please give me your hugs.

19 3 19
                                    

Gözlerim şehrin ışıkları arasında gidip gelirken üzerimdeki kokuyu gözlerimi kapatarak içime çektim. Akmaya hazır gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırırken hızla sildim gözyaşlarımı. Üzerimdeki kazağına daha çok sarınıp 3 haftadır yüzünü görmediğim sevgilimin özlemini gidermeye çalıştım. Oturduğum sandalyede geriye yaslanıp dizlerimi kendime çektim. Evimin balkonundan uzaktaki inciler gibi görünen şehir ışıkları, ışığı yetmese de etrafı aydınlatan dolunay, hatta insanların sesleri bile aklımın ona kaymasına engel olamıyordu. Yanımda olup saçlarımı okşamasını, yanağıma ve dudaklarıma kelebek öpücüklerini vermesini ve kocaman sarılmalarını geri istiyordum. Birkaç hafta önceki tartışmamızda onu bir daha görmek istemediğimi söylemiştim.

Yalan.

Bakmaya doyamadığım yüzünü nasıl bir daha görmek istemezdim ki? Haksız olduğumu bilmeme rağmen cesaret edemedim yanına gitmeye. Yüzüm yok yanına gitmeye. Ne için tartıştığımızı çoktan unutmuştum bile ama haksız olduğumu biliyordum. Gözlerim yorgunlukla kapanırken yüzümün dizlerime düşmesine engel olmadım. Birkaç dakika içinde kulağıma gelen zil sesi çınlattı beynimi. Ya gerçekten kapım çalıyordu ya da beynimin uyku ve uyanıklık arasında bana oynadığı bir oyundu bu. Geçen saniyelerden sonra tekrar kulağıma dolan zil sesi ile gözlerimi açtım. Gözlerimin önüne gelen saçlarımı düzeltip hemen önümdeki terliklerime ayağımı geçirdim. Balkondan ve yatak odamdan çıkarken başımın üstündeki saate baktım: 00.23

Neredeyse kapıya ulaşmışken üçüncü kez çalan kapıyı kim olduğuna bakmadan açtım. Gördüğüm bedenle gözlerimi kırpıştararak titreyen gözlerimi diktim karşımdakine. Görmeyi en çok istediğim kişi vardı kapımda. Sesimin titremesine engel olmaya çalışarak kendimin bile zar zor duyduğu şekilde ismini fısıldadım.

"Chan..."

Yavaşça içeri giren bedenle kapıdan uzaklaştım. Kapıyı kapatıp bana döndüğünde başımı yere eğdim. Kapının önünde dikilip aramızda birkaç adım mesafe varken ikimiz arasındaki sessizliği bozmak adına konuştu. Kısık ve yumuşacık gelen sesini haftalar sonra ilk kez duyduktan sonra ağlamak istedim.

"Nasılsın?"

Başımı yerden azıcık kaldırıp konuştum.

"İyiyim."

Başka bir yalan.

Sen olmadan nasıl iyi olabilirim?

Ayaklarını yere hafifçe sürterek aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapattı ve yaklaştı. Sıcak nefesini saçlarımda hissediyordum şimdi. Başımı kaldırdım ve benden uzun olan bedenin gözlerine baktım. Sinirli bir çift göz bekliyordum,belki de kırılmış bir çift göz bekliyordum ama hayır. Şefkatle bakıyordu gözleri. Yüzünü haftalar sonra bu kadar yakından gördükten sonra içimdeki özlemle dolan gözlerimi tekrar yere indirdim ve kapattım. Eli bir yanağıma değdiği an gözümdeki yaşlar yere düştü. Elini çenemin altına getirip kaldırdı. Dudaklarını gözyaşlarımın aktığı yanağıma değdirdi bu sefer. Onu hissetmem ile gözümdeki yaşlar daha çok düşmeye başlarken onları durdurmak ister gibi öptü yanaklarımı. Dudakları ilerleyerek boynuma ve kazağın açıkta bıraktığı omzuma ilerlerken sımsıcak dudaklarının buz gibi tenimi ısıttığını hissediyordum. Ellerim sanki birden kaçıp gidecekmiş gibi kazağının eteklerine sıkıca tutunmuştu. Dudaklarını kulağıma değdirerek fısıldadı.

"Seni çok özledim..."

Kollarımı sıkıca önümdeki bedenin boynuna sararken ben de onu ne kadar özlediğimi gösteriyordum. Elleri belimin etrafına sarılarak sımsıkı sardı beni. Başımı daha çok boynuna gömdüm ve ellerimi yumuşacık saçlarına çıkardım. Kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum ama benden ayrıldığında belimdeki ellerini uyluklarıma sararak kucağına aldı. Odamdaki yatağa yatırdığında ellerini iki yanıma koyarak burnumun ucuna tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu. Yaşlı gözlerimin üzerine de öpücüklerini dizmiş ve ilk defa gözlerimin içine bakarak konuşmuştu.

"Sevgilim."

"Beni neden kendinden mahrum bırakıyorsun? Haftalardır bu gözleri görmeden geçirmek ne kadar zordu benim için biliyor musun? Kafayı yemek üzereydim."

Ağzımı açarsam konuşamamaktan korkarak sadece söylediklerini dinledim. Saçlarımı ve belimi okşadı.

"Güzel bebeğim."

Dudakları dudaklarıma değdiğinde hızla kollarımı boynuna sardım. Dudaklarımız özlemle birbirine kenetlenirken başını hafifçe yana eğdi. Tutkuyla dans eden dudaklarımızı yetmeyen nefeslerimiz ayırırken ikimiz de derin nefesler alıyorduk. Alnını alnıma yasladı ve soluklandı.

Elleri kazağımın altına girerken bir gece ile yetinmeyeceğimizi biliyordum...

STRAY KIDS ONE SHOTSWhere stories live. Discover now