"Leydim" Cecila uyumaya devam eden leydisine doğru eğilip hafifçe fısıldadı. Uyandırılmaktan nefret ederdi. Özel bir gün değilse ya da yapacak bir işi yoksa asla odasına girilmezdi lakin kimi dinleyeceğini bilememişti genç kadın. Sabah kahvaltı es geçilmiş öğlen olmuş ikindiye doğru ilerlemekteydiler. Cecila Lord McNeili vaktiyle uyanmış ortalıkta gezinirken gördüğünde korkudan hanımından izinsiz kahvaltıyı söylemişti. Lakin kale hanımı ortalıkta olmadığından çalışanlar da günü savsaklamışlardı. Belirli aralıklarla limana inip kaleye geri gelip ana salonda önündeki sandıkla oturmakta olan Lord McNeil ise sonunda gürlemişti ki Cecila Lord McLeoddan yahut Connor McAodha dan böyle bir bağırış duymadığından korkmaya başlamıştı. "Nerede bu kalenin hanımı! " Genç kadın silkelenip doğruldu. Sesi de kendi gibi heybetliydi. Oysa ki dün gece pek hoş vakit geçirdikleri tüm kalede konuşulmaktaydı. Cecila leydisinin dün gecenin izlerini taşıdığı geceliğine ve yorgun haline iç geçirerek baktı. Ne olurdu uyusaydı? Pekala abartmıştı ama o Leydi Moiredi. Zaten son bir haftadır fazlasıyla yorgun, mucize ile gelen babasıyla vakit geçirmek için çokça uykusuzdu.
"Leydim"
Moire tek gözünü açıp Cecilaya baktı. "Ne çabuk sabah oldu... "
"Leydim sanırım ikindiye geliyoruz"
"Ne! " Moire hızla doğruldu ve ardından acıyla inledi. "İkindi mi? " Tanrım çok acımıştı canı. Kendini yatağın ucuna sürükleyip bükülerek bacaklarına bastırdı. "Beni neden uyandırmadınız? "
"Çok yorgun görünüyordunuz leydim. Birde" Cecila gidip yüz yıkama tasını getirdi. "İstemezsiniz diye düşündüm"
"Evet istemiyorum... " Moire yüzünü ıslatıp iç geçirdi. "Lakin aşağıda annemin kahvaltı ya da yemek hazır ettirdiğini de düşünmüyorum. Bundan sonra kaldır Cecila"
"Emredersiniz hanımım. Lord McNeil ana salonda sizi bekliyor. "
Moire ayağa kalkıp yanan canıyla birkaç adım attı ve durdu. "Gelsin buraya"
"Sizin inmenizi söylüyor leydim dahası... " Cecila kadının üzerinden geceliği sıyırıp havluyla bacaklarını temizlemeye koyuldu. Pek rahatsız görünüyordu. Gözlerini havaya dikip dağınık kızıl saçlarına uyumaktan şişen yüzü gözüne baktı. "Aşağıda gürlemekte"
"Gürlemekte... " Moire kaşlarını kaldırdı. Yardımcısı çamaşırını ve iç gömleğini giydirip askılı beyaz, fırfırlı saten iç elbiseyi geçirdi ve İç ceplerini beline bağladıktan sonra yarım kollu açık mavi kaftanını giymesine yardımcı oldu. Taranan saçlarını ardından toplayıp hazırlıklarını bitirmişken kapı çalınıp içeri bir başka kadın girdi. Moire henüz çalışanlar ile tanışmamıştı.
"Lord McNeil neden aşağı inmediğinizi soruyor leydim"
"Beni görmek için pek sabırsızlanıyorduysa gelip kendi ıyandırsaydı öyleyse" Moire kaş çattı ve rahatsızlık duyarak kalkıp Cecilaya tutundu. Yürümek istemiyordu. "Geliyorum" Dedi kadına ve Cecilaya döndü. "Pek iyi değilim Cecila... Sence bu normal mi? "
"Biraz rahatsız olmanız normal" Genç kadın gözlerini kırpıştırdı.
"Biraz... " Moire azın ötesine geçmiş lağzımlıktadahi doğrandığını hissetmişti. Genç kız kafa sallayarak yardımcısına tutunup aksak adımlarla salona inmeye koyuldu.
Caelan beklemişti... Beklemişti... Beklemişti... Kahvaltıyı mazur görmüş öğlene dek uyumasına müsaade etmişti lakin akşam olmuş hala kıpırtı yoktu. Çalışanlarınkadınmış gibi herşeyi ona sormalarından çok sıkılmıştı ve evlilik adetlerinin sonuncusu gelin hediyesi için kendi payına düşen işleri aksatarak tüm gün kaleye gidip gelmişti. Esasen gelin hediyesi olarak bir yükümlülüğü olduğunu düşünmemişti lakin dün gece Moirein masumiyeti bunu gerekli hale getirmiş görünüyordu. Caelan dudaklarını ıslatıp gözlerini kapatarak kadının ona hissettirdiklerini hazır olmasına rağmen ne denli uğraş verdiğini düşünüp irkilerek sağa sola bakındı. İyice hayvan bir adam olmuştu. Moire yardımcısının kolunda kapıda belirip yorgun şiş suratı ile kendisine geldiğinde Caelan bariz zorlanan yürüyüşünün ona hissettirdiği aidiyetten hala keyif almaktaydı. Genç adam düşüncelerinin duyulacak kadar yükselebileceğinden korkarak boğazını temizleyip kadının hafif bir tebessüm ile yanına gelmesini bekledi ve yanındaki zigonun üzerinde duran beyaz başörtüsü ve ufak sandığa göz ucuyla baktı. Azsonra yüzünün alacağı şekli görmek dileğindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Ficción histórica.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...