[1]

1.9K 81 100
                                    

BOY X BOY

Öncelikle baştan uyarayım. Bu hikaye mpreg içerir. Yani erkeklerinde hamile kalabildiği, doğum yaptığı bir evren de gerçekleşmektedir. Ona göre okuyun lütfen.

Alican:
Hani saat beşten önce evde olacaktın Barbaros? [18:29]
[Görüldü.]
Sanırım yine yalan oldu?


Hayatım:
Yavrum bizimkiler geldi.
Bırakamadım dükkanı.

    Alican:
Hangi bizimkiler

Hayatım:
Sefalar

  Alican:
Öyle mi?
Sefa ve Emir dönmüş mü
İtalya'dan?

Hayatım:
Evet, Serhat'lar da var
yanlarında.
Seni sordular hatta.
Gelebilir misin?

  Alican:
Gelirim tabii ki de

Hayatım:
Buğlem'i mi de hazırla getir

  Alican:
Merak etme.
Barbo babanın yanına gidiyoruz diyince
yüzü gülmeye başladı birden.
Çığlık atıyor şimdi.

Hayatım:
Yerim ben onu
Atsana bir fotoğrafını göreyim.

   Alican:
Birazdan görüceksin zaten Barbaros.

Hayatım:
Olsun yavrum sen at özledim
güzelimi.

   Alican:
Tamam bekle.

Nasıl da gülüyo yüzü baksana

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nasıl da gülüyo yüzü baksana.


Hayatım:
Babasının bitanesi o
Çabuk gelin.
Özledim ikinizi de.

     Alican:
Hazırlanalım, geliyoruz.

Hayatım:
Sevgilim bu arada,
Gelenlerin arasında Sergen'de var.
[Görüldü.]
Bizimkilerin peşine o da takılmış.

   Alican:
Tamam
Sıkıntı değil.

Hayatım:
Seni seviyorum.

  Alican:
Bende seni seviyorum.


-
Alicandan:

Anlamadığım, tuhaf sesler çıkararak neşeli bir şekilde gülen kızıma baktım. Bu hâli beni de gülümsetirken yanağına sıkı bir öpücük kondurdum. Henüz birkaç aylık olmasına rağmen her babasının yanına gideceğini anlayınca sevinç gösterileri yapıyordu. Aslında bu hâli beni anımsatıyor olabilirdi. Üzerine beyaz renkli bluzunu geçirmemin ardından köşede duran minik converseleri aldım.
Moda konusunda babaları gibi olmalıydı.
Kızımla konuşurken bir yandan da ayakkabılarını giydiriyordum.

Aklım her ne kadar Barbaros'un son mesajına takılmış olsa da bunu kendime yansıtmamaya çalışıyordum.
Üstelik orada olacak tek kişi Sergen değildi, büyük ihtimalle Sefalarda orada olmalıydı.
Moralimi bozup günümü daha fazla mahvetmemeliydim.

Buğlem'i giydirmemin ardından kucağıma aldım. İkimizde çift gibi giyinmiştik aslında. Benim üzerimde salaş ince kumaş bir gömlek varken, altında da onun gibi bir kot vardı. Gerçekten uyumlu görünüyorduk.

Telefonumu, cüzdanımı cebime attıktan sonra masanın üzerinde ki araba anahtarını alıp evden çıktım. Buğlem güneşi görmesiyle sevinçle çığlık atıp ellerini sallamaya başlamıştı. Dışarıyı, özellikle güneşli havaları seviyordu. Yanağına bir öpücük kondurarak arabanın arka kapısını açtım. Bebek arabasına oturtup kemerini bağlarken bana hâlâ gülerek bakıyordu.

Kızımızın bu kadar güler yüzlü ve enerjik olması her zaman bizi de, iş hayatımızı da motive etmişti. Arka koltuğu kapatıp şöför koltuğuna geçtiğimde telefonumdan açtığım şarkıyı arabaya bağladım. Arabayı çalıştırmadan önce torpidoyu açıp güneş gözlüğümü aldım. Hava bir hayli güneşliydi.

Yolculuğun devamında araba da sadece benim ve kızımın sesleri duyuluyordu. "Küçük kurbağa, küçük kurbağa! Kuyruğun nerede!"
Ben şarkıya eşlik ederken, Buğlem sadece gülerek yapabildiğince el çırpıyordu. İçinden kendisinin de şarkıyı söylemek istediğini anlayabiliyordum. "Kuyruğum yok, kuyruğum yok! Yüzerim derede!"

-
Barbaros'un restorantının önüne gelmemizle arabadan indim. Arka kapıyı açarak heyecanla etrafa bakınan kızımın kemerini çözdüm. Babasını dışarıda görmeyi bekliyordu fakat Barbaros büyük ihtimal ile içeride bir masada Sefa'lar ile beraberdi.

Arabayı kilitleyip, kucağımda ki kızımla restoranta ilerlemeye başladım. Sergen'i görmemle tüm keyfimin kaçacağını biliyordum ama her zaman ki gibi umursamayacaktım dediklerini.

Restoranta girmemizle gözlerim geniş mekanın içinfe gezinirken aradığım silüetleri bulmaya çalışıyordum. "Alican! Burdayız sevgilim!" Tanıdık sesi duymam ile yüzüme bir gülümseme kondu. Kenarda ki masalarda oturan Barbaros'ları görmüştüm. Buğlem babasını görmesinin sevinciyle gülerek çığlıklar atarken beni satarak çoktan babasına kollarını uzatmıştı. Barbaros, Buğlem'i kucağına alarak yanağına bir öpücük kondururken benim gelmemle Sefalarda ayaklanmıştı. Sefa ile kısa sarılışımın ardından hemen yanında ki Sergenle göz göze geldim.

O da diğerleri gibi oturduğu kanepeden ayağa kalkmıştı. Yüzünde hiç bir zaman değişmeyen gülüşüyle elini bana uzattı.

"Görmeyeli uzun zaman oldu Alican."


.....................................
Herkese merhaba!
Okunmayacağını bile bile bir yola çıktım.
Umarım beğenirsiniz.🌺

you and me |Alican Sabunsoy x Barbaros Yoloğlu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin