Dirhan'dan
"Üşüdüğünü söyleyince panik oldum. Benim de üstüm ıslak olduğu için gömleyimi çıkarıp üzerine örtemiyordum. Daha fazla üşürdü...
"Küçükken anneme "Portakalların neden kabukları var anne?" Diye sorduğumda "Üşümesinler diye" derdi hep. Şimdi portakal üşüyor, ve ben onu ısıtamıyorum bile!..
"Hani üşüme diyeydi kabukların? Şimdi neden üşüyorsun? Neden ısıtamıyorum seni?"
"Bakınırken, kenepenin üzerinde duran bir battaniye ilişti gözlerime hemen elimi uzatıp aldım ve üzerine örttüm. Sarıp sarmaladım onu .Ambulansı arayıp adresi verdim zaman kaybetmeden...
"Dayan lütfen bak ambulans yolda. Bırakma kendini. B- Beni yalvarıyorum sana n'olusun herkes gitti. Babam, kardeşim dediğim insan. Gittiler Nil. Ardına bilebakmadan. Baksalar gidemezlerdi belki. Sen gitme gücüm kalmadı atık benim duy beni! Biriniz de duyun beni! Bu sever toplayamam dökülen parçalarımı!"
"Saçlarını yüzünü okşarken siren sesleri duyuldu. Kucağıma alıp dışarıya çıktım. Bizi görünce sedyeyi indirdiler nazikçe üzerine yatırdım. İçeriye doğru ittirdiler kapları kapatmadan arkasına onun yanına bindim. Kaplar kapanınca hızla hastahaneye yol adık...
...."Hastahaneye geldiğimizde koşan hemşirelerden biri Nergis teyzeydi. Görür Görmez "Nil! Kızım!" diye haykırarak asfalta çöktü kaldı zavallı kadın. Görevliler onu içeri götürülürken Nergis teyzenin yanına gitmek zorunda kaldım o an...
"Nergis teyze B- ben özür dilerim" gözleri yaşlı bana baktı...
"Ne oldu kızıma? Benim kızımı bu hale kim soktu? !Sen neredeydin?! Neden korumadın onu?! Cevap ver bana?!"
"Ben silah sesini duyar duymaz koştum ona. Elimde olda önüne geçer ben vurulurdum ama çok geçti"
"Kim yaptı?!"
"Bilmiyorum Nergis teyze biri mi yaptı?, kaza mı oldu? Hiçbirşey bilmiyorum hadi kalk yanına gidelim" elinden tutup Nergis teyzenin kalkmasına yardım ettim...
...."Ameliyata almışlardı bile biz içeri koştuğumuzda şimdi Ben, Faruk amca, Ada, annem kızkardeşim Dila hepmiz koridorda ameliyatın bitmesini bekliyorduk. Diğerleri sandalyelerde otururlarken ben saatin olduğu duvarın tam karşısındaki duvara yaslanmış gözlerim saate kilitli öylece duruyordum...
"En Güzel anlarda su gibi aktığı için küfürler ettiğim zaman, şimdi akmak bilmiyor. Babamla kâğıttan gemi yürütürken, geçen, zamana çocuk yaşta içimden küfür ettiğim gibi ettim...
"Nil'in yanında hızla geçen zamanlarıma ederken, sonra kahve içerken, bugün o kısacık sarılmamızda,Sinan'la kavga ettiğimizde başımı dizine koyduğu anki zamana, abulansı aramasın diye tuttuğum bileğinde geçen saniyelere, hastahanede
"Senözel değilsin" dediğinde ki o özür çabalarında akan zaman, şimdi durdu! Bana inat yapıyor! Akınca ayrı, şimdi şuan durunda apayrı acı çektiğimi biliyor!..
"Ne peki bu bendeki? Aşk mı? Yoksa alışkanlık mı? Alışmaya mı denir aşk? Aşkı bilmiyor değilim ama bu aşk mı? Bilemedim. Bize anlatılan mı?, Yoksa benim hissetiklerim mi?"
"Ya onu da kayberdesem?" Ben kendime sürekli bu soruyu sorup sorum durdum hep. Hayatıma sırf bu deli korkum yüzünden kimseyi almadım ben. Ne bir sevgili, ne de yeni aradaş. Denedim hatta bu korkumu yenmek için...
"Bundan bir buçuk sene önceydi. O anlar doldu hafızama bir anda...
"Odamda uzanmış kulağımda kulaklık şarkı dinliyordum. Aniden biri gelip manevrayla kulaklığımı çekip aldı. Dila'ydı bunu yapan...