bana ellerini ver

736 74 56
                                    

"ah miya ah, nelerle uğraştırıyorsun beni..."

telefona bakıyor, osamu'dan mesaj bekliyordum. biraz karnım ağrıyordu, gergindim. ilk defa böyle hissediyordum, nasıl davranmam gerektiğini kestiremiyordum.

birinden bu derece hoşlanmamıştım hiç, bu yüzdendi belki de bu gerginliğim.

osamu'dan gelen mesajla telefonu cebime koyuyor, duvarın arkasından kapıyı gözetliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

osamu'dan gelen mesajla telefonu cebime koyuyor, duvarın arkasından kapıyı gözetliyordum. osamu, atsumu'ya benim olduğum tarafı söylemiş olacak ki bu tarafa doğru geliyordu.

ani bir hareketle, bir elimle kolundan tutuyor diğer elimle bağırmaması için ağzını kapatıyordum. beni görene kadar gözleri korkuyla doluyor, bu durumdan hoşlanmıyorum. "benim, sakin ol." diyorum ve o çok sevdiğim gözleri parlıyor.

bütün yıldızlar, onun gözlerinde gibi.

elimi çekiyorum yavaşça, birden kafama yediğim darbeyle ne olduğunu anlayamıyorum. sonra tekrardan vuruyor, bu sefer koluma.

tutuyorum iki kolunuda," yapma, acımıyor canım işte. kendi elini acıtıyorsun." diyorum bir yandan da.

göz deviriyor, "niye geldin? istemiyorum konuşmak seninle." diyor. "beni sevmediğini söylemek için buraya kadar niye zahmet ettin?"

"miya," diyorum, sesim inanamayarak çıkıyor ses tellerimden. "sana ait, seni hatırlatan, sana dair en küçük şey benim hayatım olmuşken, seni sevmemem mümkün mü?"

yutkunuyorum. gözlerim, dolmuş gözlerine takılıyor. ağlamamak için dudağını ısırıyor, biraz da kanatıyor sanırım kendini tutmaya çalışırken. tam göremiyorum.

"ben ne yapacağımı bilmiyorum, sabah kalkınca gördüğüm ilk şey sen ol istiyorum. gece yatarken gördüğüm en son şey sen ol istiyorum. ben, ben seni istiyorum miya."

boğazımda bir yumru oluşuyor, gitmiyor. canımı yakmıyor ama darlıyor beni. anlamdıramıyorum. bu yük fazla mı geliyor yoksa hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadığım için mi, kestiremiyorum.

"sakusa," diyor zorlukla. gülümsüyor biraz da, ne diyeceğini düşünürken. bulamıyor olacak ki araladığı dudaklarını kapatıyor. sonra diyorum ki kendime, öp gitsin.

yapışıyorum aniden dudaklarına, yavaşça öpüyorum. korkuyorum bir yandan da, nedenini bilmiyorum. rutin haline gelen şey, şimdi bir anlam kazanıyor.

ellerim belini buluyor, kendime çekiyorum sertçe. hiç bırakmak istemiyor gibi. öperken, sırıtıyorum biraz da. hoşuma gidiyor, miya atsumu her şeyiyle hoşuma gidiyor.

nefes alması için geri çekiliyorum, kafasını aşağı eğiyor. utanıyor, sonra o güzel yüzünü görüyorum tekrardan. saçları hafiften dağılmış, dudakları şişmiş ve kızarmış.

dudağımı yalıyorum istemsiz, ona karşı doyumsuz biri olmak dışında hiçbir şeyim.

"yani, sevgiliyiz. öyle mi?" şapşallığına kahkaha atıyorum, buna karşılık kaşlarını çatıyor. yanağını sıkıyorum, kafamı sallıyorum sonra.

"evet, sevgilim." diyorum, "sevgiliyiz." diye devam etmeden önce saçlarını karıştırıyorum bir tur daha.

sırıtıyor, "ne yani boşu boşuna mı drama queenlik yaptım şimdi ben?" ve ekliyor hemen ardından, "çok salağım."

"eh," ellerim yanaklarını buluyor, sıkıştırıyor. kızarmış dudağı ön plana çıkıyor, tekrar öpmemek için zor duruyorum. "öpmek istiyorum, tekrardan ve tekrardan."

gülümsemeye çalışıyor ama yanaklarını sıkıştırdığım için başarılı olamıyor. "öp," diyor, ellerimi çekerken yanaklarından. "istediğin kadar, tekrardan ve tekrardan."

ellerini boynuma sarıyor, yaklaşıyor ve bu sefer o öpüyor ilk. ayak uydurmak için, ellerimi ait olduğu yere koyuyorum ve karşılık veriyorum.

geri çekilen yine ben oluyorum. atsumu'ya bakıyorum, "çok güzelsin." diyorum. dediğime karşılık gülümsüyor.
"biliyorum," kahkaha atıyorum ve onu kendime çekiyorum. sıkıca sarılıyorum,

"seni seviyorum," diyorum ve saçlarından öpüyorum. "seni seviyorum," diyor ve sıkıca sarılıyor. geri çekilip, yüzüme bakıyor. 'ee şimdi ne yapıyoruz?' der gibi.

gülüyorum ve mırıldanmaya başlıyorum, "bana ellerini ver," yavaşça dans etmek için elinden tutuyorum, bir elimi de gelişi güzel beline atıyorum ve hemen bana ayak uyduruyor.

"hayat seni sevince güzel," diyor gözlerime bakarken. sonra ekliyor, "dansla kafayı bozmuşsun sen." ikimizde gülüyoruz.

"seninle de kafayı bozdum, sayılır mı o?" diyorum ve kafasını hafifçe arkaya atarak gülüyor. düşmemesi için sıkıca tutuyorum. boynundan öpüyorum ve sonra ona bakıyorum.

gülümsüyorum, zaten onunla olduğumdan beri yapabildiğim tek şey bu.

ve sonra diyorum ki, bu çocuk benim için yaratılmış. ve ben de onun için.

liked by bokkuto and 12649 others

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

liked by bokkuto and 12649 others

sakusakiyoomi your lips, my lips, apocalypse

sakusakiyoomi has turned off comments for this post.


begendiniz mi bolumu 😭😭 anlatimim normalden farkli cunku bi tik korkuyorum :/

bu bolum lutfen flop kalmasin lutfen 😭

ABI BEN BEGENDIM ACAYIP DERECEDE ICIME SINDI aralarda romantik olcak diye yarraklasmis olabilir ama begenmissinizdir umarim 😭😭

evt arkadaslar dans etmek klasigini her yere yazabilirim.

cardigan, sakuatsu. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin