𝟷𝟷

29 5 15
                                    

Ardıma baktığımda kafasına sıkılmış ve duvara yaslanmış bir beden vardı.

Duvar ise baştan aşağı kan olmuştu.

Benim olanın kanı.

Ben benim olanı öldürecek kadar cani miydim?

Bu muydu?

Artık

O

Yoktu.

Sadece ben.

Böyle düşünürken jisung'un yatak odasına doğru ilerledim. Kanlı ellerimi duvarlara sürerken.

Onun odasına geldiğimde çalışma masasının üzerine konulmuş bir kutu gördüm. Kanlı ellerimi dıvarlardan çekerek kutuyu açmak için ilerledim.

Kutunun kapağını açtığımda...

art arda dizilmiş

mektuplar vardı.

Üzerinde yazan ise üç kelime.

"Sevgilim Lee Minho'ya"

O an ilk kez korkuyu, üzüntüyü, kederi, mutsuzluğu aynı anda hissettim.

Ne yani ben

Be

Ni

Se

Ven

Birini mi öldürdüm

?

Titreyen ellerimle mektubu açtim ve içindekileri okumaya başladım.

Merhaba Lee Minho

Bugün günlerden ne biliyor musun?

Bugün sana aşık olduğum gün Lee Minho

Kalbimi çaldığınız ilk gün.

Kalbimde kelebekler uçuşmasını sağladığınız ilk gün.

O günden bu yana 2 yıl geçti.

Ben hala seni sevmekteyim.

Çekindiğimiz fotoğraflara bakıyorum
her gün.

Bir gün beni yanağımdan öperken de resim çekilir miyiz?

Çok merak ediyorum.

Umarım bir gün bu mektupları yazmayı bırakır ve yüzüne karşı söyleyebilirim
Sana karşı olan hislerimi.

Ama nasıl yaparım bilmiyorum.

Sana olan hislerim açıklanamaz
Lee Minho.

Seni her şeyden çok seviyorum.

O gün

seni gördüğüm ilk günden beri.

Bugünden beri.

Umarım bir gün bu günü birlikte kutlarız.

Ellerimizin yan yana geldiği bir zamanda.

Her şeyi unutup beni öptüğün bir günde unuturuz belki yaşadığımız her şeyi.

Bütün yaşadığımız acılar, mutsuzluklar son bulur belkide

O an.

O anı kaç yıl geçse bile bekleyeceğim
Lee Minho

Bunu unutma.

Bir gün duygularımızın karşılıklı olması
Dileğiyle

...

Seni seviyorum.

~Han jisung'tan
Lee Minho'ya

Bunu okumakla gözlerimden bir kaç damla yaş aktı.

Hıçkırarak ağlamak istiyorum.

Hemde şuan.

Bu fotoğrafın üzerine.

Ama yapamam.

Her şeyin suçlusu Benken bunu yapamam.

Elimde duran mektubu alıp girişe doğru ilerledim.

Jisung'un ölü bedeninde duran silahı elime aldım.

Her zaman istediği şeyi.

Onu yanağından öptüm.

Dudaklarından da öpmek istiyordum.

Ama yapamazdım.

Buna layık değildim.

Elimdeki silahla onun yanına oturdum ve mektubu sakince jisung'un kanlı bedeninin yanına bıraktım.

İkimizin ortasına.

Onun elini boş olan elime sım sıkı tuttum ve diğer silahı kafama doğrulttum.

Silahı ateş ettim.

Ve arkamızda kalan tek şeyin

Lee Minho'ya yazılan mektuplar, iki ceset ve bir fotoğraf olduğundan emin oldum.

⋆ ˚。⋆୨୧˚Son˚୨୧⋆。˚ ⋆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⋆ ˚。⋆୨୧˚Son˚୨୧⋆。˚ ⋆

Pacify her Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin