mavilere bulanmış ben ve sen günışığı

379 25 2
                                    

•••

Profesör çantasını toplarken konuştu. "Bugünlük bu kadar gençler, haftaya kaldığımız yerden devam ederiz." Profesörün sınıftan çıkması ile sınıftaki öğrenciler de toplanıp çıkmaya başladı. Sınıf yavaş yavaş boşalırken Chan karmakarışık olan not kağıtlarını henüz toplayabilmişti. İşi bittiğinde hemen iki sıra arkasındaki canından çok sevdiği çilli çocuğa bir bakış attı. 

Felix masaya oturmuş, karşısında ayakta duran sevgilisin boynuna kollarını dolamıştı. Gülümseyerek sevgilisine bir şey anlatıyordu. Gördüğü manzaranın canını sıkmasına kızdı. O çocuğu hiçbir zaman sevmemişti ama çilli olan onu seviyordu ve onunla mutlu görünüyordu bu yüzden yapabileceği hiçbir şey yoktu. Felix mutlu olduğu sürece bir sorun yoktu. Daha fazla orda durmaya dayanamadı. Onları genellikle alttan aldığı derse girerken görürdü, onun dışında fakültede karşılaştıklarında Chan bir şekilde hep ortamdan ayrılırdı. Omzuna çantasını atıp sınıfın kapısına ilerledi. Kapıya varmasına birkaç adım kalmıştı ki hayran olduğu kalın sesin ona seslenmesi ile ona döndü. Yüzüne bağıra bağıra isyan etmek istedi. Sarışından kaçmaya çalıştığı her seferde neden onu zor duruma soktuğu hakkında isyan etmek istedi. Bilmiyor muydu ki en ufak bir hareketinde, ona attığı en ufak adımda gamzeli oğlanın koşarak dibinde biteceğini. Sahi, bilmiyordu.

 "Hyung eve mi gidiyorsun?"  

Intak'ın çillinin belini saran elini görmezden gelmeye çalışarak cevap verdi. "Hayır, önce kütüphaneye geçip notlarımı temize çekmem gerekiyor." Buna karşılık Felix başını salladı. Daha fazla oyalanmadan kendini sınıftan dışarı attı ve kütüphaneye yürümeye başladı.

Kütüphaneye geldiğinde boş bir masa bulmak için gözünü etrafta gezdirdi. Arka tarafta pencere tarafında boş bulduğu masaya ilerledi ve oraya kuruldu. Önüne aldığı karmaşık not kağıtlarını düzenli bir şekilde tekrar yazmaya başladı. Bu dersi vermesi gerekiyordu. Chan kötü bir öğrenci değildi hatta tam aksine fakültenin en başarılı öğrencilerindendi. Önceki sene Felix'in ondan gitmesi ile büyük bir çöküş yaşamıştı. 

Felix henüz üç ay çıktığı çocuğun yanına taşınacağını söylediğinde ruhu parçalara ayrılmıştı. Ve Felix onu beraber kaldıkları evde tek başına bırakıp gittiğinde o parçalardan bazısını da kendi ile götürmüştü sanki. O dönem kendini büyük bir boşlukta bulmuştu. Arkadaşları olmasa toparlanabilir miydi bilmiyordu. O kötü ruh hali ile derslerinden geri kalmış ve notlarında ciddi sayılabilecek bir düşüş yaşanmıştı. 

Hwang Intak biriciğini ondan çalmıştı. 

Düşünceleri arasında notlarını yazmaya devam ederken bir anda yanağında hissettiği dudak ile irkildi. 'mwah' sesiyle yanağındaki dudak ayrıldı. "Hemen korkma yakışıklı. Benden başka kim seni şap diye öpebilir." dudak büzüp devam etti. "Yoksa benden habersiz sevgili mi yaptın?"

Chan ifadesiz bir suratla ona baktı ve işini yapmaya geri döndü. İstediği geri dönüşü alamayan Minho göz devirdi. "Aman be sen de hiç pas vermiyorsun umutsuz aşık." Chan en sonunda bir tepki verdi. Arkadaşına dönüp üzgünce dudak büzdü. "Sürekli hatırlatmayı keser misin? Biraz bekle şu işimi bir halledeyim sonra çıkalım."

"Vay be, kim inanırdı ki fakültenin birincisi Chan bu hale düşecek." Sonrasında arkadaşını beklerken telefonuyla oyalandı biraz. 

En sonunda Chan işini bitirince beraber ayaklandılar. Minho onu motoruyla eve bırakacaktı. Beraber koridordan çıkışa doğru yürüyorlardı. 

Minho söyleyip söylememek konusunda kararsızlık yaşarken arkadaşına çekingen bir bakış atıp konuyu açtı. "Intak hakkında çıkan yeni dedikoduları duydun mu?" Tüm üniversitede dolaşan bu dedikoduyu duymamasına imkan yoktu. Elinden bir şey gelmediği için sessizce başını salladı. Minho şaşkınca arkadaşına baktı. Normalde hiç bıkmadan Felix'i Intak konusunda uyarırdı. Çoğu zaman kavga etmelerine bile sebep olurdu. "Nasıl yani hiçbir şey yapmayacak mısın?" 

mavilere bulanmış ben ve sen günışığı, chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin