19.Bölüm

608 59 10
                                    

İyi Okumalar..

Menefer

Ağlayan bebek sesiyle gözlerimi aralamıştım. Tavanda gezininen bakışlarım ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Tekrardan yükselen çığlık sesi ve bebek sesiyle yerimden hızla doğrulmuştum.
Bakışlarım kapıma dönerken zeminde olan kanlar dikkatimi çekmişti.
Gözlerim korkuyla açılırken nefeslerim sıklaşmıştı.
Üzerimdeki örtüyü attıktan sonra koşarak kapıya gitmiştim.
Kapıyı açtığımda uzun bir koridor karşıma çıkmıştı.
Koridorun sonunda ki ışık gözlerimi alırken ellerimi gözüme siper etmiştim.
Parmaklarımın arasından bakarak ilerlediğim koridor bitmek bilmiyordu. Tekrardan gelen çığlık ve bebek ağlama sesiyle koşmaya başlamıştım.
Gözlerim ışıktan göremez olduğu anda bir odada kendimi bulmuştum. Sesleri takip ettiğimde kendimi saraydan dışarı çıkarken bulmuştum.
Burnuma dolan kan kokusuyla midem bulanırken önümde bulunan vahşetle ellerim ağzıma kapanmıştı.
Her tarafta gördüğüm kanlar insan parçalarıyla sanki kıyamet günü gelmişti.
İnsan kafalarından yapılmış yolun ortasında yürürken gözlerimden dökülen yaşları tutamıyordum.
Yolun sonunda insan cesetlerinden oluşan koca bir dağ ile karşılaşmıştım.
İnsan bedenlerinden yükselen dağın üzerinde kargalar ve leş yiyenler uçuyordu. Tekrardan yükselen bebek sesiyle bakışlarım dağın tepesinde olan bebeği buldu. İnsan cesetlerinin üzerine basarak tırmanmaya başladım.
Hedefim sadece ağlayan bebeğe ulaşmaktı. Ellerim ayaklarım tüm bedenim kan içerisinde kalırken nihayet zirveye ulaşmıştım.
Kendimi yukarı çektiğim anda etraf tekrar değişmişti.
Dizlerimin üzerinde yerde dururken üzerimdeki gölgeyle başımı kaldırmıştım.
Simsiyah bir cübbe içinde olan uzun boylu birisi yanıma gelirken korkudan hareket edememiştim.
Yaklaştıkça yüzündeki maskesi belirginleşiyordu. Yüzünü kaplamış olan çakal görüntüsü onu ürkütücü kılıyordu.
O an aklımdan geçen tek bir şey vardı.

Anubis...

"Sana iki haber gönderdiler." duyduğum ses çok farklı ve bir insana ait olmayacak kadar garipti.

"Senin ilk sınavın en sevdiklerin. İkinci sınavın kaybettiklerin." ellerinde büyük bir ışıltı olurken ellerinin arasındaki çıplak bebeği kollarıma uzatmıştı.

"O senin en büyük sınavın." sözlerini bebeğe bakarak sarf ettikten sonra yok olmuştu.

Kollarımın arasında duran bebeğe bakarken büyük bir huzur dolmuştu içim. Simsiyah saçları bembeyaz teni uzun kirpikleriyle çok güzel bir erkek bebekti.
Uykudan açtığı gözleriyle bana baktıktan sonra dişsiz minik ağzında kocaman bir gülümseme oluşmuştu.

"Anne..." bebeğin dudaklarından dökülen cümleyle bir yerden çekilir gibi olmuştum.

"Menefer uyan!" duyduğum yüksek sesle korkarak uyanırken etrafıma bakmıştım.

"Bebeğim nerede!?" yerimden kalkarken çırpınarak sağa sola bakıyordum.
Başımı sıkıca tutan eller beni kendisine çevirirken gözlerimi kendinde tutmak için büyük çaba sarf ediyordu.

"Buradasınız ikinizde buradasınız. Hisset!" elimi karnıma koyarken derin nefesler eşiğinde bakışlarımı karnıma indirmiştim.

Çıkıntılı karnımı gördükten sonra ağlamaya başlamıştım bağıra bağıra.
Thutmosis'in göğüsüne sığınırken beni sımsıkı sarmıştı.

"Geçti Menefer geçti güzel karım." yatıştırıcı sesi benimle konuşurken ne kadar süre geçmişti bilmiyordum.
Zaman kavramını kaybederken elleri başımı kavrayıp uzaklaştırmıştı kendinden.

"Ne gördün bu kadar seni harap edecek?" başımı iki yana sallarken konuşmak istemiyordum.

"Geçti güzelim anlatmak istemezsen anlarım seni ama kendini toparla hadi. Sağlığına zarar vereceksin." Başımın üzerinden öperken yine sımsıkı sarılmıştı.

Çöl ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin