Ulaş, çocukluğundan bu yana çalışmaya alışkındı.
Hayatı okulla işi beraber devam ettirmeye çalışmakla geçmişti ve bu yüzden sürekli belirli bir tempoda giden hareketli bir yaşamı olmuştu. Genç bir delikanlı olana kadar yaşadığı zorluğu yalnızca kendisi bilirdi ve mezun olduğundan beri çalıştığı işler sayesinde kendisine daha kaliteli bir yaşam kurabilmiş olsa da en son çalıştığı yerden çıkmak zorunda kalmasıyla işlerin başa dönmesinden korkmaya başlamıştı.
Kalabalığa gerekmediği müddetçe girmemeye çalışıyordu, sağlıksız şeyleri hayatından çıkartmaya odaklanmıştı ve vücudunu dinlendirmek için gece uykusuna önem vermeye başlamıştı. Sabah erkenden kalkıp spor yapar, sağlıklı besinlerle kahvaltı eder ve günün geri kalanını da saat saat planlayarak programını tamamlardı.
Belirli bir düzene sahip olma isteği o kadar yüksekti ki, son zamanlarda iş bulamayacakmış gibi hissedip daralıyordu. Hayatında yolunda gitmeyen en ufak detay dahi onu strese sokuyor, tüm yaşamı altüst olacakmış hissiyatı veriyordu. Bu yüzden herhangi bir olumsuzlukta hemen agresifleşiyordu.
Kerem'in okulunun önüne kadar gelip yolun karşısına arabasını park ettiğinde çıkışa doğru gelen tek tük öğrenciye dikkatle bakıyordu. Kerem fark edilmeyecek birisi değildi, metrelerce uzaktan bile parıl parıl parlayacağına emindi ama yine de istemsizce dikkat kesiliyordu.
Kahverengi sweatinin açıkta bıraktığı boynunu süsleyen inci kolyesi ve büyük çizim dosyasıyla birlikte görüş alanına giren kıvırcık saçlı oğlanla dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. Saçları rüzgarın etkisiyle uçuş uçuş bir haldeydi ve Kerem bundan rahatsız olup dudaklarını büzerken inanılmaz sevimli görünüyordu.
Kendisini fark ettirmek için arabadan indi. Çıkışa yaklaştığı anda arabayı fark ettiği için Kerem'in bakışları anında kendi bakışlarıyla kesişmişi. Yanına doğru adımladığı esnada ellerini ne yapacağını bilmez bir halde iki yanda tutmaya devam etti. En son sarılmak istediğinde Kerem kaçmıştı. Her şey inanılmaz dengesiz ilerliyordu ve Ulaş ne yapacağını bilememişti.
"Hoş geldin."
"Çok beklettim mi?"
Alt dudağını ısırarak sorduğu sorunun ardından karşısındaki uzun boylu adamın mavilerine bakmayı keserek parmak uçlarında yükseldi ve kollarını yavaşça boynuna doladı. Ulaş, aniden sarılan çocuğun beline varla yok arası temas ettiği esnada Kerem gözlerini kapatmamak için direnerek Ulaş'ın kolları arasından çıkmıştı bile.
"Hayır hayır, yeni gelmiştim."
"Sevindim."
"Gelsene."
Kerem'in rahatça binebilmesi için kapıyı araladı. Şimdiye kadar kimseye yapmadığı kibarlığı yapıyordu ve bu o kadar içten bir hareketti ki kendisi dahi farkında değildi.
"Teşekkür ederim."
"Nasıl geçti dersin?"
"Güzeldi, çok seviyorum zaten dersleri. Yorucu olsa dahi benim için sıkıntı olmuyor. Sınıftakilerle de aram iyi, hatta bugün yeni biri daha geldi ve onunla da iyi anlaştık. Çizimlerimi beğendi, gerçi hoca-" duraksadı Kerem, çünkü Ulaş kendisine oldukça tuhaf bir şekilde bakıyordu. Belki biraz...şaşkınlıkla? "Ne oldu?"
"Hiç-Hiçbir şey olmadı."
Ağır bir tavırla burnunu çekip arabayı çalıştırdı Ulaş. Kerem'i dinlerken ona şaşkınca bakakaldığının farkında olmamıştı çünkü Kerem o kadar rahat bir şekilde direkt konuşmaya başlamıştı ki şok olmadan edememişti. Birkaç gün önceki buluşmalarında ağzını açmayan çocuk, şimdi kendi kendine konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Kendime Sakladım • [bxb]
Teen FictionKerem, hayatına birini almak için aşık olmaya ihtiyaç duyuyordu. Ulaş'ta ise durumlar biraz farklıydı. Texting/düzyazı