•13• HAİN

2 0 0
                                    

"Hadi! Özgeee! Geç kaldık! "

"Hmm? "

"Kahvaltı diyorum kahvaltı! Uyan artık! "

Deprem olurmuşcasına sarsılmamla gözlerimi açtım. Karşımda telaşlı bir şekilde neredeyse kaçacak gibi duran Zeynep'i görmeyi beklemiyordum tabii.

"Hmm? "

Bu kez sırtımdan tutup beni doğrulttu.

"Ben gideceğim, tek başına gelmek zorunda kalacaksın! Kalk artık! "

Tek başına kısmını duyar duymaz gözlerim tamamen açıldı. Korkunç bir kelime. Ben daha esneyemeden Zeynep benim ayakkabılarımı giydirdi ve kaldırdı.

"Kusura bakma. Bugün giyinmeden ineceksin. "

Kollarımdan sürüklenerek odadan çıktık. Yol üzerinde çeşmeden yüzüme su çarpmış olsa da uykum açılmamıştı. Savunmasız bedenimi hızla ve panikle yemek salonuna çekiştiren Zeynep'e uyanınca gülmeyi bir kenara yazdım ve gözlerimi açmayı reddettim.

Masaya oturmuştuk. Zeynep bana yemek getirmiş olsa da ben masada uyumaya devam etmeyi daha mantıklı bulmuştum. Yan masadan bir kaç gülme sesi ve ardından bir muhabbet duydum. Rüya görüyormuşum da arka plan müziği duyuyormuşum gibiydi.

"Barbaros, hemen başlattın mı? "

"Yok lan, durumuna baktım. Sonra biraz da torba yumruklattırdım. "

"Neden böyle o zaman? Hahahahha. "

"Gecenin ikisine kadar çalışsan sende öyle olursun. "

"Ben? "

"Tabi."

"Öyle olmayacağımı ikimiz de biliyoruz ama neyse. "

"Hahahahah."

"Hahahahah."

Ve bir kaç gülme sesi daha. Ardından uykum ağırlaşmış olacak ki sesler silindi.

Neredeyim böyle?

İlerledim. Sonunda bir uçurum olduğunu iki adım ötemde duran boşluktan anlamıştım.

"Ben yapmadım! Ben hain değilim! "

Diye haykırdım boşluğa. Arkamdan gelen kadının sesi buz gibiydi.

"Sen bir hainsin, anla artık! "

Beklemediğim bir anda arkamdaki el beni öylece boşluğa itti. Önce küçük bir çığlık kaçtı dudaklarımdan. Sonra vücudumu saran soğuk rüzgar midemi bulandırdı. Kalbim atmayı bıraktı ve ciğerlerim durdu.

Bu senaryo çok basitti. Bir kuş yavrusunun uçurumdan düşen bedeni gibi, savrularak kaskatı kesilmiş vücudum, yolculuğunun en sonunda paramparça olmak üzere betondan daha sert yere çakılacak ve ruhum bütün acıyı dayanılmaz bir halde hissettikden sonra çığlık çığlığa bedenimden kaçan ruhum sessizce oradan ayrılacaktı.

Gözlerimi kapattım ve korkumu en aza indirmek için bütün ses tellerimi yırtarcasına çığlık attım. Sesim çıkmıyordu.

En sonunda zemini gördüm, anında mesafeyi sıfırlamıştım. Kaçınılmaz son gerçekleşeceği anda, çakılmama saliseler kala irkilerek gözlerimi açtım.

Biraz terlemiştim. Refleks olarak masadan aniden kaldırdığım yüzüme korkuyla bakan Zeynep ne olduğunu sordu. Hâlâ kahvaltı zamanıydı.

"Rüya, daha doğrusu kâbus gördüm. "

𝔌𝕍𝕊𝕀̇℀     (🅺🅰🅟🆂) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin