Son bir nefes daha içime çektim sigaramdan.Son sigaramda bitmiş,umutsuzluk yerine hüzne bırakmıştı.Doğrulup şöyle bir çevreme baktım.Herşey olağan,sakin bir şekilde geçiyordu.İnsanlar aynı telaşın etkisinde,yüzler sıcaklığın etkisiyle yorgun ve bıkmış,hepsinin aklında aynı düşünceler hakimdi.
Gördüğüm kızın etkisindeydim hala daha.Acaba kimdi?Halüsinasyon mu görmüştüm yoksa.Bunlar aklımı kurcalarken,kızı tekrardan gördüm.Bu sefer yalnız yürüyordu emektar kaldırımlarda. Bu şehirde bulunan diğer insanlara göre aşırı umursamaz ve mutluydu. Onun başka bir edası vardı, yürürken diğer insanlara göre.Sanki her şeyin sebebi oymuş gibi. Güneş doğuyorsa onu görebilmek için doğuyor,güneş battığında ise sanki onun güzelliğini saklamak içindi bu çabası.Yürüdüğü kaldırımlar ne şanslıydı.Ona dokunabiliyor,onu hissedebiliyordu.Kafasına taktığı güneş gözlüğü bile şanslıydı bana göre,onun saçlarına dokunabiliyordu.
Bir anda o kadar dayanılmaz bir hal aldı ki hissettiklerim,büyük bir cesaretle önüne çıktım.Biraz heyecanlı,biraz tedirgin bir ifadeyle merhaba dedim. Yüzüme keskin bir bakış attıktan sonra, söze girdim."Seni bir yerlerden gözüm ısırıyor gibi sanki bir mısralarda karşılaşmışız gibiyiz" dedim.Korkarak yüzüne baktım,hafif bir gülümseme vardı suratında.Biraz daa cesaret alarak devam ettim."Adeta Nazım Hikmetin Pirayeye yazdığı mısralar gibisin.İsminizi bağışlar mısınız bana." dedim çekingen bir tavırla
"MANOLYA" diye fısıldadı.Aman tanrım demek her şey gerçekti kafamda hayalini kurduğum kız gerçekti.Gözlerine baktım uzun süre.Dalıp gitmek,kaybolmak istiyordum gözlerinde.Onda bitmek,tükenmek bir yandan onunla var olmak istiyordum.Bir yanım kaçmak güzel gözlerinden , bir yanım kalmak onun olmak istiyordu.Sanki onunla birlikte zaman durmuş,akmak istemiyor gibiydi.Yüzünün her bir yaşantısını gizlemek istedim.Saklamak,kendime saklamak istedim.O an bir adam geçti sokaktan,bir kuş öttü yeniden,insanların tutkulu kalabalığı içinde kendime geldim yeniden,ve o hızla harekete geçti.Aniden yolunu kestim hızla ,sanki tutsağın özgürlüğe bakışı gibi,sanki aşığın yarına baktığı gibi,şairin kendisini şair yapan şiirlerine baktığı gibi yeniden baktım gözlerine.Bu sefer hemen konuşmaya başladım.Acaba daha önce tanışıyor muyduk?Soğuk bir tavırla sanmıyorum dedi.Terslenmek hoşuma gitmemişti ama hak verdim ona.Neden tanımadığı bir adamla konuşmak istesin ki?İçimde bir burukluk bir de umut vardı.Burukluğun sebebi tanışamamak, umudun sebebini ise itiraf etmek istemiyorum.Korkuyorum sevmekten,her kalbi kırık gibi.Bir yandan da "bu sefer farklı olacak" diye kendimi inandırmaya çalışıyorum.Ne zaman inansam kendi yalanlarıma,böyle olurdu zaten.
Kendimi dünyanın en salak insanı gibi hissettim.Yaramaz bir gözyaşı süzüldü yanaklarımdan,habersizce.Ayaklarım harekete geçti yeniden.Çok kötü hissediyordum.Boğazıma oturan yumru nefes almamı zorlaştırıyor, beni boğup öldürmek istiyordu.Zaten o zaman yaşamaya pek de hevesim kalmamıştı.Sadece onu istiyorum!Yüzüne yeniden bakmak,gözlerinde kaybolmak,güzel saçlarında ellerimi gezdirmek,yüzünü okşamak,koynumda uyutmak,kendi ellerimle sevip sarmalamak istiyordum! Ama sadece istiyordum işte.Çocuğun yiyemeyeceğini bildiği halde dondurma istemsi gibi,şairin şiirlerine aşık olduktan sonra bir kadını sevmek istemesi gibi istiyordum.Bir garip melek kulağıma yaklaştı,fikirlerime sızdı ve fısıldadı;vazgeçmek için çok erken değil mi?Sonradan gelen aklım harekete geçmemi önerdi.Ben de onu dinledim.Yeniden yola koyuldum.Bir tüccarla selamlaştım,bir kediyi sevdim ,kuşları izledim ama o gün onu göremedim.
Kızın esiri olmuştum.Aklım fikrim onun güzelliğindeydi.Bir an olsun düşüncelerimden sıyrılmayı beceremedim.Gözlerim o kızıl güzeli aradı dar sokaklarda.Onun gibi bakan bir çift göz aradım.Yeşilin en güzel tonuydu belkide gözleri.Kimsenin sevmediği,kimsenin dokunmadığı,bakmaya cesaret edemediği belliydi.Sanki kaldırımlarda onun ayak izleri,onun kokusu,onun asilliği vardı.Hissediyordum, o bana yazılan bir kitaptı.Bıkmadan okunması gerekirdi.Bu şehir güzelse onun için güzel,Bu gün güzelse onla konuştuğum içindir.Kimse için değildir,yeni bir gün.
Manolya.... Ah Manolya....Sana göre serseri,kendini bilmez,sefil bir hayat yaşayan biri olarak görülebilirdim;Lakin sadece berduşum kafamdaki ütopyaların olduğu yere gidiyorum,sense kafesin içinde özgürlük oyunu oynuyorsun.Dert etme seni kurtarmaya,kaçırmaya geldim. Şu çantamda duran sayısız defterim sana yazılmış,senli hayallere kaptırılmış hali. Sen bir izin versen yaklaşmama,Seni bulunduğun bu kafesten kurtaracağım.Anka kuşu misali özgür olmalısın.
"Birlikte olmayı haketmeyen milyonlarca insan yan yanayken, ben neden hala senden ayrı nefes alıyorum?Neden ! okadar sene seni görmedim kokunu duymadım.Buna rağmen seni hayallerimle sevdim." diye haykırıyordu iç sesim, çevreye istemsizce zoraki gülümserken.Oturdum kaldırım taşına artık ne bir gücüm vardı, ne de bir yürümeye isteğim. Oturdum düşüncelere daldım.
"Aşk bir mayın tarlası gibidir; bir adım atar ve parçalara dağılırsınız.. Kendinizi toparlar sonra aptalca bir adım daha atarsınız..Sanırım bu insanın doğasında var; yalnız kalmaktansa parçalara dağılmayı tercih ediyoruz.İşte ben de paramparça bir şekilde yaşamaya çalışıyorum yalnız bir şekilde.Sen kadın ,yaratılışın ilk günü yaratılan ilk kadınsın benim düşüncelerimi değiştiren. Sen, ana, kız kardeş, sevgili, arkadaş, melek, şeytan, dünya ve evsin. " ufak bir titremeyle kendime geldim.Hava bir kaç derece düşmüş esmeye başlamıştı.Bu lanet dünyada kendimizi mahvetmek, kalplerimizi kırmak, yanlış insanları sevmek ve ölmek için bulunuyoruz.Ama eminim ki seni sevmek benim yaptığım en doğru şeydir.Bu sana hissetiği sevgi neydi ? Bu bir iyilikti iyilikti, dostluktu. emekti,senelerimin emeği.
Yorgun bir şekilde yürüyüp rastgele bir sokağa girdim.Bu sokağı bir yerden hatırlıyor gibiydim. Sanki yıllar önce gelmiş gibiydim.Bu sırada yaşlı bir teyze göründü yol üzerinde ellerinde bir kaç parça poşet pazardan çıktığı belliydi.Yanına yaklaştım "yardıma ihtiyacın var mı teyze" diye sordum eğilerek.
"Evladım şu elimdeki torbaları yarım saattir taşıyorum.Çok yoruldum.Birazını alıp taşısan hiç fena olmaz"Elinden bir kaç parça poşeti aldım.yürüyordum teyze ile konuşarak.Teyzeyi eve bıraktığım zaman bana nereye gideceğimi sordu.Bense gidecek bir yerimin olmadığını gezgin bir berduş olduğumu söyleyince beni evine davet etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafamdaki Ütopyalar(Taslak )
Maceraİnsanoğlu hayaller suyunda yüzen bir varlıktı. Her insan kendi dünyasını oluşturur.Onun için yaşar Benimde bir hayalim var . Kendi dünyamı oluşturdum.Ütopyaların gerçekleşmesi güç olsa bile her insan bir ütopya oluşturur bende kendi ütopyamı oluşt...