Mei derin bir nefes verdi. Böyle beklemek zordu ama ne yapabilirdi ki? Belki de Chishiya'yı dinlemeli ve ondan ayrılmamalıydı. Kendi hırsına yenik düşmek onu bu hale getirmişti.
"Son iki dakika." anons sesi duyuldu.
"Anladık oyun bitiyor! Hiç zahmet olmasın süreyi hızlandırabilirsiniz!" diye isyan etti. Gözleri kapıdaki şifreye kaydı. Dört haneli ne olabilirdi ki? Ne çıkarabilirdi girdiği odalardan? Hiçbir ipucu yoktu. Hiçbir şey.
Bir saniye...
Hiçbir şey.
Mei heyecanla ayaklandı. "Belki de ipucu hiçbir şeydir! Yani hiçliğin değeri sıfırdır. Böylece şifre sıfırlardan oluşur! Hiçliğe hiçlik!"
Mei titreyen elleriyle şifreyi 0-0-0-0 olarak girmeye çalıştı. Eli ayağına dolanmıştı, doğru düzgün basamıyordu tuşlara. Zaten biraz önce bıçaklanan sol elini kullanamıyordu.
"Son 30 saniye." dedi anons.
Mei sonunda şifreyi girmişti. Gözleri umutla bakarken kırmızı ışığın yeşile döndüğünü gördü ve kapı kilidi gürültülü bir sesle açıldı.
"Son 10 saniye."
Mei kapıyı araladı ve koşabildiği kadar koştu. Az sonra uzaklaştığı ev büyük bir patlamaya eşlik ederken patlamanın şiddetiyle bir kaç metre savruldu. Gözleri sonuna kadar açılmış alevler içinde kalan eve baktı. "Kazandım." diyebildi titrek nefeslerinin ardından.
Mei olduğu yerde uzunca bir süre yattıktan sonra hava aydınlanıyordu. Oyundayken hem elinden hem bacağından yaralanmıştı. Bacağındaki sorun değildi ama avucunun tam ortasında bir delik vardı ve durmadan kanıyordu. Kalkıp bir eczane bulması gerekiyordu ama o gücü kendinde bulamadı.
Kelimenin tam anlamıyla sürünerek yola çıktı. Topallıyordu ve gerisinde kendi kanından bir yol bırakmıştı. Sonunda bir eczane buldu. Sıfır ilk yardım bilgisiyle beceriksizce kendini tedavi etti. Antiseptik olduğunu düşündüğü şeyi yaralarına boca etmişti. Bacağını pantolonunun üzerinden sararak bilgisizliğini göze sokuyordu zaten. Eli ise... Söze gerek yok. Sargının yarısı yerde sürünüyordu. Ama kanaması durmuştu bu yüzden önemsemedi. Eczaneden çıktı ve yoluna devam etti. Chishiya'ya söz verdiği gibi Shibuya meydanına gidiyordu.
Mei bu yakın mesafeyi neredeyse bir kaç saatte tamamlamıştı. Öğlen olmuş gibiydi. Shibuya meydanına vardığında, uzaktan Chishiya ve Arisu'yu konuşurken gördü.
Onu ilk fark eden Arisu olmuştu çünkü Chishiya'nın arkası dönüktü. Arisu şaşkınca onun adını mırıldandı ve Chishiya endişeyle arkasını döndü. "Selam." dedi Mei gülümseyerek. "Konuşmanızı mı böldüm?" diye ekledi. İkisi de dehşetle ona bakarken. Tek kelime duymamak onu ürpertmişti. Chishiya kendine gelip kızla arasındaki mesafeyi kapattı. Sol elini eline aldı ve bozuk sargısını düzeltti. "Bunu nasıl yaptın? Mikrop kaptıracaksın." Endişeli gözleri kızınkini buldu. "Bir daha seni dinlemeyeceğim." diye ekledi.
Bu anı izleyen Arisu söze girdi. "Chishiya."
"Görmeyeli çok değişmişsin." ikisinin dikkati de Arisu'daydı. Chishiya tamamen ona döndü. "Öyle mi?" dedi.
"Evet. Daha az huysuzsun." dedi Arisu. Bu dediğine karşılık Mei gülümsemişti. Chishiya'nın değişmini bir tek kendisinin fark ettiğini düşünmüştü.
Chishiya kıkırdadı. "Daha mı az huysuzum?" dedi. "Doğrudur. Çok şey yaşadım."
Chishiya Mei'yi arkasında bırakarak Arisu'ya adımladı. "Madem öyle Arisu, sana kendimle ilgili kimseye söylemediğim bir şey söyleyebilir miyim?"
"Tabi." dedi Arisu.
