Selamm! Bu ilk kitabım.
Kitaba ne zaman başladınız?
----------
Bir İstanbul düşünün. Boğazın karşında tatlı eski bir bina, altında çiçekçi. Çiçekçinin üstündeki evde yaz sonu eksik olmayan konservelik sebzelerin pişerkenki kokusu. Akşam 10-11 gibi anahtarlık şıngırtıları kulaklara ilişti mi anlaşılır ki gün bitmiştir. Gün aydı mı yine aynı sesle anlaşılır ki gün başlamıştır........
Sabah Sebahat Teyze pazara gitmiş. Dönerken sıklıkla yaptığı gibi dükkana doğru yöneldi. Torunu içinmiş aldığı çiçekler. Küçük tatlı bir not yazdırdı.
Kumralım,
Tane çillim,
Al yanaklım.
Seni sevdiklerine boğacağım.Not buydu. Güzelce sarıp notu da tutturduktan sonra Sebahat Teyze'ye verdim. Elinde çok yük vardı. Evine kadar poşetleri çıkarmayı teklif ettim. Sıcak bir tebessümle yardımımı geri çevirmedi.
Elindeki tüm poşetleri alarak binaya girmiştik. Bina eski olduğu için demir kapı zor açıldı. Zor açılsa bile kapıyı bırakınca yavaşça kapandı. Neden basamakları saydım bilmiyorum ama 16 tane basamak çıktıktan sonra sol taraftaki kapıya doğru yöneldi. Anahtarı demir kapıyı açtıktan sonra hemen çantaya attığı için bulamadı. Bir ümit torunu gelmiştir diye kapıyı çaldı. İçeriden hızlıca giyilen terlik sesi ardından bastıkça parkelerin çıkardığı ses boğuk bir şekilde kulağıma ilişti. Sebahat Teyze torununu kapıda ayaküstü karşılayınca yerdeki poşetleri alıp kızın eline sıkıştırdı, mutfağa götürdü. Sebahat Teyze çiçeği benim vermemi kaş göz hareketleriyle anlattı. Verirken gözü gözüme ilişti. Bakmamaya, çiçeğe bakmaya çalışsam bile hala hissediyorum, gözü gözümdeydi! Sebahat Teyze içeriden kapıya doğru gelirken "tanışın bakayım!" Komutu verirken eliyle küpesine takılan saçı açtı, poşetleri alıp mutfağa girdi.
Tanışma:
-Selam. Ben Eylül. Anneannemin yanına üniversite için geliyorum. 3. sınıfım. Sen?
Sen sözü kulağımda çınladı, zor cevap verdim.
-Bende Ekim. Aşağıda çiçekçide çalışıyorum. Tatilde abimin ve ablamın yanında çalışıyorum-
Sözümü kesti
-Kaçıncı sınıfsın?
-Son sınıfım. Tıp bölümündeyim.
-Hukuk bölümündeyim bende.
Sebahat Teyze'nin mutfaktan yardımcı olması için Eylül'ü çağırması ile irkildik. Vedalaşıp aşağı indim.
Sebahat Teyze:
Doğrusu yolda gerçekten yorulmuştum. Eylül'ün sevdiği çiçeği her gelmesine alırım. Ekim yine her tatil gibi buradaydı. Yardımcı olma teklifini kabul ettim, çok istekliydi. "Peki" dedim. Merdivenleri önden çıktı. Demir kapıyı açarken anahtarı çantaya attığım için bulamadım. Kapıyı Eylül gelmiştir ümidiyle çaldım. Eylül gelmişti, kapıyı açtı. Ayaküstü karşılayıp poşetleri eline sıkıştırdım. Mutfağa gidince Ekim'e çiçeği onun vermesini mimikle anlattım. Diğer poşetleride aldım, mutfağa götürdüm. Son kez giderken alel acele olduğu için saçım küpeme takıldı, Tanışmalarını söyledim. Ve son kez mutfağa gittim. Kulağım oradaydı. Eylül'ü aldıklarımı yerleştirmek için çağırdım. Ekim gitmişti. Eylül camdan baktı, az sonra içeri girip yerleştirdik.
Tekrar selammmm! Dediğim gibi ilk kitabım. Oy sınırı 15. İlk kitaptan sınır koymak doğru mu bilmiyorum ama olsun.:) Devamında ne olucak gram fikrim yok. 👍
Hiçbir kitaptan esinlenme yoktur, şarkılardan :)
Sizce Eylül'ün sevdiği çiçek ne?