Cem Yenel - Seni o gökyüzüne ben koydum
...
Üzerimi değiştirip pijamalarımı giydikten sonra lambayı kapatmadan yatağıma yerleştim. Kulaklık takmayıp müzik listemi açtıktan sonra telefonu yanıma bırakıp uyumaya çalıştım. Ses ve ışık olduğunda uyumak o kadar da zor olmuyordu.
Telefonuma düşen bildirimle birlikte göz devirip kimin yazdığına bakmak için yerimden doğruldum.
Operatörün mesajıyla bakışırken sinir krizi geçirmemek için derin nefesler alıp sakin kalmaya çalışıyordum. Gecenin bu saatinde bana ne yeni tarifeden yahu! Üstelik daha pahalı ve avantajı olmayan bir teklifti!
Telefonu yeniden yanıma bırakmadan önce her ihtimale karşı sessize aldım. Uykumu almayınca çekilmez biri oluyordum.
Aklıma düşen görüntülerle karnım gıdıklanırken yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu, hatta bu gülümseme yanaklarımı ağırtacak türden bir gülümsemeydi.
Acaba Atlas'ta böyle çok fazla düşünüp benim gibi heyecan yapıyor mudur?
Bunları düşünmemek için anatomi kitabının sayfalarını gözümün önüne getirdim. Şu sıralar ders çalışmayı fazlasıyla bırakmıştım. Bölümdeki en yüksek notlara sahip öğrencilerden biri olmamın sebebi uyku problemimdi.
Geceleri uyuyamayınca ders çalışmaktan başka yapabilecek bir şey bulamıyor insan. Mecburen kafam kadar kalınlığa sahip kitapları alıp masama oturuyordum. Bazen sabaha kadar bazen de yorgunluktan uyuyakalana kadar çalışırdım.
Ülkemi şimdiden özlemiştim. Ben son aylarda evimden çok uzaklaşmıştım yahu! Bir Atlas'la kalıyordum, bir karargahta, bir yurt dışında.. Ne olacaktı benim sonum?
Ayrıca şu ilaç işi yüzünden başıma bela açılması an meselesiydi. Nasıl benden şüphelenmişlerdi ki? Kendi halinde takılan bir öğrenciydim. Hatta gereğinden fazla ders çalışıp kimsenin ilgisini çekmemek için üniversite ortamından soyutlamıştım kendimi.
Acaba böyle yaparak daha fazla ilgi mi çekmiştim? Zaten bu yaptıklarım hep burs içindi. Fazla başarı, fazla burs. Hepsinin bursu kendine anca yeterken ben ev almıştım, üstelik yeni bir ev içinde yeterince çok para toplamıştım.
Aferin Ayliz, burs gelince kaynağını da merak etmedin. Başına iş açtın. Kimliğini açık etmek istemeyen bir şirketten oldukça dolgun bir burs alıyordum. Diğer aldığım iki bursun birkaç katı kadar para veren bu şirketi hiç öğrenememiştim.
O şirket Saruhan'ın şirketiydi değil mi? Bana para verip yaptığım o ilacı daha kolay koşullarda üretmemi istediler. Her yaptığımdan haberdardılar..
Sanırım bu konuyu çok fazla açmadan Atlas'a anlatmalıydım.
...
Uyandığımda biraz geç kaldığımı fark edip hızlıca yerimden kalmıştım, bu sırada çalan gürültülü şarkıyı kapatıp kendi kendime yüksek notaya saydırdım.
Yanan lambayı da kapatıp, perdeleri açıp pencereyi araladım. Güneş yüzüme vurmuyordu çünkü odamın önü betonla kapalıydı..
Bavulumdaki kıyafetlere göz attıktan sonra havalar çok sıcak olduğu için dün giydiğimin aksine pantolon yerine kot bir şort giyindim. Üstüne de siyah bir tişört giyip saçımı topladım. Bacaklarımda fazla iz olmadığı için şort giyerken rahattım.
En başta sürekli uzun şeyler giyip, uzun giyinmediğimde de makyajla bacaklarımdaki izleri kapatıyordum.
Giyindiğim köşeden çıkıp telefonumu da cebime attıktan sonra odamdan çıktım. Bugün burada kalacak olan kişi bendim. Muhtemelen tüm gün kıçımın üzerinde oturacaktım. Gerçi dün gelen hastalarla ilgilenmem gerekiyordu, boş durmayı sevmediğim için bu duruma sevindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Yangını
Teen FictionGüzel adamlar güzel severdi. ~ "Ruhumun yangını, en güzel yangınım. Bir kere göreyim yüzünü.." Bana en güzel yangınım diyordu, en acı yangınım oydu. Kendimi sıktım ağlamamak için. Kalp atışlarım kaburgamı incitti. Ben ağlamadım ama ruhum ağladı, h...