15: Yeşil Halı

5 1 0
                                    

"Tekrar soruyorum," Namjoon, çatık kaşlarıyla karşısındakilere ürpertici bir hava verirken, konuşmaya devam etmeden önce içinden sabır çekerek gözlerini kapattı. "Kimsiniz siz ?"

Jin ve Jimin onun bu kadar ciddi olduğunu ilk defa görüyordu, Jeongguk sadece bir kere şahit olsa da yine şaşırmıştı hafiften. Taehyung'un zaten abisi gibi bir şeydi.

Jeongguk ellerini saldırıya hazır bir pozisyonda tutmuş, bazı hareketler yapmıştı. Jimin yıldızlarını çıkardığında ona dönmüştü. Herkes onun su bükmesini bekliyordu kan değil.

Kendini sakin tutup, karşısındakileri bir süre sonra sadece bakışlarıyla kendi kuklası ettiğinde Jimin ve Taehyung haeiç diğerleri ondan bayağı tırsmış, hafifçe uzaklaşmışlardı. Bu güç bir yere kadar Jimin'e de çok korkutucu gelebiliyordu.

Taehyung sakince Namjoon'a ulaşıp bir şeyler fısıldamıştı. Namjoon'un gözleri büyürken, şaşkınca Taehyung'a bakmış, Taehyung da onu onaylamak için kafasını olumluca sallamıştı. Jin ikisini de kısık gözlerle izliyorken, yakalanan adamların birinden ses duydular.

Taehyung uzaklaşırken, Jeongguk onu gözlüyordu.

Adının Hoseok olduğunu söyleyen genç ve yanındaki yüzü maskeli hiç konuşmayan çocuk ona bir canavarmış gibi baktılar. Zaten su bükücü görmeleri çok beklendik bir durum değilken, kan büken bir su bükücü olmasını beklemiyorlardı gibi.

"A-adım Jung Hoseok. Bu da hyung-nim, Min Yoongi. Siz Ateş topluluğu sarayının yıkınyılı döküntülü enkazının üstündeki kanyonda geçerken hyung-nim bunu hissetti. Aranızda onun tanıdığ-"

"Onun avukatı falan mısın ?" Diye hiddetle sözünü kesmişti Jimin.

Onları uzaktan izledikleri yetmiyor gibi masum masum karşısında konuşması sinirini bozmuştu. Böyle konuşursa dövemezdi ki. Makrakasından geçirmesi gerekirdi.

"Hayır, avukatı değilim. Hyung-nim, o konuşamıyor. Sesi yok." Hoseok kelimeleri zar zor çıkarıyordu ağzından.

Jimin, Hoseok'un 'Yoongi' diye tanıttığı kişiye Jeongguk'a ithafen işaret yapmıştı. Jeongguk onaylayıp gösterdiği kişinin kanını bükerek yüzünü göstermesini sağlamıştı.

"Şimdi sen sus" işaret parmağını uzatarak uyardı Seokjin.

Jimin birkaç adımda Yoongi'nin önünde durmuş, çömelmişti. Gözleri kesiştiğinde üzerine bir ranıdıklık çökmüştü. Yoongi tanıdık yüz görmenin şokunu gözlerini neredeyse fark edilemeyecek kasar hafif büyülterek göstermişti. Ancak o ne kadar hatırlasa da; karşısında çömelen kişi hiçbir şey hatırlamıyordu.

"İşaret dili biliyor musun ? Evet için bir, hayır için daha fazla göz kırp."

Yoongi bir kere göz kırptığında, Jimin işaret verdi.

"Onu sal Gguk." Namjoon, Jeongguk'a seslendi. O da kan hükmünü Yoongi'den çekmişti. Artık tamamen diğerine odaklıydı.

"Söyle bakalım, kimi tanıyorsun aramızdan ?" Jin ele aldı.

Eh, Yoongi konuşamıyor demişlerdi, duyamıyor değil.

Elleri hızla hareket ederken, Jimin anladığı an tercüme etmişti.

"Şuan burada değil diyor. Az önce buradaydı ama şuan beni görmeye hazır hissetmiyor olabilir."

"Taehyung ile aranda ne var ?"

Bu sitemli, meraklı, düşüncelere dalmış ses, Jeongguk'tan çıkmıştı. Jimin'den bir süre yanıt gelmemişti, e haliyle elleriyle yapıyordu ve bir cümle kurması uzun sürüyordu.

Custodiae 🌊 🔥✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin