seni karşıma alabilirim. gözlerinin içine bakarak çok güzel olduğunu söyleyebilirim. ama henüz yapmıyorum. yerimde bekliyorum. uzaktan seni izliyorum. sen kraliyet masasında oturuyorsun. sessizsin. herhangi birisiyle konuşmuyorsun. ve seni izlediğimi fark ediyorsun. birkaç kere göz göze geliyoruz. ve neredeyse hepsinde gözlerini kaçırıyorsun.
"şuradaki adam kim?" diyorsun. ağzını okumak çok kolay. sonra ise dediklerini anlamayayım diye kafanı iyice çeviriyorsun. dirseğini masaya koyup işaret parmağın ile turuncu saçlarını karıştırıyorsun. yanındaki her kimse beni iyi tanıttığına eminim.
"lord choi soobin. deniz kuvvetlerinde komutan. kraliyet ailesine çok yardımı dokundu." diyor hizmetkâr kang taehyun. her zaman prensin yanındadır. onu bir an olsun yalnız bırakmaz.
"komutan mı? çok genç duruyor." beomgyu şaşırmış bir şekilde konuşuyor. önüne dönüyor. komutana kısa bir bakış atıyor. komutan o sırada bir kızla konuşuyor. kadın her ne dediyse komutanın gözleri kısılarak gülümsemesine sebep oluyor.
"yoksa onu beğendin mi?" taehyun dük ile dalga geçiyor. dük gözlerini deviriyor. "hayır sadece bu yaşta komutan olması tuhaf. torpil falan mı yoksa?"
"babası da askeride çalışıyordu. o öldükten sonra komutan olarak seçildi. iyi eğitilmiş."
beomgyu sessizleşiyor. ve önüne dönüyor. gözlerini soobin'e yaklaştığı an fark ediliyor. soobin hızlıca dönüp ona bakıyor. sadece beomgyu düşündü. o kömürsü gözler nelere sebep olabilir? bir yangın? sel? kalp krizi? başka herhangi bir felaket?
beomgyu kalbinin çok hızlı attığının farkında. ama o belli etmemekte ustadır. gözlerini başka bir yöne çeviriyor. soobin'den bambaşka bir yere. fakat bir yanı, bakmak için can atıyor. ona bakmalısın! gözleri senin üzerinde!
"izninizle." beomgyu yerinden kalkıyor. onunla beraber korumaları geliyor ama beomgyu onlara dönüp yalnız kalmak istediğini söylüyor. sonunda tuvalete doğru yürüyor. bu tür balolardan hoşlanmaz. bir yıl sonra kendi evlilik balosu olacaktı. zaman o kadar hızlı geçmişti ki, beomgyu dehşete düşüyordu.
sakince yürümeye çalıştı. tuvaletler bir kişilikti. kraliyet ailesine özel bir tuvaletti. korumalar olmadan bir tuvalete bile gidememesi yazıktı. elini yüzünü yıkadı. makyajının akması veya da bozulması onun umurunda değildi.
beomgyu kapıdan çıkarken birden birisiyle burun buruna geldi. komutan. choi soobin.
"oh, matmazel. dikkatli olun." sözleri çıkıyor ağzından. beomgyu kalakaldı. bildiğin ayakta dikilmişti. karşısındaki yakışıklı erkek kaşlarını çattı. "iyi misiniz? beni duyuyor musunuz?"
"ah, evet." diyor beomgyu çekilip soobin'in tuvalete girmesine izin veriyor. nedendir bilmez, suratı kıpkırmızı oluyor. "kokusu güzeldi." diye mırıldanıyor. oturduğu masaya doğru yürüyor. sadece sakin kalmaya çalışıyor. farklı şeylere ve hislere odaklanmaya çalışıyor.
ve o geldi. önünden geçip masasına oturdu. yanındaki koca adamların yanında hiç sırıtmıyordu. hatta birkaçından uzundu bile. beomgyu ne sohbet ettiklerini merak ediyordu. "kesin kadınlar hakkında konuşuyorlardır." diye mırıldandı beomgyu. e tabii orta yaş masasında genç bir beyefendi oturunca söyleyecekleri ilk şey ilişki olacaktı.
"hm? bir şey mi dediniz?" taehyun meraklı bir şekilde soruyor. kocaman gözlerle bakıyor. tatlı bir suratı var ama bir hizmetkâra göre disiplinli birisi. beomgyu kafasını olumsuz şekilde salllıyor. "hayır," diye mırıldanıyor.
bugünkü kıyafetinin kolları uzun. yürüdüğü zaman küçük bir oyuncak ayıya benziyor. beomgyu'yu minicik gösteriyor.
"aslında," diyor beomgyu. taehyun'a dönüyor. sonuçta onun hakkında her şeyi bilen birisi. onun sırlarını saklar, beomgyu'yu güven altında tutar. onun çocukluk arkadaşıdır. cinsel yönelimine kadar her şeyini bilir. beomgyu'nun eşcinsel olduğunu bilen tek insan taehyun'dur. ona her zaman güvenebilir. "şu soobin, bekar mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşesin rüyası. soogyu
Fanfictionbu rüyadan uyanmak için son şansın bebeğim, zamanın doluyor. [komutan soobin ve dük beomgyu]