"Ben..." diye söze girdi Chishiya ama silah sesi onu kesmişti. Mei yerinde sıçrarken bağırdı. "Chishiya!" o bacağına rağmen neredeyse koşarak oğlanın yanına geldi. Aynı zamanda kimin ateş ettiğini görmek için etrafa bakıyordu. Arabaların ardından gelen Niragi'yi gördü. "Hey!" dedi Niragi sinir bozucu bir şekilde. Arisu tüfeğini eline alırken Niragi devam etti. "Seni tekrar gördüğüme çok sevindim."
Yerde yatan Chishiya, rahatlığını bozmadan sordu. "Hayati organlarımı bilerek mi ıskaladın?" Niragi cevapladı. "İşini sürpriz bir saldırıyla bitiremem." onlara doğru adımladı. "Hadi başlayalım! Cinayet oyunumuz! Üçümüz bir arada olduğumuza göre başka ne yapabiliriz ki?"
"Oyuncular arası bir oyun mu?" dedi Chishiya. Mei inanamazca ona baktı. Yanına eğilmiş yarasına baskı yapmakla meşguldü ama vurulmak onun umrunda değil gibi gözüküyordu.
"Hepimiz aynıyız. Topluma uymayan aykırı insanlarız. Pisliğiz. Ama canlı hissetme ihtiyacımız çoğu insandan daha fazla."
Niragin kan kustu. "Fazla vaktim kalmadı. Bana bir iyilik yapın." Son anlarından bile bu kadar aşağılık olması Mei'nin sınırlarını zorladı.
"Üç kafadar olarak son bir oyun oynayalım!" Cebinden bir silah çıkarıp Chishiya'nın önüne attı.
Chishiya Mei'den ayrılıp ayağa kalktı ve yerdeki silahı aldı. "Enteresan görünüyor. Bize katıl Arisu." dedi. Karşılığında Arisu ve Mei'den aynı anda aynı cevabı aldı. "Chishiya!"
Sarışın umursamadan devam etti. "Bana da garazın olduğunu biliyorum. İntikam fırsatını kullan. Aramızda bir oyun oynayalım."
"Neden bahsediyorsun?" dedi Arisu. Niragi hemen cevapladı. "Hey! Senin de silahın var hadi nişan al!" ve Arisu'nun olduğı yere ateş etti. Chishiya da silahını kullandığında Mei olanları şok içinde izliyordu.
Chishiya yerde oturan Mei'yi elinden tutarak kaldırdı ve koşarak bir arabanın arkasına geçtiler. Mei sinirle Chishiya'ya baktı. "Bu yaptığına inanamıyorum."
Arisu ve Niragi konuşurken Usagi gelmişti. "Arisu. Ne yapıyorsun." dedi hayal kırıklığı içinde. Niragi silahını Usagi'ye doğrulttu. "Doğru ya. Seni unutmuşum. Eğer sen ölürsen üçümüz tekrar bir araya gelebiliriz. Artık yalnız olmak istemiyorum." dedi ve ateş etti. Iskalamıştı. Arisu tüfeğini doğrultmuştu ama vuracak gibi değildi. Niragi Usagi'ye nişan almıştı. Mei arabanın arkasından izliyordu.
Bunu yapmamalıydı belki ama arabanın arkasından çıktı ve Usagi'nin önüne geçti. Silah sesi yankılandı ve onu tüfek sesi takip etti. Mei gözlerini açtığında kendini kontrol etti ama vurulmamıştı. Bakışlarını kaldırdı ve önündeki Chishiya'yı gördü. Oğlan yere yığıldı.
"Chishiya!" diyerek yanına koştu. Nefes alamıyordu. "Neden yaptın bunu!" dedi. Oğlan mırıldandı. "Bu sefer de farklı bir şey yapayım dedim."
Mei'nin gözü dönmüştü. Ayağa kalktı ve çoktan ayaklanmış Niragi'ye yöneldi. "Sanırım av tüfekleri çok da ölümcül değil." dedi hala utanmazca. Üzerine doğru yürüyen Mei'yi fark ettiğinde sorarca baktı. "Ha?" dedi.
Mei adımlarını hızlandırdı ve tam önünde durup suratına bir yumruk geçirdi. Niragi yere düşünce üstüne çıktı ve vurabildiği kadar sert yumruklar attı.
"Kendine kötü demeye bile hakkın yok, sen sadece kaybedensin." yumruklamaya devam ediyordu. Ta ki Arisu onu çekip götürene kadar. "Mei! Kendine gel!" dedi ve onu Chishiya'nın yanına getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'll Never Forget
Fanfiction"Yıldız kayıyor, bir dilek dile." "Seni asla unutmamayı diledim." "Dileğini söylersen gerçek olmaz derler."