesi nefesime değiyordu geri çekilince bana bakti ben geri çekilince o üstüme yürüyodu arka arkaya giderken korkudan telefonda elimden düşmüştü abimin seslenişlerini duyamıyordum ne kadar arkaya gittiğimi fark etmedim
Evet kapıya carpıstım artık kapıyı açıp kaçamazdım daTekrardan nefesi nefesime değince kaçamayacağımı anladım sağ tarafdan kaçmaya çalıştığım gibi sağ elini kapıya yasladı sol taraftan kaçacakken sol elini de kapıya yasladı ne yapacağımı bilemiyordum yüzüme yaklaştı göz teması kurmamak mümkün değildi yüzüme biraz daha yaklaşıp konuşmaya başladı "bak küçük hanım,sana sakin davranmaya çalışıyorum su anda şoktasın biliyorum fakat sinirlerimi bozmazsan herşey çok güzel ilerler ama sinirimi bozarsan gerçekten canını cok yakarım" demişti "herşey bir anda oldu sana sinirlenmemem mümkün değil empati kur biraz üstelik benim okulum var ve ben böyle bir olayı haketmedim ayrıca bu şarti sen istedin o yüzden ne olursa olsun sana bu konuda sinirli olucam" dediğimde gözlerime daha cok baktı sonrasında ise oğuz arkadan abimin seslerini duydu kafasını cevirirken bana biraz baktıktan sonra telefona baktı ellerini iki yandan cekip telefonu aldı korkudan ve heyecandan ter içinde kalmıştım utanmıstım yüzüm kıpkırmızı olmustu oğuza gözükmeden lavaboya girdim yüzümü yıkadım gözümden yaşlar aksa da alışmak zorundaydım ama alışmak istemiyordum oğuz telefonda birşeyler konusunca lavabonun kapısını tıklatmadan içeri girdi yüzümü yıkadıgımı görünce hiç aldırıs etmeden bana öylece baktı "neye bakıyosun" diyince "seni kapıyla arama alınca kızardıgın utandıgın ve heyecandan terlediğin çok belli oluyor bi dahakine utanma;)" dediğinde sinirle göz devirdim mutfağa doğru yönelince arkamdan geldi dolabı açtım çünkü bu olanları bana bir tek yemek unutturabilirdi dolabı actım tatlı ve çilekler vardı çilekleri aldım ve yıkamaya başladım oğuz arkasını mermere dayamış ellerini bağdaş yapıp beni izliyordu hiç aldırış etmeden çilekleri masaya koyup yemeye basladım oğuz da masaya oturdu ona bakmadım ams o gözlerimin içine bakıyordu gözlerine baktığımda gözleri dudaklarıma kaymıştı hemen gözlerimi cevirdim sonrasında gözlerime bakmaya devam ediyordu "şu çileği düzgün ye artık" demişti ona ne oluyordu anlam veremiyordum sonra "ben böyle rahatım" diyip yememe devam ettim ama o hala bir dudaklarıma bir bana bakıyordu çilekleri bitirince kabuklarını tabağa koydum ve oğuza gözlerimi diktim sonra lafa atladı "ne güzel gözlerin var:)" diyince tekrardan kızardıgımı gören oğuz "kızarma hemen ya birşey demedim ki" deyip gülmüştü bense "komik değil oğuz ben gülmüyorum" diyince "sende gül o zaman" dedi ona göz devirip bahçeye çıktım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK
General FictionAçelyanın babasi büyük bir borçtadır ve borcu ödemek için mafyanın kendisi Oğuz Keskin borcu silmek için bir şart koyar. Şartı ise Açelyadır