Yeni bir fice başlıyorumm
Aklımdaki konu falan çok fazla iyi ama birde bunu buraya yazıp dökebilmek var işte sıkıntı olan kısım orası sanırsam
umarım hayal ettiğim gibi yazabilmeyi başarabilirim
( biraz two worldü andırabilir. Ama sadece andırabilir sanırsam benziyor bir tık ama aynı değil haberiniz ola) 🫡--
08:46
(çalan telefon sesi)Yastığımın altında susmak bilmeyen telefonum sayesinde hiç sonu olmayan günüme tekrardan başlıyorduk. Sabah sabah kim arıyordu öyle?
Mesaim bile saat 12:00da başlıyordu.
Daha fazla düşünmeden yastığımın altındaki telefona uzandım ve uzandığım yerden kalktım.
Ekrana bakınca Başkan Joo-won arıyordu.
Hassiktir-
Dün tasarlamam gereken birkaç karakter ve hikaye konusu yazacağım aklımdan çıkmıştı." Hey Jisung! Dinliyor musun beni lan sen bak senin aklını çıkartırım olum delirtme beni"
Üzgünüm başkanım aklımdan çıkmış dün mesaiye kaldım çok fazla turist var adada biliyorsunuz
" Senin turistin varsa benimde okuyucum var.
Beyefendiye bak kafasına göre iş yapıyor.
Aynı anda iki işi birden yapamayacaksan neden girdin lan o zaman "Ama başkanım biliyorsunuzki-
" Bana ah vah etme şimdi. Bak bugün en geç saat 20:00da elime ulaşmaşsa o çizimler ve konu seni cidden yontarım. Bu 1 değil 2 değil cidden bizimde bir sınırımız var "
Biliyorum başkanım tekrardan çok çok özür dilerim bugün halledeceğim lütfen hatamı görmezden gelin
" İyi bak bu son ha vallahi sonradan acımam hadi şimdimi başlarsın ne edersin bilmiyorum ama acele et "
(kapanır)Ahh sabah sabah açılacak dert miydi bu da be ya.
Yapacak tonla işim yokmuş gibi bu da geldi başıma çullandı.
Neyse en azından erken kalktık bu da birşey.--
Oturduğu yerden kalkıp ilk lavaboya gidip elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa doğru yöneldi ve buzdolabının kapağını açtı.
--Ugh yenidenmi boş içi.
Hay sıçayım ya bugün ustam para vermezse boku yedik bir şekil doldurmamız gerek bu buzdolabını. bu şekilde hayat ilerlemez jisunng.
Ah, en azından bahçede incir ağacı var 2 tane incir kopartıp yersem bana yeterde artar bile.--
İncirleri yedikten sonra kağıdı ve kalemlerini alarak dışarı çıkar ve adada en sevdiği yerlerden biri olan. Az ağaçlardan oluşan bir ormana doğru yavaş adımlar atar. Jisungun hayal gücü o kadar genişti ki, cidden hayal dünyası bu kadar geniş olmasaydı ve kitap okumasaydı sanırım bu hayata hiçbir şekilde tutunamazdı. Heleki annesi. Annesinin ölümü ona çok ağır basmıştı, en azından genç yaşlarındayken ölmüştü belkide daha yakın tarihte olsaydı psikolojisi cidden yerle bir olabilirdi.
Oh! birde babası var-
Aslında "baba" diye adlandırılıyorsa.
Oğlu anne kokusu özlerken o yaraya tuz basmayı çözüm olarak görmüştü. Kaçmıştı. Keşke hayattaki kötülüklerden ve engellerden bu kadar kolay kaçabilseydik değil mi?
En azından Jisung genç yaşlarında olgun ve azimli bir kişiliğe sahipti. Çokça da yetenekliydi, bundan bahsetmiyorum bile hatta--
Mm bu kokuyu çok fazla seviyorum.
Toprak ve yeşilliklerinden birleşiminden kokan o olağanüstü koku.
Cidden nefes aldığını hissettiriyordu sana