18

602 63 283
                                    

(Mikasa'nın gözünden)

"Abi bu iş uzamaya başladı, kaç gündür Yn'nin yüzüne bakmıyorsun." Kollarımı göğsümde bağlayıp çalışma masasında oturan abimin karşına geçtim. "Sen karışma Mikasa."

"Ne demek karışma ya? Yn'nin ne suçu var? Kız odasından çıkmıyor farkında mısın?" Cevap vermek yerine önündeki kağıtlara ve haritalara bakmaya devam ediyordu. "Abi?"

"Benden bir daha bir şey saklamaması gerektiğini öğrenecek."

"Biraz daha devam edersen Yn'yi kaybedeceksin, söylemedi deme." Hareketleri durup bir süre bekledi. "Şu an nasıl?" İşte böyle merak edersin. "Kusma ve halsizliği hâlâ devam ediyor ayrıca sürekli yorgun ve uykulu. Roma'da hastalık kapmış olabilir mi?"

"Bildiğim kadarıyla salgın bir hastalık yoktu ama olsa bile Nuru ve benim de hastalanmamız gerekirdi. Hekim muayene etmedi mi?"

"Hekime görünmemekte ısrarcı." Abim bıkkınlıkla nefes verdi. İçten içe endişeleniyordu ama gurur meselesi yapıp yine de Yn'nin yanına gitmemekte ısrarcıydı. "Bir doktora görünecek, istese de istemese de." Ellerimi masaya koyup yüzüne doğru eğildim. "Veya eşinle ilgilenme gibi bir çılgınlık yapabilirsin abiciğim." Kağıt tomarını eline alıp masanın üzerinde sektirerek bir araya getirdi. "Bakarım."

"Bakma abicim bir şeyler yap."

Çözülmeyen mesele yüzünden sinirle odadan çıktım. Bu iş haddinden fazla uzanmıştı.

Yn'yi seviyorum, onu böyle görmek beni de üzüyor. En iyisi hekime görünmesi için biraz daha ısrar etmek.

"Kimleri görüyorum! Mikasa!" Daldığım düşüncelerimi bölen kişiye baktım. Akhen abi? Bir bu eksikti...

"Abiciğim? Beni gördüğüne epey sevindin?" Omzuma atılan kol sinirimi bozsa da ses çıkarmadım. "Seni çok sevdiğimi biliyorsun... Sevgili abiciğine Yn ve Levi hakkında bir şeyler söylemeye ne dersin? Zavallı kızın epey hasta olduğunu duydum." Nerden duydu bu? "Ufak bir halsizlik abartılacak bir şey yok. Boş boş dolaşacağına neden savaş hazırlığına yardım etmiyorsun?" Kolunu omzumdan atmak için omuzlarımı silktim. Daha fazla laf dalaşı istemiyordum bu yüzden cevap beklemeyerek boş koridorda ilerlemeye devam ettim.

Bir ara Akhen'i öldürsem iyi olacak.

Çok da uzakta olmayan Yn'nin odasına geldim. Nazikçe kapıyı tıklattım belki bir ihtimal uyanık olabilirdi.

Cevap alamayınca kapıyı yavaşça aralayıp içeri girdim. Yanlardaki kapıcılardan birisine hekim çağırmasını emredip yatakta uyuyan Yn'nin yanına ilerledim.

Bu kadar güzel bir kadına sahipken onu üzmek... Levi abim kensinlikle Yn'yi hak etmiyor.

Yatağın kenarına oturup yüzüne düşen saçları nazikçe geriye ittim. Yumuşacık saçları ve pürüz bir teni vardı. Onun aksine ben hiç kadınsı durmuyordum. Bütün bir ömrüm savaşlarda geçmişti, bakım yapacak vaktim olmadı hiç.

"Mikasa?" Pencereden dışarıyı seyre dalmışken Yn'nin sesi ile irkildim. "Günaydın uykucu. Kış uykusuna yattın diyeceğim yaz ayındayız."

"Ne kadar uyusam da yorgunum..."

"O yüzden bir hekime görünüyoruz." Sırtını bana dönüp çarşafını tekrar başının üzerine çekti. "Doktor istemiyorum."

"Ölüp gitmeyi mi planlıyorsun Yn?"

"Evet. Levi benimle konuşana kadar ben de hekimle konuşmayacağım."

"Güzelim sana bir şey olursa ne olacak peki?"

Firavun (Levi X Yn)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin