2. Yabancı

7 4 6
                                    


♪♪♪-› AURORA- Cure for me

1. tekil kişi ağzından anlatılmıştır(yazılmıştır).

Yol uzundu önümde aşılacak iki dağ vardı. Hızla koşmaya devam ettim. Gücümün yettiğince hızlı bir şekilde durmadan bir saat boyunca koştum. Evden oldukça uzaklaşmıştım. Beni bulamazlardı artık.

Karla kaplı bir çam ağacının altına girip sırtımı ağaca yaslayarak oturdum. Biraz dinlenip bir şeyler yemem lazımdı. Çantamdan yanıma aldığım konservelerden birini çıkarıp yemeye başladım. Bir saatlik durmaksızın koşmak beni bir hayli yormuştu.  Elimdeki konserve bitince kenara koyup sırtımı iyice ağaca yaslayarak gözlerimi kapattım. Rahatsız ve güvensiz bir yerde uyusamda benim için şuanlık sorun değildi çünkü ağacın karla kaplı dalları beni görünmez yapıyordu. Rahatsız bir uykuya gözlerimi kapadım.

"Hey bunu görüyormusunuz burda biri var!" Birinin yanımda bağırmasıyla yattığım yerden fırlayarak ayağa kalktım . Bir kaç adımlık ilerimde soğuğa dayanıklı kıyafetlerle turuncu saçlı benden büyük gibi duran bir çocuk duruyordu. Sırtı bana dönük olduğu için beni görmüyordu. Sessiz adımlar atarak çantamı alıp sırtıma taktım. Adama arkamı dönmeden geriye doğru yürümeye başladım. Sessiz adımlar atıyordum. Egilerek ağacın altından çıktım. Geriye doğru yürürken sırt çantamdan birinin tutmasıyla yerimde durmak zorunda kaldım. Kafamı hafif çevirip arkama baktım yüzünü örttüğü peçe yüzünden kim olduğunu anlayamadım. Zaten tanımazdım. Benim iki katım olan adam çantamın en uc kısmından bir eliyle tutuyordu. Ve izlenimlerime bakılırsa oldukça güçlüydü çünkü hareket edemiyordum. Adam sessizliğini korumaya devam ederken dayanamayıp konuşmaya başladım. Etrafımızda başka birilerininde olmaması işime geliyordu.

"Bırak beni! Sen yoluna git ben yoluma!" Diye tıslayıp beni bırakmasını bekledim. Ama adam beni bırakmak yerine  çantamı daha da kavradı. Demek zoru oynamak istiyordu. Her zaman. Kollarımı arkaya doğru hafif kırarak çantamı omzumdan çıkardım. O ne olduğunu anlamadan elinde benim çantamla öylece durmaya başladı. Bense ileriye doğru koşuyordum. Arkaya bakamazdım. Arkaya bakarsam önümü göremezdim takılıp düşerdim. Hızlı bir şekilde koşmaya devam ettim arkamdan da birinin koşma sesi hızla aldığı nefesler geliyordu. Sanırım beni takip ediyordu. Lanet olası. Hızla koşmaya devam ettim. Bu ormanları avcum gibi iyi biliyordum çünkü hector avlanmaya giderken gizlice peşinden gidip onu takip ediyordum eh sonunda da sürekli olarak yakalanıyordum ama olsun. Şimdi bakıyorum da iyiki hector'un peşinden gitmişim. Hızlı bir şekilde geçmeye devam ettiğim ağaçların yanından ilerde küçük bir çıkıntı olmalıydı oraya girersem beni bulamazdı. Esnek haraketlerle kıvrak bir şekilde yerdeki oyuga girdim.

Hemen üstümde duran ayak sesleri yüzünden nefes bile almadan duruyordum. Ayak sesleri ulaşmaya başlayınca o soğuk sesi kulaklarıma ulaştı.

"Kamp kuruyoruz!" O soğuk sesiyle bunu neden dediğini biliyordum. Hala burada olduğumu biliyordu. Pislik adam! Çantamda onda kaldı. Karıştırmamasını ummaktan başka şansım yoktu çünkü çantayı açıp içindeki fotoğrafı görürse benim kim olduğumu anlardı. Lanet girsin böyle işe!

Yerimde kıpırdamadan kaç saat durduğumu bilmiyorum. Sanırım en son bu küçük oyukta uyuya kalmışım. Üstümden gelen ayak sesleriyle olduğum yere mıhlandım. Tam üstümde biri duruyordu.

"Burada bir yerde olduğunu biliyorum."
Sakince söylediği sözler bende hiç bir duyguyu harekete geçirmedi. Yerimden kıpırdamadım gitmesini bekledim. Ama o hala üstümde durmaya devam ediyordu.

"Kim olduğunu biliyorum. Korkma seni krala vermeyeceğim." Hadi canım içime su serpildi. Yalancı. İlk öğrendiğim şeyler arasında kimseye güvenmemek var. Tek tabanca takılmak daha iyi. O zaman kimse seni arkandan bıçaklayamaz. Bu üzerimdeki adam kim bilir bana ne yapmayı düşünüyordu. Belkide yalan söylüyordu buradan çıkmam için. İnsanlar!

Pusula -Kuzey KrallığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin